30 Aralık 2015 Çarşamba

NACİ BAHTİYAR



(1968, Çorum - )

İlk ve orta öğrenimini Çorum’da tamamladı. Çorum Ortaköy Lisesi ve Uludağ Üni. Eğitim Fakültesi’ni bitirdi. İstanbul, Kars ve Artvin'de çalıştı. Halen Çorum’da öğretmenliğe devam ediyor. Anadolu Üni. Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Çorum’da yaşıyor; evli ve iki kız babası.
Şiir, yazı ve şiir çözümlemeleri Akatalpa, Akdeniz Edebiyat, Başka, Berfin Bahar, Bir Yeni Biçem, Çınardibi, Eliz Edebiyat, Karayılkı, Mavi, Mor Taka, Mühür, Sincan İstasyonu, Son Gemi, Şiiri Özlüyorum, Yazılıkaya (Eskişehir), Yeni Biçem gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları: Şiir: *Akdeniz Kederim, Başak, İst.: 2008 *Herkes Acısına Kabuk, Şiiri Özlüyorum, Nevşehir: 2018.
Eleştiri: *Kendine Zalim, Mühür, İst.: 2020
Kaynaklar: Kendine Zalim, Mühür, İst.: 2020

*15 Nisan 2022 tarihinde güncellendi.

Şiirlerinden Seçmeler:

ARAMIZDAKİ ZAMAN

Ne çok öldü büyüklerim
oysa hepsinin küçüğüydüm
çocukluk aynasıydım ellerinde
deri/n/deki çatlamış çizgileri hohlayan

Dediler bu keder çizgisi, üç vakte böler gençliği
ah! yüzüme sürdüğüm ellerimin inancı
parmaklarımdan aksın kırmızısı ağır kederin
karışmış say geceye, başımdaki okuntularımı

Bir ağacı duduğundan öpüyorum
damarlarım ısınıyor, kulağımdaki inancım artıyor
baktıkça çoğalıyor sararan dağınıklık
bir ömrü sombaharlıyoruz dedemde

Yüzümden uzaklaşıyor fotoğraflar
Bir serçeyi severken ki ellerim üşüyor, küçülüyor
Ben azaldıkça güne, artıyor aramızdaki zaman
Şimdinin dünü
 çok hızlı kayıyor yarına

Akatalpa, Sayı: 144, Aralık 2011
“Herkes Acısına Kabuk” adlı kitabından

BELLİ OLSUN

acı köpüğünü koy ortaya dost olduğun belli olsun
kırk söz söylesen hatırını iliklerimde köpürtürüm

aşkın son sözü bendini yıkar ırayan yemen’in
acepler içinde kim geçmez ki türkünün içinden

söz sağdır gökyüzünden dökülsün yeşeren toprağa
damarlarımdan geçen söz can olsun dostun yoluna

kurt da geçermiş elmanın içinden dert de
oyar kendini zaman içinden geçene bakılmaz mı

ben de bilirim dostlarımı, tanırım sırtımdaki yaradan
çünkü her keder ölümün ucundan tutar biraz

boynumu sunuyorum celladıma bir tepside
varış çizgisine gözüm seğiriyor görmezleniyorum

bende ölüyor yaşadıklarım sır diyorum adına
yabanlık kalsın gecenin mavisi ölümün üstünde

susmanın tırmalayan kahpeliği, her ağaç oyar kendini
kanayan sendense açık kalmış gönül yarasıdır dil

çatlak duvarına sığınmış keder çizgisini geçen alnım
yabanı örtünen ömür bedeni dilsiz geçer sokaktan

acı sözünü koy ortaya dost olduğun belli olsun
nakışlarım iliklerime dostuna post olan sözünü

Akatalpa, Sayı: 171, Mart 2014
“Herkes Acısına Kabuk” adlı kitabından

BİRİCİK

biricikliğimi bana sırtlayan gece
arıma petek dokumanın sarı zamanı düşmüş elime
sivri dilini sevdim bahara kokan haylaz tomurcuğun
altıdan genler dokunmuş yaylasına anzerin
sırlaya sırlaya bal olur nakışında tenimiz

üşüme demiştim sana çünkü bahar, söndürme polen gözlerini
dinleseydin dansına içli yeminler sarardım anneme özençli
katığına emek koyardım ballı dürümler sanırdın
bazen aklımdan önce yürüdüğümü de söylerdim sana

merhemin merheme çaresi olmazmış
sev çiçeğine sırnaşık oğul endamını
kapat ağzını poyrazın, yel almasın çünkü oğul
güneşten bana armağan, bir akşam kaldı oysa
ört üstüne geceden sızan sesini
bir ömür boyu gizil kalsın saadet

Akatalpa, Sayı: 115, Temmuz 2009
“Herkes Acısına Kabuk” adlı kitabından

KENDİR İP

Eksiltili düşlerin zamansız tamircisiyim
yoluna özrümü serdiğim yitik sevgili
senin olsun uyuşmuş ayağımda soğuk kuyu
çarıktan canik markaya geçen zincirin halkası

Soğuk suya yatırılmış bir kendir sersemiydim güzünüzde
bıraksan ipimi çekerim ömrümden, ne minnet size
neye kısmetmiş ilmiğini dişlediğim mendebur zaman

Göbeğinden ömre bağlanan hayat boynuma hem ölüm
beni yaratan annemin karnı sızım sızım sızlasın
sivas’ın darında yandığım, suyundan içtiğim sultan
boy/n/umu ölçerim, hayat nasıl gelirsen
başım gözüm üstüne

Altındaki sehpanın ayağı olsam
salardım kökümü toprağa
kucaklar öperdim boynundaki halkını

Bak uyuşan ellerim sadece pirim yanlış anlama sakın
kalbimin kaslarını yumuşatacak sesini sûr üfle boynuma

İki halkın öpüşmesi akar susuz ve ayaz geceme
tarihimden sızan kandı avcumda biriktiğim
hüseyin deyip başıma koymuşluğum bundandır
bundandır iki elimi yıkamadan sana koşmuşluğum

Susuyorum ya dilimin yarası kancıktır
elim ardımda geziyorum zaman kötü
boynumun darası olsa olsa bir kendir ip
ağır gelsin o ipe
                             yoluna bağışladığım günahlarım

 Şubat 2011

Akatalpa, Sayı: 136, Nisan 2011
“Herkes Acısına Kabuk” adlı kitabından


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder