Şiirin hasına tapan bu adam doğduğu topraklardan on beşinde ayrıldı, kırk yıldır da yemyeşil sandığı bir dünyada, ama mavi bir gökyüzü altında şiir yağmurları içmeyi sürdürüyor. Şiir deryasında boğulmak arzusuyla yedi tepeli şehre gitti, kendisini orada buldu. O şehirden gözyaşlarıyla ayrıldı; ama gittiği yerlere dertlerini hiç götürmedi.
Olgun bir meyveyken Batı'ya açıldı. Amsterdam'a ayak bastı, kanallarında çimdi; avuç içi kadar olan bu yerde dilenmeye kalktı, herkesçe tanındı. Bir tek Van Gogh dostu oldu, “Ayçiçekleri”ni kendisine emanet etti. O sevinçle Rotterdam'a uçtu. Rüya şehirler olmasa da bu şehirlere verdiği not 8'di. Danhag'da Madurodam'ı gezdi. Yolu Brüksel'e düştü, kraliyet sarayları onu cezbetmedi, Brüksel’e 4'ten fazla not vermedi. Lüksemburg mola aldığı şehir olarak kaldı anılarında. Kendini rüyalarının şehri Paris'te buldu, “Aman Tanrım!” diye haykırdı Notre Dame'da, Quasimoda'nın çan seslerinden ürktü. Quartier Latin'de rüyalara daldı, Eyfel'e çıkmayı düşündü; ancak... Şanzelize'de Alain Delon'a rastladı. V. Hugo'yu aradı, Balzac'la Opera Meydanı'nda buluştu. Flaubert'i de alarak roman okuma saatlerine katıldı, Madam Bovary için gözyaşı döktü. Paris'e 10 vermesine fırsat kalmadan Calais'den Dover'a, oradan İngiltere'ye sürüldü. H. Park'ta nutuk attı, Shakespeare'in otlarla örtülü evinde, Stratford'da Kral Lear sandı kendini. Glasgov'da, Edinburg'da, York'ta viski fıçıları taşıdı. Üstünde güneş batmayan ülke dedikleri İngiltere'ye notu 9’du. Kendini bulduğu şehre, İstanbul'a döndü. Beşiktaş'ta Behçet Necatigil'le balık yedi, niyeti onunla 'Yıldızlara Bakmak'tı. Sarayburnu'nda Nefi'nin Siham-ı Kaza’sına uğradı, Nedim'le Göksu'da çifte kürekli kayıklara bindi, şarkılar ve gazeller okudu. İstanbul aşığı Yahya Kemal'i, Orhan Veli'yi andı. Beyazıt Meydanı'nda nutuk attı, İstanbul Edebiyatta hocası Kaplan'a şiirin ne olduğunu sordu. O, Tanpınar’a sor, dedi. Tanpınar da Yahya Kemal'e; ama hiçbiri şiirin ne olduğu hakkında bir şey söylemedi. Şiir çırağı bu adamsa şunu anladı: Ellisinde öğrenirsin, o zaman da geç kalırsın. Aç susuz yattı, Emirgan'da sevdalandı, Bebek'te ağladı; ama İstanbul'una 10 üzerinden 11 verdi. Bir gün bir gülün kokusunda şi(i)rini buldu; şimdi Boğaz'da sözcükleriyle balık avlıyor.
Barış
Erdoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder