(29 Şubat 1992,
Ankara - )
İktisat terk;
Hacettepe Üniversitesi’nde Mütercim Tercümanlık öğrencisi.
İlk şiiri 2010’da Heves dergisinde yayımlandı. Şiirleri ve
yazıları Bireylikler, BirGün, BirGün Kitap,
BirGün Pazar, Diri Ozanlar Derneği, Duvar, Düşünkara, Gard, Gediz, Şiir'den,
Underground Poetix, Zamansız gibi dergi, gazete ve eklerinde yayımlandı, yayımlanıyor.
Yapıtları: Şiir: Lodos
Devam, 2018,
Edebi Şeyler, İst.
Kaynaklar: http://seyirsaati.blogspot.com.tr/
Şiirlerinden
Seçmeler:
ANONS
eski ağustosların alnına yazıl kahve
önlerinde
bırak kalsın şarapların yıktığı bir hayata
iftira
daha paris'te beş kuruşsuz kaldığımız
günler yakın
sanki her hafta yeniden başvuru yapan bir
manada
benim yüzümde sabahın eksik yanı hep
tıraşlı
sevincin saatlere attığı kıyak naz
gecikmeyecek vesselam
işte herhangi bir polis cümlesi, etimiz
tutuşacak
bu ankara'yı nasıl gitsem, nasıl dönüyorum
çarpıntısı
biz savaştık, biz açıklandık o masalarda
ikindileri
ama onlar buradayken güne borçları birikmiş
bir kadına
tutup şehirlilerin eski naralarını
anlatamam.
yaşamak güzel midir dedikçe mahalle
delikanlıları
kendime yeni bir saat alırdım silah satan
çocuklardan
gözlerimi toprakta unuturdum vay benim
bitmezliğim
ben o zamanlar eski ağustoslarda kanımla
yayılırken
yeni tarlalarda yani uzak semtlerde
şehirlilere
ve ihanetlere mermiler biriktirirdim şehir
değiştirir gibi
şimdi anlaşılmaz bir aksanla her şey yalan;
fakat bazen saatler dahi tutukluk yapar
boşlukta insan çarpamaz kendinden
başkasına!
BALKON
ŞİİRLERİ
1
önündenkimseningeçmediği
kuralda anlaşalım ben şunu bitirince sokağa
çıkacağım
güne hazırlayacaklar şarkıları biraz daha
hatıra gerekli
onlarda bıraktığımız teşne bir sokak,
anlamsız bir telaş
terlediğimiz yerde sustuğumuz krizler,
isimler isimler
duymadı kimseler, eminim: ödünç
mahallelerde laf kalabalığı
şirince'de bir kaç mektup yazdığımız o gece
ve bir kayalık
belki tüm küfürlerin köprüaltlarına
saklanması bize biraz
anlamsız anlamsız anlamsız kuralda
anlaşalım diyorum
terk ettiklerimize ince bir selam,
balkonlarda efsane şeyler
balkonlarda hep oralarda şehirler, ne
anladık bu işten
bir yaz gecesi her şeyin sebebine dair;
bir eskilik canı varsa kırar geçeriz
soloları. hamdolsun boka
batıyoruz: dünyanın bütün cevapsız
aramaları içerisinden.
vay gurbanım diyerek anıldığın masalarda
her şey belli
araba şart, alkol yok, gerçekten alkol yok,
sonrası için
siz niye diyeceksiniz belki ama alkol
gerçekten yok öncesi
sizin.
gururda beklediğiniz ikindilerde beş
dakikadan sonra izdiham
her toplumun kahramanı değilse de aşk,
yarına suistimal bir ant:
kuralda anlaşalım, yarını hatırlatırsan
evime çok uzağım.
her şeyden haberdarım, sokağa çıkacağım.
BALKON
ŞİİRLERİ 2
tindersticks
– medicine
benden nefret et ama bana acıma diyor sonra
eh hadi ama ne güzeldir bu gecelerde vallahi aşağılar
nerden nereye selam yollasan da
darılacaklar sana
halkta adın noktalı virgül; estirip
geçtiğin güzelliğin
de haliyiz hala bağlaç olamadan yokuşa
varan
ne iyi ne iyi bizi zaten hep unuttular
olsunu bulvarın
geçtik o civarları rahatız ama bana n'lur
isteyişlerden
ki tarihten ayrılacak kadar muhimmat
saçmalık.
bu geceyi de kendimle geçirdim,
burası biraz daha kimsesizlik.
DİLEMMA
kırdığın sokak nerde laleler dürüst
yolların yalancısı
hani apartman kenarlarındaki küçük bahçeler
güncelleniyor, açık, haber, her şey; PARK
ALANI
ve hep o takip ediliyorum hissi...
amerika'da tecavüz ettiğim mimari, aslen
iktisadi verileri
yağmaladım yağmaladım gözünüzün yaşında bir
kilometre
beş bira ve beş bira dahayla terk ettiğim
unuttuğun şeyde
en büyük asker onlarındı, kahrolsun
yalnızlıktı, yolculuk...
senin ve benim yani işte yürüdüğümüzü
görmüşlerdi sandık
kırdığımız sokakta kırıldığımızda artık
yitik bir yarım kalmak
bütün yönetmenlerin ortak noktasıydı biraz
düşününce
dikkat, pil zayıf; çay içiriyoruz en sadık
yerlerimize
ütülü gömleği dördünce kez giyince, orası
artık sokak kadar
uzak uzak yağmaladım ulan bozdum hepsini
birer birer
oyun, kapital, izafiyet; dört nala uzak
asya, yaşasın kardeşlik
kusursuz yalnızlıklar yaşıyorum sen
uyuyorsun
kızılay mı abi; meşrutiyette beş dakika
insanlara bak, anlarsın
kıt kaynakları en verimli şekilde kullana
kullana manevi gider
dilemma.
inandığın kadar dürüst bir mevsime korkuyu
aşıladılar
pembe dizide yaşıyormuş meğer ümitköy
sakinleri
bilmedim bilemedim alkole yanaştım:
kalibre, ifşa ve bir sarışın
geceyi kendimde geçirdim
sıyrılmaya çalıştığın rüzgara anlatamazsın
yaprağa basınca çıkan sesi
DÜZGÜN
ben kendime hoşçakal dedim; çıkıp
avlulardan bir başıma
eksik türküleri tamamladım türkçe, adımda
eski bir halk
yine de adının geçmediği sözlükler arandım
durdum akşamları
hep bekledim, kravatlı adamların ikindileri
hatırladığı buhran
ah, ezberlediğim takvimlerde dahi soru
kaçırıyorum; fevkalade
camel bozdu, pavyon kapandı, şike şike
yenildim mesafelere
ben yine de hatırlattım onlara polis
baskınlarını nitekim
alnını gösterdikçe garson tüm saatlerimizi
satmıştık
anlaşılmaz bir aksanla çıktık gündüzleri
ankara'dan
bir akşam daha olur olmaz kırıldı tespih;
birçok defa
beş ağustos akşamı dokunsalar ağlayacaktım,
mahalle baskınlarında adını unutmuş bir
göğe
artık her şey yalan.
ben kendime hoşçakal dedim
türkçe.
YARIN
BİR
Ahmet
Erhan'a
aramayacaklar zamanı geçtiğinde yeni bir
gölgeyi,
etraftasındır; yeni taşlıklardan eski
türkülere dair
benim kırgınlığım, bir çağ boyu aranmış
mümkünlükler
kimseyi unutunca, bitmemiş dalgınlıklarda
hatıralar mübah
vah benim yıllar yılı belada karanlık
muhattabta itibar
ki gözü görmeyen yılgınlığım; gönül felaket
bir sorun.
çocukları sandılar! yakamızda bitmez bir
and oldu bu
doğru değildik belki ama ilebebet andık
eski bir davayı
yeni dünyalarda: tek başına çıkılmış bir
sokak, hayat
üstgeçitlerde kimsesiz bir koca yaz; yastan
kuvettli
oysa bizim alnımızda tarihle başa çıkan bir
kavga yatıyor
bilinmez şehirlerde içerdeki arkadaşlardan
bir mektup çoktandır
ve bildirilerde çoğalan gün, gülümseyince
saklanan çocuklar gibi
fevkalade çoktan unutulmuş bir güvercin
adımı, bitmez sokak
yeni yokuşlarda anlaşılan akşamlar kadar
tanıkken çağa
pankartlar en anlamlı şiirlerdir; yokuş
görmeyen hayatlarda!
yine de çıkılacak yokuş, fransız
bayramlarında ve
kıraathanelerde yüzlerin yarısında kuvvetli
bir anlam
mamafih sarsak bir gece, mevsimler
bulvarlarda imtihan,
avlularda ve çınar ağaçlarında aynalarsız
bir geçmiş
zamanı geçtiğinde...
beş vakit uğranılmayan üst geçitlerde yara,
eski bir ihanet, suç teşkili ve mühimmat.
içine girilmiş gündüzlerde, yeni bir
gölgeye...
Mayıs 2012 / Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder