Şair, yazar, gazeteci. Selçuk Üniversitesi’nde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde iktisat ve kamu yönetimi okuduktan sonra öğrenimini yarıda bıraktı. Uzun yıllar gazetecilik yaptı. İlk olarak Giresun’da çıkan Sonhaber gazetesinde ve Tütün dergisinde çalıştı. Daha sonra İstanbul’a yerleşti; uzun yıllar Milliyet gazetesinin haber merkezinde editörlük yaptı. Televizyon kanallarında kültür-sanat programları hazırlayıp sundu. TRT ve bazı özel kanallardaki edebiyat programlarına metin yazarlığı ve danışmanlık yaptı. Ülke TV’de yayınlanan Her Kişi Niyetine programının yapımcı ve sunucularından biri oldu (2014-17). İtibar dergisini çıkaran ekipte yer aldı. Hâlen Turkuvaz Medya Grubu tarafından yayınlanan Lacivert ve Sabitfikir dergilerinin genel yayın yönetmenliğini; Muhit dergisinin yayın danışmanlığını yürütüyor. İÜ Sosyoloji Bölümü'nde okuyor. İstanbul’da yaşıyor; evli ve iki çocuk babasıdır.
Detay adlı şiiri lise öğrencisiyken Giresun'da Sonhaber adlı yerel gazetede çıktı. 1998’den beri şiirleri, yazıları ve söyleşileri Cins, Dergâh, Derkenar, İkindi Yazıları, İtibar, İzdiham, Kırağı, Kırklar, Kırknar, Kum Yazıları, Lacivert, Milliyet Sanat, Muhit, Sabah Kitap, Sabitfikir, Tütün, Yansıma vb. dergi ve gazete eklerinde yayımlandı.
Ödül: Her Kişi Niyetine programının yapımcısı olarak Furkan Çalışkan’la birlikte TYB 2015 Yılı Kültür Programı Yapımcısı Ödülü’nü aldı.
Yapıtları: Şiir: *Küçük Bir Gökada, İst.: Birey, 2002 *Tenezzül, İst.: Profil, 2009 *Tüm Nefesliler, İst.: Profil, 2013 *Berhayat, İst.: Profil, 2017 *Kötü Arkadaşlardan Öğrendiğim İyi Şarkılar, İst.: Muhit Kitap, 2020.
Öykü: *Gezegenin Tamahkâr Çocukları, İst.: Turkuvaz, 2018.
Deneme: *Evyazı Tahtası, İst.: Lamure, 2007 *Ev Hali, İst.: Profil, 2015 *Coğrafya Kederleri, İst.: Turkuvaz, 2020
Kaynaklar: İbrahim Tenekeci, "Tenezzül", Milli Gazete, 30 Ekim 2009; İbrahim Tenekeci, "Mustafa Akar İçin", Yeni Şafak, 4 Kasım 2017; Kötü Arkadaşlardan Öğrendiğim İyi Şarkılar, İst.: Muhit Kitap, 2020.
Hazırlayan: Şükrü Kırkağaç
*5 Haziran 2022 tarihinde güncellendi.
Şiirlerinden
Seçmeler:
ANSIZIN
AKLIMA GELEN ŞEYLER
Tüm çocuklar haklıdır ağlarken
Kırılan bir bardağın sesi hepimizi
ilgilendirir
İlk golü atanın kahramanlığı gibi geçicidir
Tam anlatacakken hatırlanmayan anıları
düşün
Bu anı uzatmak istediğin o an aslında yok
Hani yeni bir ayakkabı alınca ayaklarına
bakarsın
İşte öyle bir şeydir mutluluk tam
anlatamazsın
Kendimi sana anlatmış olurum, olur muyum?
Allah kimseyi dertsiz bırakmasın diyen
eskiler
Derdin insanı onardığını bilirler
Doğacak kıza isim düşünürken tedirgin
Ağlamadan anlaşılmayacak şeylerden oluşan
İnsan, can sıkıcı bir saç demetidir diyor
kitap
İlkokula yazılıp da gidemeyen çocuklar
GÜZELÂŞIK
Hatırlar mısın, insan gitmekten yapılmıştır
Dünya kalmaktan
Kal benimle, gitme, dünya dar
Alan açık, denizler var
Allah’ın dağları ve evliyaları aynı
yaştalar
Bunu ancak ikimiz bilebiliriz
Yalpa yalpa merhamet
Yalpa yalpa vicdan
İnsan, gitmekten…
Hatırlar mısın
Eskiden okumam için rüya gönderirdin
Az görülmüş ve az anlatılmış rüyalar
Karşılardı beni mektup kâğıtlarında
Tüm uzun yürüyüşlerimde okuduğum
En nadide rüyalardan birisini
Uzun yıllardan sonra tekrar gördüm
Şimdi düşünüyorum kısa kısa tüm bunları
Hayatımız artık
Çok görülmüş vasat bir rüyanın
Berbat bir tabirine döndüğünden beri
Balkona çıkmanın fen bilgisi
Pencereden bakmanın matematiği
Ve uzun uzun gülmenin ehliyeti
Bunlar hep baharla ilgilidir, hatırlar
mısın
Vazgeçilmez bir bahar günü olsaydı bugün
Ilık ılık esen tatlı rüzgârlarla dirilen
Kalbindeki evin
Camlarını açma hissi uyandıran
Ve sana mutfaktaki saate
Yepyeni bir isim verdiren
O zaman şöyle bağırırdın:
Bugün bahar, herkes dışarı
Güzelâşık
Hatırlar mısın tüm bunları
PLANÖR
sana uçak alamıyorsam
türkiye ekonomisi kötü gidiyor demektir.
ama düşün ve unut hemen şimdi
bisiklet ölüme inandırmaz insanı
sana uçak almak da istemem
motorların sesindeki aldatır bizi
kekeleyen acil iniş çağrısı kesin kez
devrimdir
yanlış durakta inmiş iki eski dost
olabiliriz
buysa çok güzel
odalara sığmazsak kardeşlik ne güne duruyor
ürpermek ebediyettir kaç buradan
şizofreni hırkaları dikiyor mühendisler
son hızla
giyince unutuyorsun
ben de kendimde bir şey var sanırdım
bir şey kaset kapaklarını şenlendiren
sezen resmi gibi ayıp
depresyon fırkası buna inanıyor
sonbaharla gelen melankoli
üzülmeni istemiyor
sana saçlarını tara dersem
rüzgârda atlılar geliyordur
ay karanlıkta incecik ve çok acayip deli
olursun
benim suskunluğuma katılırsan
bunun da bir anlamı olur
ey çocukluğumdan kalma altıpatlarlar
ey atasözü söyleyen kadınlar birden
yaşlanırlar
çık da gel kibirli ve çok kabahatli
yalnız yürürken yakışıklı
geberesiye horat etmek isteyen ben
sen benle çıkart şu güzelliğini çok fazla
çok fazla kaldır at saçlarını sevilmek için
çıldırasıya kitap okumak için
alabildiğine yeryüzünün kardeşi
avuçlarımdaki ter
bakışlarımdaki bozgun
sana sevgimi grafikle anlatacağım artık
unutulmak için bile üşeniyorum şimdilerde
dünya resmen normal değil bana inanma
ama şuna inan
aşağıdaki grafiğe bakan olayı anlayacaktır
diyorsa birileri
tamam hepimiz devirmişiz
hepimiz başlığı yanlış okumuşuz demek ki
p sayısı,
lan bana ne deme
ör sen saçlarını
uçakları yüksele yüksele batan bir dünyaya
uzat yine de saçlarını
eski karizmam yerine gelirse
bir bilet alırız tek gidiş
dönemezsen türkiye tarihi acıları
ansiklopedisinde bir madde verirler bize
biri esmerdi şair
birinin saçları uzamış da uzamış
karma ekonominin baş belası
iki anarşist yaşamış.
SABAHIN
BİR YERİNDE
Ölen bir kişinin son bakışıyla bakmak
dünyaya
Yaşamanın büyük bir şaka olduğunu anlamak
Allah büyüktür der ve susarım, buraya
kadardır cümlem
Elmanın tadında bile az sonra öleceğini anlamak
Elleriyle yüzüme başıma çizen o başlangıç
hissi
Şakaklarımda ne ıssızlık vardır artık ne de
o günaydınlar
Bak, dünya serçe şarkıları ezberliyor, bir
bak
Yetim bir çocuğun babasız geçirdiği ilk
günden başlıyor sanki
Ben hep dünyaya teğet geçtim, dünya daha
gençti
Ömer’in huzurunda okuyacak adaletli bir
şiirim olsun istedim
Yüzümle ellerimi yıkadım ve duydum ki evren
çok küçüktür
Bir parmak bile tespihte üç tane eder değil
mi İbrahim abi
Daha ölmeyen kişi bir fazlalık mıdır
dünyada
Bunu bir yerlerden duymuştum sonra unuttum
sandım
Yaşamak, sürekli bir köprüden geçme hissi
aslında
Karşıya geçince, geçtiğim karşılarda ben
yokmuşum hissi
Sabahın bir yerinde ya da
Bir LamElif gibi yalnızız kitabın ortasında
SENİ
OLAN BİR ŞEYLER
Sinende duran gönülçelen nefese
Çerçiler sokağından nice kuşlar ahesteler
çekiyor
Topkapı minibüsleri ve çılgın kasetçiler
köşede
Evin sefası olmaya niyetli şen kızlar ve
zamanın hatrı
Damarlarımdan yokluğun çölüne kadar bir
endişe koşuyor
Bir göktaşını almış tekmeliyor sanki Mikail
kardeş
Sen gülüyorsun ve burada ben ölüyorum
Baştan aşağı şiir ve şarap ölüyor
Şad olsun gâvur İstanbul şehri
Eyüp’te evcil bir şiire çekiliyorum
Şimdi milyon kere milyon Müslüman ya
Muhammed diyecek
Ola kalbim sen bana taş mısın ben sana
çentik
Uzak odalarda yaşıyorsun
Kötü günahlardan ürksen uyluk kemiğinde
Dante ila ve dünya
İnsanın bazen kötü dayısına benzettiği
Ev sahipleri kiralık katiller gibidir o
semtte
Tanrıyı ve bisikleti aynı cümlede
kullanırlar
Sıkılırsan artan ve eksilen şeylerden
Mahallede yaz biterken kendine mezar
komşusu ararsın
Pekmezli simitlerin dualardan Elham’ı
andıran sadeliğiyle
Günlerimiz
Bir karıncanın yemi gibi kısa, küçük
Can havlim, bilgili dostum, şiirimin
humması
İşi yavaştan alanların annesi
İnsanlar kaçak, yaralar ifşaat, devrimler
itiraf bekler
İnsani açıdan sana meylim çok karmaşık
Fikrisabitim yok bu gece, dünyaya verilen
bir tepkiyim
Teşbihlerimle geçtim evrenin, düzenin ve
senin karşına
Araplar kan akıtır Türkler gözyaşı
Ben o büyük resme bakınca seni de istedim
görmek
İstedim bunlardan namevcut olasın diye
sevemedim
Kavganın ve kasımın ve vızıltının
Kahramanlıkla doğrulan vahşetin birliği
Kuzeyli biriyim ve anlamam güneylinin
ateşinden
Seni de anlamam benden geçtin sen olamadın
Dağlar acıktı, bulutlar, muasır
medeniyetler, gözyaşların
Seni olan bir şeyler vardı oysa hayatımda
Yanan bir bulut arabası geçti gözlerimin
önünden
Dünler evvelki günler falanlarım filanlarım
Seni hiç bunlardan
Bir azade
TRENLER
DE GECİKİR
İnsan sessizlikte ve asansörlerde
yaşlanmıyor
Bizim için cennetten yer ayırtacak diye
uğurluyorsun ölüleri
İnsan haksızlığı ve atların titreyişini
sevmiyor
Çünkü tatlı tatlı yaşlanmanın da keyfi yok
Kimsenin kimseye aşkı
Ortadoğu’da planları altüst etmiyor
Mermisini evde unutmuş avcının şaşkınlığı
Namlunun ucundaki kuşun hakikatine kader
Üzülme sen en güzel yarının bir öncesisin
Sen en kötü günün ta kendisisin
En güzel gün gelmeden
Asla şiir sevmemelisin
Sen şiir seversen uçaklar hakikate düşer
Sen hepimizin yağmuru olsan seni sevmezdik
Kimsenin yağmuru kimsenin sevgisine göre
değil zaten
Annen çaya tek şeker atardı
Çayın bile çığlığını öpsün diye
Yüzü yere bakan dağları gösterirdi sana
İncinmiş iki çirkin haydut olurduk
Misafire çam kokulu ve süslü yorganlar
çıkartan
Taşra kadınlarını anlatmak istemek, şiirdir
Sus ve en kırgın ismini sakla herkeslerden
Daha büyümeye niyetlenmemişsin
Tali yolları kullanıyorsun, iyi
Sana suyu hıfzetmek
Bana apansız, bana gücenik belalar kaldı
Yer yatağındaki tarağı erkeğin akrep
sanılır
Sen ki kayıp kafiyeyi arama
Hasan’la Hüseyin’e devam et
Vefadır adı bunun
Trenler gecikirse, görüşürüz
YARASINA
BIÇAK
Her şey yolunda amir
İkimizden biri fazla bu gemide
Bulutları fark edemeyen kaptan gibiyiz
Her şey yolunda amir
Sokaklar sosyal adaletin gözünden
kaçacaklar yine
Kafiye düzenini bozarak saçma sapan dizeler
yazacak
O hayta o haşarı o mazlum çocuklar
Yolunda işte her şey amir
Nöronları titreten dualar etsen de nafile
Bu fitili usulünce ateşleyemedin mi neye
yarar şiir
Normal şeylerden bahsedelim istersen
Çünkü her şey yolunda amir
Kıştan kalma bir günün serseriliğini
bilirsin
Rutine uyduk bak gene amir
Pozitif korelasyon falan diyecektim tam
İki gözüm arasındaki mesafe kadar
İlkgençliğimizin o aşk buhranları
Tekabül kelimesine yer bulmak için
Çöpe attığım şiirlerden sorumlu kimesneler
Ki her şey yolunda amir
Gençliğimiz gitti gider
Zamanın bir kokusu da varmış gibi
Yarasına bıçak bekleyenler
İtibar,
Sayı: 8
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder