17 Mart 2015 Salı

BERAT BIYIKLI

(17 Mart 1990, İstanbul - )


       Halen 2012 yılında başladığı İstanbul Üniversitesi Fars Dili Ve Edebiyatı bölümünde öğrenimine devam ediyor. İstanbul'da yaşıyor.
       2010 yılından bu yana şiirleri, Birnokta, Hurufat, Merhale, Tuti, Türk Dili Dergisi, Yedi İklim vb. gibi dergilerde yayımlandı /yayımlanıyor.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Ölü Kâhinin Günlüğünden (2015, Yedi İklim Yayınları, İst.)
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

JEOPOLİTİK ÇOCUK


Geopoliticus child
watching the new birth of the new man
Salvador Dali

Abim Burak Bıyıklı için


Seviyle bezenmiş, hoş kokulu ve tatlı düş bahçeleri arasında, kuyunun sırlı suyu gibi hikmetli saraylar ve onların mağrur bekçileri! ne derseniz deyin adına, krallar, şahlar ve padişahlar yani yumruğunun gölgesi düştüğünde bir şehre sonsuz bir tarumar kuvvetine sahip olanlar, onlar ki gönüllerden yere serilerek bir hınçla yokluğa savruldular!

köhne erdem versus yüce hassa, dikkat
trampet vuruşlarıyla geliyor dünya!

Şiar;
Karlı bir yolda yürüyüp kendi adımlarına hayran olarak, bir alamet saymak kırılgan varlığın için
ah o soğuk ve ah! o pürüzsüz yolda bıraktığın izleri ve öylece –sakin ve düşünceli ya da ürkek oldukça- yürüyüp gitmek ilkesel aklın boyunduruğunda, antik yunandan beri –daha da eski belki - ilhamını o mavi nefesten alan şiire yeni ilham olan hümanya adına, tanımak tadılmamış tüm zevkleri ve bakir zenginliklerini kâinatın!

Yazık, kim hatırlar
nerdedir
Golgota!

HİSTERİ

eğer akşamı geceden ayıran
ve sabahı ve öğleyi ve sair
                            nedir bilseydin
kulaklarına bir söz söyleyecektim
bozgunu serecektim ayaklarına çiğne için
diriliği getirecektin sen böylece başımıza
gülüşün flamalara işlenecekti belki
bir mutluluk imgesi olarak
asrın çöktürdüğü avurtlarımıza ilişecektin

fakat sustum
duyuşumda sade sesin kaldı senin
dillenmemiş bir rüya oldum
tayların koynunda
sesimi ancak serin taşlarda ölü yıkayanlar
işitsin artık!
solgun zambaklar gibi ağzım bir ağuya değmiş
devrilen bir imparatorun şaşalı histerisi gibi yorgun
sustum. ben ki kendimi hep konuşarak bildim.

ama elbet gülüşümü yontar bir gün sana gelirim
büyüyen ağaç bir hüzünleniş değil de nedir aşka.

KARABASAN

                                                    mülteciler için


ey derin ve dingin sular
                                 size selam olsun!
ve aksak bir ritimle üstüme yıkılan yağmur,
nedir o belleğime düşürdüğünüz mahcup imge.
ey ayıplanmışları dünyanın şehrin yabancıları
muhacirler
işte; güneşe karşı gerinen bir ırmak gibi akıyor
güneşin kundağında,
katledilmiş ve fakat mağrur
bir kafile…
mahzun bir ziyaretgâh gibi kalbiniz
duruyor hicretin izinde.

şaşkın çocukları oluyor şehrin
evlerin ve sevincin uzağında
parklarda kaldırımlarda metro gişelerinde
kılıksız ve bitap bir korku, biteviye harlanan
eczasız bir merak sessizliğinde.

anlık bir düş; içe kıvrılan zaman

yol, korkuyla bedenlenmiş karabasan.

* Şiirler Berat Bıyıklı'nın izniyle yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder