8 Ocak 2017 Pazar

RIDVAN CANIM


(1955, Edirne - )


       1979 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Askerliğini 1980 yılında Erzincan'da kısa dönem olarak yaptı. l980-85 yılları arasında Erzurum /Tortum Lisesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak bulundu. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi’nde asistan olarak göreve başladı. 1987 yılında Yüksek Lisans, 1992 yılında Latifi'nin Tezkiretü'ş-Şuara adlı eseri üzerinde yapmış olduğu inceleme ve tenkidli metin çalışmasıyla Doktora çalışmalarını tamamladı, 2011 yılında doçent, 2016 yılında profesör oldu. Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi’nin kurucu başkanlığını yaptı, aynı görevi 10 yıl sürdürmüştür. Halen Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Ayrıca Trakya Üniversitesi Zorunlu Dersler Koordinatörlüğü bünyesindeki Türk Dili Dersleri Bölüm Başkanlığı görevi ile, Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü görevini de sürdürmektedir. Evli, iki çocuk babası.
       1999 yılında; Prof. Dr. Mustafa İsen‘in başkanlığında TİKA ve Komrat Üniversitesi tarafından Moldova/Komrat’ta gerçekleştirilen IV. Uluslararası Balkanlar Türk Kültür Şöleni’ne “Rumeli Şairlerinin Dilinden Balkanlar ve Rumeli Coğrafyası” adlı bildirisi ile katıldı. 2000 yılında "Bosna’nın 700. Kuruluş Yılı Kutlamaları" vesilesiyle Saraybosna, Mostar ve Travnik’te bulundu. 2004 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Fransa’nın Strasburg kentinde gerçekleştirilen “5. Uluslararası Türk Dünyası Şiir Şöleni”ne, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılan "Uluslararası Türk Destanları Sempozyumu"na; 2005 yılında Kosova'nın İpek ve Prizren şehirlerinde gerçekleştirilen Mehmet Akif Ersoy’u Anma Programlarına “Balkanlar ve Mehmet Akif Ersoy” adlı konuşmasıyla iştirak etti. Canım, Milli Egemenlik Yılı münasebetiyle 11 Mart 2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde düzenlenen "İstiklâl Marşı ve Mehmet Akif Ersoy" adlı panele, meclis başkanı Bülent Arınç'ın davetiyle konuşmacı olarak katıldı. 2006 yılında Ukrayna'nın Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde TİKA tarafından gerçekleştirilen "Uluslararası Aşık Ömer Günleri" sempozyumuna "Osmanlı Şiiri ve Kırımlı Aşık Ömer" adlı bildirisi katıldı. Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2007 yılında Makedonya’nın başkenti Üsküp’te düzenlenen 7. Uluslararası Türk Dünyası Şiir Şöleni’nde “Rumeli Şairlerinden Şiirler” adlı bildirisi ile; Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2008 yılında, Yahya Kemal’in 50. Ölüm Yıldönümü dolayısıyla yine Makedonya’nın başkenti Üsküp’te düzenlenen "Yahya Kemal’i Anma Sempozyumu"na “Yahya Kemal’de Milliyetçilik Düşüncesi” adlı açış konuşmasıyla; yine şiirleriyle 2009 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen 8. Uluslararası Türk Dünyası Şiir Şöleni’ne; 2011 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından organize edilen “Türk-İran Edebiyatı İlişkileri Sempozyumu”na “Slaytlarla Türk ve Fars Edebiyatlarında Ortak Şahsiyetler ve Tipler” adlı bildirisi ile katıldı. 2011 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Kosova'nın Prizren şehrinde düzenlenen "9. Uluslararası Türk Dünyası Şiir Şöleni"ne; Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2013 yılında Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te düzenlenen 10. Uluslararası Türk Dünyası Şiir Şölenlerine katılarak bu şölenlerin açılış konferanslarını verdi. Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin 8 Ocak 2011 tarihinde İstanbul'da düzenlediği programa "Mehmed Akif Ersoy" adlı konferansa katıldı. 2013 yılında Tahran'da yapılan "24. Uluslararası İslam Konferansı’na katıldı.
       Şiirleri ve yazıları Akademik Yorum, Ayane, Boğaziçi, Dergah, Dolunay, Kardelen, Kayıtlar, Kırağı, Milli Eğitim, Milli Kültür, Mina, Palandöken, Yedi İklim vb. gibi dergilerde yayımlandı.
      Ödülleri: “Şehir ve İnsan” adlı kitabıyla 1998 yılında TYB Yılın En İyi Gezi Kitabı Ödülü’ne layık görülmüş; 2011 yılında Balkanlar üzerine yapmış olduğu çalışmalar nedeniyle Kosova’da kendisine Uluslararası 15. Süleyman Brina Balkanlar Türk Kültürü Hizmet Ödülü verilmiştir. 2011 yılında, Balkanlar üzerine yaptığı çalışmaları dolayısıyla merkezi Kosova'nın Prizren şehrinde bulunan Doğru Yol Derneği tarafından her yıl verilmekte olan Süleyman Brina Balkanlar Türk Kültürü Hizmet Ödüllerinin 15. sine layık görüldü.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Yağmur Şarkıları (1999, Taşmedrese Yayınları, Erzurum, 90 s.)
& Suların Ötesi (2003, Aktif Yayınları, İst. 2003. 96 s.)
      Deneme, İnceleme, Araştırma Kitapları:
& Hamâmizâde İhsan Bey–Hayatı-Eserleri ve Divanı (Prof. Dr. Mustafa İsen ile; 1989, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ank.)
& Değişen Dünya ve Öğretmen (Prof. Dr. Remzi Yavaş Kıncal ile; 1993, Erzurum)
& Tâlim ve Terbiyede İnkılâp (Prof. Dr. Remzi Yavaş Kıncal ile; 1995, Milli Eğitim Bakanlığı yayınları, İst.)
& Bosna, Ah Bosna (1993, Yedi İklim Yayınları, İst., 143 s.)
& Başlangıcından Günümüze Edirne Şâirleri (1995, Akçağ Yayınları, Ank., 557 s.)
& Edebiyat Dersleri I-II  (Hasan Ali Kasır ile; 1996, Denge Yayınları, İst.)
& Mehmed Akif ve İstiklâl Marşı (Etem Çalık ile; 1995, Yedi İklim Yayınları, İst., 200 s.)
& Türk Edebiyatında Sâkînâmeler ve İşretnâme (1998, Akçağ Yayınları, Ank., 279 s.)
& Lâtifî. Tezkiretü'ş-Şu'arâ ve Tabsıratü'n-Nuzamâ (2000, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ank., 903+37 s.)
& Çarşamba Yazıları (Deneme, 2002, Aktif Yayınları, İst.,  154 s.)
& Şiirin Kanatlarında İstanbul (2003, İstanbul Bayrampaşa Belediyesi Kültür Yayınları, İst., 103 s.)
& Estetik (2009, Ank., 144 s.)
& Divan Edebiyatında Türler (2010, Ank., 375 s.)
& Hayâl Şehirlerin İzinde (2010, Ank., 397 s.)
& Tarihin Nabzını Tutan Şehir: Erzurum (2010, Ank., 639 s.)
& Sultanların Şehri-Şehirlerin Sultanı Edirne Kitabı (Edirne Valiliği Kültür Yayınları.    İstanbul 2014, 354 s.)
       Gezi Kitapları:
& Şehir ve İnsan (1998, Birey Yayınları, İst., 197 s.)   
& Mostar'dan Tiflis'e. Gezi Notları  (2002, Birey Yayınları, İst., 209 s.)
       Antolojileri:
&  Anneme Mektuplar (2004, Yedi İklim Yayınları, İst., 211 s.)
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

BİR GÖÇ TÜRKÜSÜ KALDI DUDAKLARIMDA

Büyük Balkan Göçünün 100.Yılı Anısına..

Bindokuzyüz onikiydi..
Geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
uzunca bir misafirliğin bitiş tarihiydi
kim bilir etin tırnaktan ayrılışı belki de
büyükdedem hasan’ın
doğduğu toprağa son bakışıydı..
kızılca kıyamet koptu bir gece yarısı
toplanın gidiyoruz
bitti işte beş asırlık o rüya
yarım kaldı sevdalar
daldaki meyve
tarladaki buğday
beyaz badanalı kerpiç evlerin
duvarlarında çocuk elleri
yarım kaldı oyunlar
türküler donakaldı dudaklarda ..
bindokuzyüz onikiydi..
Geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
savruldu birdenbire uykulu bedenler
koşuşturmalar, ağlaşmalar
el atmalar sağa sola ne varsa
ve hatıralar..
heybelere sığmayacak kadar çok
taşınmayacak kadar ağır hatıralar
gömdüler toprağa hepsini birer birer
bulmasınlar, görmesinler deyip yürüdüler
gözyaşı yürüdü gözlerinden bir de..
Geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
bir muhacir hüznü kapladı dağları aahh..!
ben diyeyim yüzbinlerce hıçkırık
siz ayrılık türküsü anlayın onu
ya da
çığlık üstüne çığlık..
Geceydi, soğuktu, yağmur yağıyordu
Düştüler yollara, hasreti harmanlayan yollara
gözyaşından çamura dönmüş yollara
heyy muhacir kızı Hayriye!
söyle bana kim getirdi seni buralara kimler?
neden kovuldun sahi
dedelerinin yurdundan, evinden, barkından
sabahı beklemeden hem de
bir gece yarısı
neden?
Yıl ikibin oniki
kan sızıyor uykularımda yaralarımdan hâlâ
rüyalarımda öküz arabaları
üstünde ninem, birkaç tavuk, yatak, yorgan
yorgun ve şaşkın öküzler yere düştü düşecek
ardımda kalan bir emanet var
orada
neresiydi orası kim bilir
yüreğimi altına gömdüğüm gül fidanı
büyümüş müdür kim bilir
kim bilir, gitsem bulur muyum
gitsem
gitsem döner miyim?

HER ŞEY BİLDİĞİN GİBİ

Bildiğin şeyler oluyor hep
bildiğin, ama sana faydası olmayan şeyler
okuduğum kitaplardan geriye kalan
hep sen oluyorsun
yazdığım yazıların “ana” fikri sen
şiirler seni söylüyor
şarkılar seni…

Sıcak bir ekmeğin buharında hep sen oluyorsun
sen oluyorsun içtiğim soğuk çaylarda
önünden yürüdüğüm vitrinlerdeki manken kızlar sen
sen, sen, sen
her yer, herkes sen
şimdi ne çok sen var bir bilsen…

Önce işgal, sonra târümâr edilmiş ülkeler gibiyim, baksana !
linç ediliyor rûhum,
bir yetimin kanayan bakışlarında..
eşraftan biri yatıyor yine musallâ taşında,
Lalapaşa’da
hep o mâlum ve yanık salâ..
üç adımlık saltanat, eller üzerinde yaşanan,
şu bildiğin…

Dallarda titreyen kuşların göz bebeklerinde
hep sen oluyorsun
habersiz giden trenlerin ardında kalan ben
bir kınalı el uzanıyor gibi sanki
yahut bir çift siyah kirpik ıslanıyor
kim bilir belki de bana öyle geliyor hep
sonra bir “gül” gibi düşüyor bakışların
isli bir tren penceresinden
eğilip toplayan yine ben,
yine ben oluyorum…

Her şey bildiğin gibi
yine kar yağıyor Erzurum’a
beraber yürüdüğümüz yollara
o daracık sokaklara
kar yağıyor yine kurşundan kubbelere
ve cumbalı evlerin kafeslerine tutunuyor yine
kuşlar misâli karlar
yine yiyecek telaşında serçeler
Gürcükapı’da iş bekliyor yine işsizler
atların burnunda buhar buhar üstüne
her biri bir Doğu Ekspresi
Sarıkamış-Kars yolcuları yine Gar yolunda…

Her şey bildiğin gibi…
bazen şehir yine beni tanımazdan geliyor
o zaman ellerim cebimde / bir firâri gibi
gece yarılarına kadar
sokak sokak geziyorum ben de
değişiklik olsun diye
yağmurlarda ıslanıyorum sonra
bazen da bütün tehlikeleri göze alıp
gözlerimi kapatıyorum
ve
seni düşlüyorum..

Bize ait olmayan bir zaman diliminde
ve bize ait olmayan bir coğrafyada
gecenin bir nısfında / oryantalist duyarlılıklarla
hem-nefes olduğumuz anları düşlüyorum sonra
yalan olan, masal olan, hiç olan zamanları yani..
evler hep birlikte üzerime geliyorlar ardından
kaçışım onları bana çağırıyor hep
sonra bir yağmur başlıyor birden
bütün boyaları birer birer akıyor şehrin yüzünden,
kahkahalarla gülmek düşüyor bana…

Her şey bildiğin gibi
güneş geç de olsa
yine her sabah Palandökenlerden doğuyor
ve akşamları senin gittiğin yerlerde batıyor
senin de dediğin gibi / elimden geldiğince
birlikte yürüdüğümüz,
oturup gülüştüğümüz yerlerden geçmemeye
ve oralara hiç gitmemeye çalışıyorum..
ve artık “dikkat ediyorum kendime”
senin de dediğin gibi
“kendime iyi bakıyorum” artık…
üzülme ve beni düşünme
buralarda her şey

her şey bildiğin gibi…!

Hiç yorum yok: