Ahmet Erhan üzerine
Osman
Çakmakçı, 27 Ocak 2006 Cuma günkü Radikal-Kitap'ta, Ahmet Erhan'ın son kitabı Şehirde
Bir Yılkı Atı'ndan hareketle
yazdığı 'Yenilgi Güzellemesi' adlı yazıdan çok önce, Milliyet
Sanat'ın Mayıs 2005 tarihli sayısında adını vermediği Ahmet Erhan
hakkında sert, insafsız ve eleştirel
bir dilin benimsen(e)mediği
bir güzelleme(!) kaleme almıştı.
Radikal Kitap'taki yazıya 'Bir şiirin ufuk açıcı, yeni anlamsal imkânlara açık olması, onun içeriğine değil, biçimine ve yapısına bağlıdır. Aslında yalnızca yapısına demekle de yetinebiliriz." sözleriyle başlanıyor. Yapıya dayalı bir eleştiri getirilecek sanıyorsunuz; ama daha yazının ortalarına doğru "...ve hepsinden önemlisi de verdiği mesajlar yenilginin güzellemesi olup çıkıyor ." deniliyor. Sonlara doğru da "...Bu kitabın mesajları gerici ve insanı eylemsizliğe teşvik ediyor " gibi bir saptamada bulunuluyor. Yazar, güya yapısal bir bakışı teklif ediyor; ama şiirinin vermek istediği mesajla A. Erhan'ı vurmaya kalkıyor, sonuçta kendi kendini vuruyor. Yapıyla ilgili söylenen sadece "yapısal olarak da bu şiirlerde yeni bir şey yok"tan ibarettir. Ayrıca, "... yapısı muhafazakâr ise eğer, o şiir gericidir, tutucudur, konformisttir." deniliyor. Çağın ruhuna uygun, bireysellikle toplumsallığı harmanlamış, eleştirisi kendi içinde çok belirgin, lirik ve ironiye de eleştirel anlamda yeterince yer veren modern bir şiirin izlerini sürmüş olan A. Erhan, son kitap üzerinden büyük bir hırs ve yanlış hesapla vurulmaya çalışılıyor. Şairin, 'konformizm' sözcüğünü de önceki kitaplarda ironik olarak nasıl kullandığına dikkat edilmemiş.
Yenilgiye güzelleme değil
Yenilgi mevzusuna gelince; şairin ironinin en güzeliyle yazılmış iki dizesini söylüyorum: "Koro halinde yenildik, herkes haklı çıktı/Onlar kaptan oldular, ben sarhoş oldum ." Bu, yenilgiye güzelleme değildir, sonraki kuşakların da ders alması gereken bir durum tespitidir. Kaldı ki "Yenilginin bütün kazı sonuçları elimde duruyor " diyen şair, kitaplarında ironik bir biçimde önce kendinin sonra da çağının eleştirisini ortaya koymuştur: "Ben bu kadar yenilgiyi elbette hak etmedim/Tarihin kesilen bütün başları odamda yüzükoyun yatıyor ." Herkes uzak ve yakın zaferlerden de yenilgilerden de hissesine düşeni almalıdır. İnsan da, şiir de, eleştiri de...
Alkol'le ilgili olarak şairin Hürriyet'e verdiği röportajı okumuş mudur? A. Erhan, kendinden daha ağır alkol alanlar olduğunu söyleyip şunu diyordu: "Alkol, şair imajının etiketi gibi sanki. Ben kendi deneyimimden yola çıkarsam, benim için öyle değil. Alkol bende itiraz anlamı taşıyor.(...)Masamın altından içki içmeyi sevmem ben. Ne yaşadıysam şiirime de yansıttım onu. Oyun oynamaya gerek duymuyorum çünkü."
Çakmakçı'nın yazısında "Yani kentlileşmiş ve değerleri yozlaşarak dönüşüme uğramış bir toplumsal düzene ayak uyduramadığı dolayısıyla da bu düzenin dışına savrulduğu ima edilen bir kişilik var önümüzde. Bu kişi, olumsuz anlamda tutunamayandır ." deniliyor. Şairin, aslında ayak uydurmak istemediği metropoldür, İstanbul'dur. Onun için 2001'den bu yana Silivri'ye, kasabaya çekilmiştir. Kaybolmuş Bir Köpek İlanı 'ndan başlayarak son iki kitap farklı vadilerde akmaktadır. Klasik A. Erhan şiirine özgü lirizm, ironi, bireyin ve toplumun hâlleri yine söz konusudur; ama son iki kitap şiirin kasabaya çekilmiş hâlidir. Hep şehirde yaşamış bir insan, kasabayı anlamaya, arınmaya, dinginleşmeye çalışmaktadır. Aslında Mersinli, Akdenizli, Ankaralı kısacası şehirli bir şair olan A. Erhan, son kitabın adına bakılırsa bu anlamda -kendi şehirlerine değil- şehrin kirlenmiş ilişkilerine itiraz etmektedir: "Şehirde Bir Yılkı Atı" bir önceki kitabın diliyle: "Şehirlerinize sızdım bırakmadınız/Mezarımı deryaya oyduracağım " demektedir. Yaşadığı mekânların izi Ahmet Erhan kadar şiirlerinde belirgin olan şair sayısı azdır. Yazılan coğrafyayı dikkate almadan A. Erhan şiirini doğru okuyamazsınız.
Herkesin sevmeyi öğrenmiş olması gerekirdi. Sevgili H. Ergülen'in dediği gibi: "80'li yıllarda yazılan şiirin, sonraki dönemlerde yazan arkadaşlara, şiire saygıyla ve sevgiyle yaklaşmak, kendilerinden önceki kuşaklardan şairlerin şiirlerine itinalı davranmak(...) gibi faydaları söz konusu olabilir. " Olmuş mudur?
Son Söz: Hayattan kopuk şiir yazdığı savlanan bir kuşağın şairi "Ölüm'den olma, Hayat'tan doğma" A. Erhan, son kitabında otuzdan fazla yerde büyük harfle 'Hayat' demiş :
Elimde koskoca bir anahtar oğul/Gör bak kapıyı Hayat açacak!
Radikal Kitap'taki yazıya 'Bir şiirin ufuk açıcı, yeni anlamsal imkânlara açık olması, onun içeriğine değil, biçimine ve yapısına bağlıdır. Aslında yalnızca yapısına demekle de yetinebiliriz." sözleriyle başlanıyor. Yapıya dayalı bir eleştiri getirilecek sanıyorsunuz; ama daha yazının ortalarına doğru "...ve hepsinden önemlisi de verdiği mesajlar yenilginin güzellemesi olup çıkıyor ." deniliyor. Sonlara doğru da "...Bu kitabın mesajları gerici ve insanı eylemsizliğe teşvik ediyor " gibi bir saptamada bulunuluyor. Yazar, güya yapısal bir bakışı teklif ediyor; ama şiirinin vermek istediği mesajla A. Erhan'ı vurmaya kalkıyor, sonuçta kendi kendini vuruyor. Yapıyla ilgili söylenen sadece "yapısal olarak da bu şiirlerde yeni bir şey yok"tan ibarettir. Ayrıca, "... yapısı muhafazakâr ise eğer, o şiir gericidir, tutucudur, konformisttir." deniliyor. Çağın ruhuna uygun, bireysellikle toplumsallığı harmanlamış, eleştirisi kendi içinde çok belirgin, lirik ve ironiye de eleştirel anlamda yeterince yer veren modern bir şiirin izlerini sürmüş olan A. Erhan, son kitap üzerinden büyük bir hırs ve yanlış hesapla vurulmaya çalışılıyor. Şairin, 'konformizm' sözcüğünü de önceki kitaplarda ironik olarak nasıl kullandığına dikkat edilmemiş.
Yenilgiye güzelleme değil
Yenilgi mevzusuna gelince; şairin ironinin en güzeliyle yazılmış iki dizesini söylüyorum: "Koro halinde yenildik, herkes haklı çıktı/Onlar kaptan oldular, ben sarhoş oldum ." Bu, yenilgiye güzelleme değildir, sonraki kuşakların da ders alması gereken bir durum tespitidir. Kaldı ki "Yenilginin bütün kazı sonuçları elimde duruyor " diyen şair, kitaplarında ironik bir biçimde önce kendinin sonra da çağının eleştirisini ortaya koymuştur: "Ben bu kadar yenilgiyi elbette hak etmedim/Tarihin kesilen bütün başları odamda yüzükoyun yatıyor ." Herkes uzak ve yakın zaferlerden de yenilgilerden de hissesine düşeni almalıdır. İnsan da, şiir de, eleştiri de...
Alkol'le ilgili olarak şairin Hürriyet'e verdiği röportajı okumuş mudur? A. Erhan, kendinden daha ağır alkol alanlar olduğunu söyleyip şunu diyordu: "Alkol, şair imajının etiketi gibi sanki. Ben kendi deneyimimden yola çıkarsam, benim için öyle değil. Alkol bende itiraz anlamı taşıyor.(...)Masamın altından içki içmeyi sevmem ben. Ne yaşadıysam şiirime de yansıttım onu. Oyun oynamaya gerek duymuyorum çünkü."
Çakmakçı'nın yazısında "Yani kentlileşmiş ve değerleri yozlaşarak dönüşüme uğramış bir toplumsal düzene ayak uyduramadığı dolayısıyla da bu düzenin dışına savrulduğu ima edilen bir kişilik var önümüzde. Bu kişi, olumsuz anlamda tutunamayandır ." deniliyor. Şairin, aslında ayak uydurmak istemediği metropoldür, İstanbul'dur. Onun için 2001'den bu yana Silivri'ye, kasabaya çekilmiştir. Kaybolmuş Bir Köpek İlanı 'ndan başlayarak son iki kitap farklı vadilerde akmaktadır. Klasik A. Erhan şiirine özgü lirizm, ironi, bireyin ve toplumun hâlleri yine söz konusudur; ama son iki kitap şiirin kasabaya çekilmiş hâlidir. Hep şehirde yaşamış bir insan, kasabayı anlamaya, arınmaya, dinginleşmeye çalışmaktadır. Aslında Mersinli, Akdenizli, Ankaralı kısacası şehirli bir şair olan A. Erhan, son kitabın adına bakılırsa bu anlamda -kendi şehirlerine değil- şehrin kirlenmiş ilişkilerine itiraz etmektedir: "Şehirde Bir Yılkı Atı" bir önceki kitabın diliyle: "Şehirlerinize sızdım bırakmadınız/Mezarımı deryaya oyduracağım " demektedir. Yaşadığı mekânların izi Ahmet Erhan kadar şiirlerinde belirgin olan şair sayısı azdır. Yazılan coğrafyayı dikkate almadan A. Erhan şiirini doğru okuyamazsınız.
Herkesin sevmeyi öğrenmiş olması gerekirdi. Sevgili H. Ergülen'in dediği gibi: "80'li yıllarda yazılan şiirin, sonraki dönemlerde yazan arkadaşlara, şiire saygıyla ve sevgiyle yaklaşmak, kendilerinden önceki kuşaklardan şairlerin şiirlerine itinalı davranmak(...) gibi faydaları söz konusu olabilir. " Olmuş mudur?
Son Söz: Hayattan kopuk şiir yazdığı savlanan bir kuşağın şairi "Ölüm'den olma, Hayat'tan doğma" A. Erhan, son kitabında otuzdan fazla yerde büyük harfle 'Hayat' demiş :
Elimde koskoca bir anahtar oğul/Gör bak kapıyı Hayat açacak!
3 Mart 2006, Radikal
İhsan Tevfik Kırca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder