(10 Ekim 1985, İstanbul
- )
Ali Varışlı’nın oğlu. İstanbul’da yaşıyor.
2004 yılında Çamur isimli fanzini çıkarmaya başladı. Ben Hoşlanmıyorum
isimli şiir/müzik projesiyle gösteriler yapıyor.
Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Akatalpa,
Bireylikler, Diri Ozanlar Derneği, Hayâl, KalemKahveKlavye, Kaos GL, Karakalem, Kopya, Kuşak Edebiyat, Muaf, Peyniraltı Edebiyatı, Sokak
Misyonu, Void Zine, Zamansız vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Diye Bir Şey Bilmiyorum (2016, Altıkırkbeş
Basın Yayın, İst., 72 s.)
Düzyazı Kitapları:
& Bir Günahkarın Bilmesi Gerekenler (2015, Altıkırkbeş
Basın Yayın, İst., 48 s.)
Kaynaklar:
A http://emrevr.tumblr.com/
Yazarla
Yapılan Söyleşiler:
J Emre Varışlı ile
söyleşi: “Her Şeyden Şiir Yapabilirsiniz”, Diri Ozanlar Derneği, Sayı: 3, Kasım / Aralık 2016, s. 26-27
Şiirlerinden
Seçmeler:
BAŞARILI BİR OPERASYON
sidar
sinan özmen’e
çünkü her şey
ölümcül bir sıkıcılıkla kuşatılmışken
çünkü gereksiz
aydınlatma sistemleriyle donatılmışken
çünkü herkes işinde
ve gücündeyken
çünkü aynı
üzgünlükle giyinip soyunurken
çünkü vatandaşlık
numaran ezberinde değilken
çünkü cenaze
törenleri ve aile çay bahçeleri işe yaramazken
çünkü elinde üçü
geçmeyen seçeneklerle
çünkü Arizona sanki
çok güzel bir yer gibi düşünürken
çünkü fonetik
arızalara kafayı takmışken
çünkü müşteri
hizmetleri bu kadar ağdalı bir tavra sahipken
çünkü ev hayvanları
neden böyle
dünya büyük büyük, iri iri, cümleler kaskatı
çünkü çocukluklar
her mahallede aynı mevzu
çünkü terbiyesizlik
bir sır gibi tutuldukça
çünkü lunaparkta
bir cinayet işlenince
çünkü içinde suçlu
hissedilmeyecek daireler
çünkü aniden her
şey dahil bir tatil kazanınca
çünkü bilimkurgu
yeterince ciddiye alınmadıkça
çünkü hastaneler
hastaneler hastanelerken
çünkü orkestra
elemanları gecikmişken
çünkü genel
geçerken
çünkü genelde
geçerken
çünkü yöntemsizlik
yöntemsizlik yöntemsizlikken
dünya nasıl nasıl, nasıl bir acil servis,
korkunç topraklar
çünkü boşluk,
herhangi bir yolculukta herkesin hakkı
çünkü cümle içinde
geçen aptallık duyulmamalı
çünkü anneler
mutfakta 3. sayfa
çünkü şapkadan
kanlı elmalar çıkacaktı
çünkü daha birileri
mikroskobu icat edecekti
çünkü sadık
tetikçiler güneyde eğitilecekti
çünkü delilik
hakikaten organize edilecekti
çünkü bu masadan
kalkan mutsuz olacaktı
çünkü uzuvlar
uzuvlar uzuvlardı
çünkü ego,
alt-tarihi yazacaktı
çünkü aramızdaki en
masum ve en evrensel olan kişi, o
yamyamdı
çünkü böyleydi
…
2010
Akatalpa, Sayı: 137, Mayıs 2011
BİR YUSUF, BİZİMLE OLMAYI BEKLİYOR
Yusuf’a bütün
kötülüğünüzü verebilirsiniz
ellerini kırıp onu
ne kadar sevdiğinizi söyleyebilirsiniz
Yusuf sadece
gülümserken onun evini de yakabilirsiniz
güneş doğarken ölü
bir Yusuf size iyi gelebilir
çünkü güzel
mezarlıkların şiirini yazıyorlar
içine birazcık da
politika katıyorlar
hemen sonra
şarapları da var, güzel şarkıları da var
bir Yusufları
olmayagörsün, hemen o gece yataklarına girip
birer çocuk
yapıyorlar
derisi yüzülmüş
Yusuf galerisi
benim en sevdiğim
onun için
tekerlekleri döndürdüm
yemeği ısıttım
sofraya koydum
beni doğuranı
tokatladım
yusuf’u gören
gözler akdeniz’e dökülüyor
şark düğünlerinde
yusuf’un silahla vurulmuş kafasını okşayabilirsin
yusuf’un vurulmuş
kafasını çeyizine götüren şanslı gelin olabilirsin
biraz daha iyi
biriysen yusuf’a bira ısmarlarsın
sarhoş olduğunda
koynuna girersin ve onu inletirsin
şehirli Yusuf başka
olur, senin de artık şehirli bir Yusuf’un vardır
şehirli Yusuflar
sana bir zarar veremezler
yusuf’u evine al,
ona ekmek ver
ona zehirli
kabuslarından bahset
yusuf’a huzur verme
ama ekmek ver
yusuf’un
kulaklarını kes
yusuf’a aşk verme
ama iş ver
üzül onun için ve
kendini ondan korumak için bir silah al
akşam yemeğinde onu
vurabilirsin
herkes bunu hep
yaptı, sen de yapabilirsin
Simler içindeki
Yusuf’u farelerle bırak
ona ayetler oku,
onu karıya götür, ondan bir şey bekleme
gerekirse onu
polise ver
gittiğinde
arkasından tütsüler yakıp radyolar dinle
kuzey ülkelerinde
bir masal düşün
çünkü sen doğuda
bir kandilsin
bunu herkes yaptı
daha önce, sen de yapabilirsin
hh benim talihsiz
Yusuf’um
seni ne kadar da
çok sevdik
sana ekmeğimizi
banacağız
bizimle dans et,
barsaklarını görmek istiyoruz
şarjörü boşalt, geç
kalma, aynı anda boşalt, ışıkları yak Yusuf, böyle daha iyi gece olacak
Yusuf için kör
olmayı göze al.
yusuf’a bir kuyu
ver.
BU NE HIZ?!
denizciler denizi
tutsun!
insan öğrenir ve
üzülür sevgilim, hepsi bu
ayrıldığında bir şeyden,
neşeli şiddet!
koptuğunda
gerçekten, neşeli şiddet!
korktuğunda
kendinden, neşeli şiddet!
kararlı istikamet
gökyüzü ve mide bulantılarıyla övünen
erkek güzelleri
yanlış anlamadıysam
eğer, ölünecek yer çok
yanlış anlamadıysam
eğer, sen kendinden başka her şeysin
yanlış anlamadıysam
eğer, tahammülden tedavi olmaz
ameliyat masası mı,
içki masası mı belli değildi, önemli de
değildi
sonuçta sen, masada
kaldın.. artık herkes gibi bölünüyordun
sen benden bir
parça ürküyordun
ama insan ürker ve
öldürür canım, hepsi bu
yenisiyle
değiştirilemeyecek olan ne var,
söyler misin
senin yüzlerini
biliyorum, eski ve yeni yüzlerini
parçalanamayacak
olan ne kaldı, söyler misin
tarih kitaplarında
geberenler, edebi metinlerde
özgüven eksikliği
bakışamayacağımız
ne var, söyler misin
beddua ve slogan,
beddua ve slogan, beddua
ve slogan
sevişemeyeceğimiz
ne kaldı, söyler misin
çocuklar çile
çekiyor, çocuklar ‘nah!’ çekiyor
polisler her şeyi
biliyorken, neşeli şiddet!
ilk yardım
gecikiyorken, neşeli şiddet!
makyajımı
temizlememe yardım et
in gökyüzünden in,
in çüklerden aşağı in, in arabalardan in,
in cümlelerden in
in binalardan in,
illeti ilet, kahveleri doldur
in sakıncası yoksa,
çık tabiata
şöyle bir bak
etrafına, etrafın seni toplasın
sempatik şarkıcılar
bağırsın!
insan ürer ve
üzülür sevgilim, hepsi bu
yetkililer, ilgili
merciler, büyük soğuklar, ara sıcaklar,
aradaki
sıcakkanlılar ve yorgun otostopçularla yepyeni bir
güne saçma
manşetler, yepyeni bir akşamdan kalmalığa
kıyafetler, yepyeni
bir çağa kifayetler
yenisiyle değiştirilemeyecek
olan ne var,
söyler misin
en yeni Afrika
sende yok sayılmayı bekliyor
inanmak
istemeyeceğin ne var, söyler misin
dışarıda kalmaktan
korkan piyaniste inansan
iyi edersin
yaratıcı yazarlar
kıvransın!
elim
telefonlarınıza, köşeli uzuvlarınıza gitmiyor, elim
gökyüzünüzü ve
yüzünüzü dağıtmaya gidiyor, elim gidiyor,
elimi tutmayın
dernekleşen din
adamları aşkı zorluyor, biz buna gülüyoruz,
birileri
‘disiplinlerarası’ diyor biz buna da gülüyoruz,
yazıyooooorr,
yazıyooooorr
hayvan kızıyor, ben
kızıyorum, piyanist kızıyor
bu iş, giderek
ilginçleşmeye başlıyor.
Akatalpa, Sayı: 126, Haziran 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder