Kemal Varol'un beşinci romanı "Âşıklar Bayramı" İletişim Yayınları etiketiyle yayınlandı.
“Babam, tamı tamamına yirmi beş yıl sonra,
bir elinde yıllanmış üç telli bağlaması, diğer elinde ahşap bavulu, kapımın
önünde diz çökmüş, gece vakti aniden ortaya çıkmış mahcup bir konuk veya geçip
giden zamandan borcunu mahsup etmeye gelmiş eski bir alacaklı gibi öylece beni
bekliyordu.”
Evvela, baba-oğul hesaplaşmasına dair bir
roman bu… Kırgınlığın, kızgınlığın, suçluluk duygusuyla, hayatından çıkartma arzusunun
kopamamakla boğuştuğu bir hesaplaşma. Romanın kahramanı avukatın “Her oğul
gibi, ne kadar direnirsem direneyim daha en başından babama karşı yeniktim”
hissinin hep orada durduğu bir hesaplaşma.
Bir yandan da kırık bir aşk hikâyesinin
bulutu dolanıyor babasıyla “meselesini” halletmeye çalışan adamın üzerinde…
Yoksa, iki aşk hikâyesinin mi?
Roman, aynı zamanda bir yol hikâyesi… Hem,
düz anlamıyla bir yol hikâyesi: Diyarbakır’dan Kars’a yolculuk ediyoruz. Uzun
yolun menzilleri, konaklama tesisleri, aramalar, kontroller, ıssız taşra
köşeleri… Memleket hastaneleri…
Ama bir yandan da hafıza içinde bir
yolculuğun hikâyesini dinliyoruz. Zihnin kuytularına, bilincin dehlizlerine de
uzanan bir yolculuk. Her konakta çırak ve hayranlarının adeta onu beklediği saz
aşığı babanın müphem ilişkilerinin ve evvel hayatındaki kadınların sırrına
doğru yolculuk… Asıl uzun yol, o işte…
Okurları, Kemal Varol’un önceki eserlerine
de uğradığını sezecektir bu yolculuğun.
Aşıklar Bayramı içli bir türkü…”