16 Aralık 2015 Çarşamba

NAZMİ CİHAN BEKEN


(1989, Adana - )


       Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okudu. Liman Mehmetcihat ile birlikte Hacı Şair dergisini çıkardı (2012-2014). Adana’da yaşıyor.
       Şiirleri ve söyleşileri B Planı, Derdimiz Bakmaklar, Duvar, Hacı Şair, Hece, Heves, Japonya, Karayazı, Mahalle Mektebi, Natama, Sonat, Ücra vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Ci (2012, Dedalus  Kitap, İst., 100 s.)
& Et Kısmı, Damgası (2015, 160. Kilometre Yayınları, İst., 112 s.)

Şiirlerinden Seçmeler:

SARALI MESS

Bakımsız set çökerse, müşkül durum dereotunu sulandırırsa, donuk sönük on semt küçültürse akşam yemeğini, günün esas yemeği gürültüyse, patırtıysa, şamataysa. Kepçe kepçe kuvvet batırıyormuş, mahrem olayım ben. Tekerlek çubuğumuz kırsal fıtıkların pistidir, rusya’nın en sıkışık zamanlarında. Hışırda tekerlek izi merhametsiz çavdar ruanda. Süvari kılıcı, siyah torba senin kurbanlarının neşesini kaçırmış, kederli bir hurç ile. Sadist bir hurç, dağılmaz camı.

Bu kadarla iktifâ ettim. Oturup sakin olacağım bir yer bildim, yuttu hücremi dürüst oyun, hızlı hücum, hazır yemek, yazgıcılığın. Arabalı vapur uzaktı, pul pul, çıtçıt, fişek-teknik bir karışımla doldurulmuş eşek. Yaşamın amacı dünya nimetlerinden fişek-teknik karışımlar almak mı? Nesnelerin, elden geldiğince çok fişek-teknik karışım sağlayacak biçimde yapılmaları mı? Sohbete alınmış saralı mess. Dilediği etten dilediği. Sohbete alınmış. Gelin sandalyesi, vaktiyle iki şeytandan biriymiş, ateş getirilmiş, bunamış ateş, mazmaza akşamı evcimenmiş.

Kendi kendine konuşuyor katılaşmış bir mücevher. Çok rahat, sıcacık. Zor zaptediyor kahkahayı. Bir ayakkabı tabanında, güneşle ilgili bir teselli. Çamaşır sodasıyla sırılsıklam. Hızı sese yaklaşırken, yok pahasına. Uyku getiren büyücü, dokununca acıyor. Vasat bir müziğin uyandırdığı. Ses geçirmez, dövme. Kitabı bağışladım fethedilememiş bir bilgisayarın burnuna geçirilen burun şeklinde bir rüyanın hicvolunmamış mess mahzenlerine.

Bu burun kanaması, başkasının işine burnunu sokuyor. Burun delikleri özlem dolu, kocakarı ilacı dolu, her derde deva. Dikkate değince noter, adı çıkmış dikkate. Yerdeydi kasım tuhafiyeleri, sayı belirtmeyen dert külçe. Kürek çekiyorum çıplak meşeye, ölü hakkında kısa meşe. Unuturdum anlaşılması güç kaçık kralları burnumla eşerdim öğrenci yurdunun pencerelerini. Ekim ahtapot. Sakatat bambaşka. Esrarlı okyanus, büyülü saati göre göre sekizgeni gücendirme. Gücendirme göze ait göz doktorunu. Uzağa tamamen yanılan.

Kış uykusuna yatmış kasvetli hediyelerimiz olur, daktiloda çift hamuru tek karanlıkla yazdık. Yoksun bırakılmış parçalarımıza ayrılır akşam. Erir yataklara, soğuk, inatçı, ağır. Başı döner yorganın, gözü kararır. Aşağı. Güneye doğru. Yenilgiye uğramış tahta çivinin sağanak yıkılışı. Akşamüstü, hafif uyku, yani şekerleme, rüzgârla birlikte değil, aşağı katların ölü renkleriyle. Korkunç, dehşetli, iğrenç, berbat ekim sonu, çok uzak bir gösterişli yaşamın salyası akıyor odaya.

UR

1.
dünya kafatasında
ortaya çıkan ur dünya
üstüme gönderilen anlaşmak isteyen
karışıklıklar esnasında öldürülen cengaverim
mesela beraatimi isteyebilirim
tasarladığım dişli çarklı hesap makinesi
uğraştığın yaygın beyin sklerozu
dünya çapındayım beni iyi canlandırın
sonra yaygınlaştınız
ordunuzun yeniden
teşkilatlandırılmasiyle görevlendirilseydim
bulduğum metodu mükemmelleştirebilirdim
sesin görüntüyle aynı hızda olduğu
dağlık bölgelerde elektrik tellerinin titreştiği
memleketim memleketim
evlerin içinde taş
birleştirme işlemi bir türlü yapılamaz
ko beyazla ko siyah arasında
cıvıldarım bağırırım ulumam
en büyük güçlüğüm sözlerimi
senin dudak hareketlerine uydurmaktır
yüzyıllar sürecek bir
ölümun başlaması

2.
vicdanın kurucularından sayılırdım
bütün ayrıntılara hakim olmayı
bilmeme rağmen kurnazdım
kök fabrikaları domuz ayrığı kelebeğin tırtılı
rican üzerine ünsiyet peyda ettim
ateşe dayan meydana gel osmanlılara kat
kıymet nazariyemi ülke dışına çıkaramazdım
engelin ortadan kalkmasından
itibaren aynıydım
rumları kapsıyorum
elma armut incir şeftali kayısı
altının yerini yüksek cevherli demir
madeni almıştır
esneme sonucu meydana gelen
küçük uzamalardan sonra ben
hiçbir şeyi sevmedim

3.
hakikat sucuk yapımında kullanılamaz
genel düzen ve kuruluş bakımından
kurban bir plan içindeyiz
olan kızların isteklerine direnmeyenler
hayır hayır atımı değiştiremezler
hayır atı diye bir şey olsaydı
onu demiryolunda da sürerdim
uğrayabilen beton pistim bile yok
adalet şehrinin havadan görünüşü
melankoli kasabasının başlıca özellikleri
değeri artan arsalardan mümkün olduğu kadar
uzak durma zorunluluğum var
bir elektrik boşalmasını esrara
bir patlayıcı maddeyi tarihe
bu kuvvet alanını halkımıza
adayarak
iyiliğe şeref kazandıracağım

Heves, Sayı: 26

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder