(14
Kasım 1939 (nüfus kaydında 14 Mart 1940), Aksaray, İstanbul - )
Tam adı Mehmet Eray Canberk. Mehmet Eray,
Mehmet Tuncay, Aydın Ergü, Işık
Horasanlı, Güngör Songür, Gülsüm Talay imzalarını da kullandı. Fatma
Asude Hanım ile subay-öğretmen Osman Nuri Canberk’in oğlu. Öğrenimini
İstanbul’da yaptı; 1. İlkokul, Gedikpaşa Ortaokulu ve Haydarpaşa Lisesi'ni
bitirdi (1958). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve
Edebiyatı Bölümü ile İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’ndaki öğrenimini
tamamlamadan askere gitti. Yedek subay olarak iki yıl köy öğretmenliği
(1964-1966); askerlik dönüşü İstanbul’da çeşitli yayınevlerinde çevirmenlik,
yayın yönetmenliği ve danışmanlık (1966-1969); ilkokul öğretmenliği (1969-1975)
yaptı. Yeni Gerçek adlı derginin (11 sayı, 1967-1968) kurucuları arasına
katıldı. Afşar Timuçin ile birlikte Kavram Yayınevini kurdu, yönetti
(1975-1981). Daha sonra çeşitli yayınevlerinde ve Milliyet Çocuk, Bando,
Kırmızı Balon gibi çocuk dergilerinde yazar ve çevirmen olarak çalıştı. Çeşitli
sözlük ve ansiklopedilere maddeler yazdı. 1991 yılında emekli oldu. Türkiye
Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Derneği ve Edebiyatçılar Derneği üyesi.
İstanbul’da yaşıyor; evli, bir çocuk babası.
Ayrıca Jean-Paul Sartre, Simone de
Beauvoir, Françoise Sagan, Cavanna, Lotfi Akalay, Art Buchwald, Félicien
Challey gibi yazarlardan çevirileri var.
İlk şiiri 1959 yılında yayımlandı. 1963
yılından başlayarak şiirleri, öyküleri, denemeleri, eleştirileri, günlükleri,
incelemeleri ile çevirileri Adam Sanat, Broy,
Cumhuriyet Kitap, Dünya Kitap, Hürriyet Gösteri, MAY, Ludingirra, Şiir
Sanatı, Şiirden, Varlık, Yansıma,
Yazko Edebiyat, Yeditepe, Yelken, Yeni
Gerçek, Adam Sanat, gibi dergilerde yayımlandı.
Ödülleri:
Troya
Folklor Araştırmaları Derneği’nin Troya Kültür-Sanat Ödülleri’nden “Edebiyat
Ödülü”ne değer görüldü (2010). “Kent
Kırgını” adlı kitabıyla 2012 Behçet
Necatigil Şiir Ödülü’’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Kuytu Sular (1969)
& Yüreğin Burkulduğu Zaman (1983)
& Eskimiş Yalnızlığa (Toplu şiirler; 1992)
& Ebrular (1997, Oğlak Yayıncılık, İst., 120 s.)
& Kuytu Sularda Zaman (Kendi seçtiği şiirler; 2006)
& Kent Kırgını – Toplu Şiirler (1960 – 2010) (2011, YKY, İst.,
197 s.)
Düzyazı Kitapları:
& Şiir ve Şair Üzerine Aykırı Düşünceler (1992)
& A’dan Z’ye Edip Cansever (2003)
& Şiir Yazıları (2005)
& Ömür Biter İstanbul Bitmez (Rüknü Özkök ile,
2005)
& Fenere Giden Yol: Feneryolu (2009)
Antolojileri:
& Çağdaş Vietnam Şiiri
(1967)
& Sevda Türküleri (1982)
& Türk Yazınından Seçilmiş Yergi Şiirleri (1992)
& Dünya Aşk Şiirleri Antolojisi (1994)
& Yürek ki Paramparça (Cemal Süreya’nın şiir çevirileri;
1995, YKY, İst.)
& Çağdaş Çin Şiiri (1996)
& Çağdaş Dünya Şiiri Antolojisi (Cevat Çapan ve Erdal Alova ile, 1998, Adam Yayınları, İst.)
& Çağdaş Türk Şiirinde 199 Şairden 199 Şiir (Metin Celal ile, 1998, Oğlak Yayınları, İst.)
& Nobelli Şairler Antolojisi (2000)
& Emek Şiirleri 1-2 (Gülsüm Cengiz ile,2000-2001)
Çevirileri:
& Mao Çe tung (1966)
& Seni Öylesine Özledim / Robert Desnos (1992)
& Seçme Şiirler / Jacques Prevert (Metin Cengiz ile;
1993, Yön Yayınları, İst., 112 s.)
& Ölü Doğa / Verdet
(İyi Şeyler Yayınları)
& Seni Öylesine Düşledim / Desnos (İyi Şeyler
Yayınları)
& Seçme Şiirler / Antonio Machado (Adnan Özer ve
Vildan Başaran ile, 1994)
& Bütün Şiirlerinden Seçmeler / Robert Desnos (1994)
& Bütün Şiirlerinden Seçmeler / Paul Éluard (1995)
& Kesintisiz Şiir / Paul Éluard (1997)
& Devenin Söylediği / Tahar Ben Jelloun (2000)
& Seçme Şiirler / Aimé Césaire (Metin Cengiz ile;
2000)
& Daltonlar Evleniyor - Red Kit 1
& Daltonlara Cici Baba - Red Kit 1
& Pony Express - Red Kit 2
& Rintintin’in Laneti - Red Kit 2
& Daltonlar Firarda - Red Kit 3
& Yargıç - Red Kit 4
& Doktor Doxey'in İksiri - Red Kit 5
& Pat Poker’e Karşı - Red Kit 6
& Teksas Postası - Red Kit 7
& Daltonkent - Red Kit 8
& Batı Sirki - Red Kit 10
& Daltonlar Meksika'da - Red Kit 10
& Daltonlar Kanada'da - Red Kit 11
& 20. Süvari Alayı - Red Kit 12
& Kervana Hücum - Red Kit 13
& Hayalet Kasaba - Red Kit 14
& Billy the Kid - Red Kit 15
& Dikenli Teller - Red Kit 16
& Washington’un Adamı - Red Kit 17
& Oklahoma Çölü’nde - Red Kit 18
& Mississippi Kumarbazı - Red Kit 19
& Petrole Hücum - Red Kit 20
& Düşman Aileler - Red Kit 21
& Kara Tepeler - Red Kit 22
& Mavi Ayaklara Karşı - Red Kit 23
& Papatya Kasabası - Red Kit 24
& Jesse James - Red Kit 25
& Kanunsuzlar - Red Kit 26
& Örümcek Ayak - Red Kit 27
& Billy The Kid'in Mahkemesi - Red Kit 29
& Joss Jamon’a Karşı - Red Kit 31
& Daltonların Yeğeni - Red Kit 32
& Tehlikeli Geçit - Red Kit 33
& Dick Digger’ın Madeni - Red Kit 34
& Tek Kollu Haydut - Red Kit 35
& Darağacı - Red Kit 36
& Rodeo - Red Kit 37
& Red Kit Pinkerton’a Karşı - Red Kit 38
& Şerif Okulu - Red Kit 39
& Arizona - Red Kit 40
& Düldül Kayıp - Red Kit 41
& Tetik Joe - Red Kit 42
& Hayalet Avı - Red Kit 43
& Daltonların İzinde - Red Kit 44
& Daltonların Kaçışı - Red Kit 45
& Posta Arabası - Red Kit 46
& Lord Badi - Red Kit 47
& Apaçi Kanyonu - Red Kit 48
& Perili Çiftlik - Red Kit 49
& Daltonlar Düğünde - Red Kit 50
& Red’in Çocukluğu - Red Kit 51
& Mississippi Köprüsü - Red Kit 52
& Daltonların Unutkanlığı - Red Kit 53
& Oklahoma Jim - Red Kit 54
& Haydut Ana - Red Kit 55
& Mezartaşı Kasabası - Red Kit 56
& Daltonların Bankası - Red Kit 57
& Altına Hücum - Red Kit 58
& Kovboy Çırağı - Red Kit 59
& Sahte Peygamber - Red Kit 60
& Dalton Ana - Red Kit 61
& Sarah Bernhardt - Red Kit 62
& Yalnız Atlı - Red Kit 63
& Şarkı Söyleyen Tel - Red Kit 64
& Barut Fıçısı - Red Kit 65
& İmparator - Red Kit 66
& Ressam - Red Kit 67
& Ödül Avcısı - Red Kit 68
& Vahşi Batı Efsanesi - Red Kit 69
& Beyaz Atlı - Red Kit 70
& Calamity Jane - Red Kit 71
& Rintintin'in Mirası - Red Kit 72
& Red Kit'in Nişanlısı - Red Kit 73
& Daltonlar Define Peşinde - Red Kit 74
& Büyük Dük - Red Kit 75
& Daltonların Tedavisi - Red Kit 76
& Taşra Güzeli - Red Kit 77
& Yaman Yumurcak - Red Kit 78
& Red Kit - Toplu Albümleri 1 - 1946/1949
& Red Kit - Toplu Albümleri 2 - 1949/1952
& Red Kit - Toplu Albümleri 3 - 1952/1956
& Red Kit - Toplu Albümleri 4 - 1956/1957
& Red Kit - Toplu Albümleri 5 - 1957/1959
& Red Kit - Toplu Albümleri 6 - 1959/1960
& Red Kit - Toplu Albümleri 7 - 1961/1962
& Red Kit - Toplu Albümleri 8 - 1962/1963
& Red Kit - Toplu Albümleri 9 - 1963-1964
& Red Kit - Toplu Albümleri 10 - 1964-1966
& Batıya Hücum (Ciltli)
& Fransız Aşçı - Red Kit
Çocuk Kitapları:
& Şiirlerle Nasrettin Hoca (2005)
& Bizim Mahallenin Çöpçüsü (Türkçe-İngilizce,
2007)
& Ahmet Rasim (2008)
& Haylazların Kitabı / Francis Mizio - Anne Blanchard (2010)
Hakkında
Yazılan Yazılardan Alıntılar:
/ Eray Canberk
Bu yıl 33. kez verilen Behçet Necatigil
Şiir Ödülü’nü “Kent Kırgını” (Yapı Kredi Yayınları) adlı toplu şiirler
kitabıyla Eray Canberk aldı. Sanırım kimsenin karşı çıkmayacağı bir ödül-yazar
buluşması oldu.
Eray Canberk, 1960 kuşağının belki de en
sessiz şairi. Sessizliği, şiire ve şaire böylesini yakıştırmasından olmalı.
Yoksa şiirleri, çeviri şiirleri, emek verdiği nice kitapla durmadan konuşan,
okurları türlü güzelliklerle buluşturan bir şair.
Eskiler, görgülü, terbiyeli, olgun
kimselere “çelebi” derlerdi. Çağdaş şiirimizde çelebi tavırlı şairlerin başta
gelenlerinden biri Behçet Necatigil’se, öteki de Eray Canberk’tir. Hayatları,
şiirleri, tavırlarıyla birbiriyle çok uyuşan iki şairimizin adları bu ödülle
bir kez daha buluştu.
Eray Canberk’in ilk kitabı “Kuytu Sular”
1969’da yayımlanmıştı. Daha ilk kitapla kişiliğini bulmuş bir şair olarak kabul
görmüştü. Bu kitabın on yıl sonra yapılan yeni basımı için Yaşar Miraç şöyle
yazmıştı: “Aradan on yıl geçmiş, Canberk’in şiirleri öylesine gösterişsiz,
gürültü patırtısız, öylesine sevecenlik ve erinç taşıyan yüzüyle eskimeden,
yadırgatmadan karşımızda.”
Bu sakin şiir çizgisini günümüze kadar
taşıdı Eray Canberk. Bugün 1960-2010 arası elli yıllık şiir birikiminin bir
arada sunulduğu “Kent Kırgını”, okurlara saf şiirden bir armağan. Ebrular’dan,
eski yeni şairlerden, bestecilerden, ressamlardan söz eden bir sanat buluşması
gibi bu şiirler. Bir yandan toplumun ve hayatın nabzı, öte yandan sanatın soluk
alışverişi...
Rastlantı değildir bir kitabının adının
“Ebrular” olması. Ebru sanatında boyaların ve biçimlerin sudan kâğıda
geçişindeki mucize gibidir, şiirlere yansıtılan duygu ve hayat parçaları.
Ödül gerekçesinde ne güzel açıklanmış,
“kendi köşesinde şiirinin kozasını ören” denilerek. Şiir başka türlü olabilir
mi? En kitleselleşmiş şiirlerden en unutulmuşlara bütün şiirler, şairin sır
vermez kozasında örülürler.
Eray Canberk’in, ülkemizin en saygın
şiir ödüllerinden biriyle ödüllendirilmiş olması, şiir, şair, insan kavramları
üstüne belki yeniden düşünmemizi sağlar. Şairler bütün insanlık tarihi boyunca
en “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” insanlar olmuşlardır. Onlarla toplumun
ve insanın bütün sorunları üstüne çekincesizce konuşulur, tartışılır. Şairler
nesnel gerçeklik kadar vicdani gerçeği de görebilen, bu yönde düşünceler
üreten, ürünler veren aydınlardır. Geçmiş şiirimiz bu tutumun seçkin
örnekleriyle doludur.
Bu yüzden bir çağ, o çağın şairlerine
bakılmadan tam anlaşılamaz. Eray Canberk, yalnızca iyi bir şair değil, iyi bir
insan örneği olarak da günümüzün bulunmaz değerlerinden biridir.
***
boğanak
turnageçidi gündönümü
yele
göre yön alır rüzgârgülü
sen
yine bildiğince uç serçe
yele
karşı uçman gerekse bile
18 Nisan 2012,
Cumhuriyet
Turgay Fişekçi
/ AÇIK MEKTUP - “Kent Kırgını”
Necip Fazıl Kısakürek “Babıali” kitabında
iki İstanbul efendisinden söz eder: “İki İstanbul efendisi, (İstanbulin)li eski
Babıali tipi, güzel ve çirkini tayinde usta bir Ziya Osman Saba, bir Asaf Halet
Çelebi vardı” der. Kitabın ilk yayım tarihi 1975. Bilmem ki Eray Canberk’i
tanımış mıydı Üstad, tanısaydı herhalde üç İstanbul efendisinden söz ederdi.
Üstelik üçü de Türkçenin her bakımdan anılmaya değer üç şairi. İyiliğin şairi
Ziya Osman Saba, tasavvufla Hint felsefesini buluşturan şiirinin gizemli lezzetiyle
Asaf Halet Çelebi ve şiiri mi ondan, o mu şiirinden ince, ayırt edilmesi
neredeyse olanaksız olan Eray Canberk.
Şiir, incelik ve iyilikle birlikte
anılıyorsa, bu biraz da Saba ve Canberk gibi şairler nedeniyledir. Türk
şiirinde ‘iyiliğin dörtlüsü’ deyince aklıma Ziya Osman Saba’yla başlayıp Behçet
Necatigil’le süren, onlardan da Cemal Süreya’ya ve Eray Canberk’e ulaşan bir
gelenek gelir. İlk ikisini tanımak için, son ikisi doğrusu çok yerinde
isimlerdir. Ve iyilik kendine çok iyi şairler bulmuştur.
Şiire iyilikle başlamanın iyiliği. Hem
iyi bir şair hem de dünya iyisi bir insan olarak Eray Canberk’i tanımak da
başlı başına bir şiir sayılır. Ben ilkin o ‘şiir’le tanıştım, bir ‘şair’
kılığındaydı. Şiirin bazen şair kılığına girdiği olur ama, bu neredeyse
‘yıldızın parladığı anlar’ gibi az rastlanan bir şeydir. Çoğunlukla tersi olur
çünkü, yani olmaması gereken olur ve şair, şiir kılığına girmeye çalışır ki,
fazlasıyla gülünç olur. Bu da şiirde ironiye değilse de, şiirin şairlere yaptığı
oyunlara sayılabilir.
Eray Canberk’in toplu şiirleri,
1960-2010 arası yazdığı 50 yılın şiirleri Kent Kırgını (YKY, Ekim 2010) adıyla
yayımlandı. Kentin ıssız bıraktığı şiirler. Tıpkı Canberk’in de kentin kırgın
bıraktığı bir şair olduğu gibi. Şehrin şiiri başkadır çünkü kentin şiiri başka.
Şehirlerle kentlerin ışıkları da birbirine benzemez ya. Dönüşümlere tanıklık
eden şair, şiirini kentin kapısından sokmak istemez bazen. Kentin
dağdağasından, temaşasından, gözalıcı renklerinden tedirgin olur. Şehir diye
bildiği yere dönmek ister yeniden. Kimi eski Aksaray’ı özler, kimi eski Samatya’yı.
Kenti bir metropol olarak algılarız Canberk’in şiirinde, şehirse adeta bir
bahçedir. Gülten Akın’ın, Necatigil’in, Sezai Karakoç’un benzer sorunlara
ilişkin şiirleri gibi, Canberk de çocukların yanında yer alarak bir ‘apartman
uygarlığı’ olan kente kırgın şiirler yazar.
İZ tv’de, “Ömür biter yol bitmez” adlı
bir program yapıyordu, orada izlemiş ve kendi kendime ‘Eray Canberk’i hiç
tanımayan biri, onun o camın arkasındaki konuşmasından, yürüyüşünden,
duruşundan bile etkilenir ve onu cankulağıyla dinler’ demiştim. Şairler, daha
doğrusu şiirler için pek çok benzetme yaparız, ‘onun şiiri bir çağlayanı
andırıyor’ deriz, ‘içten yanmalı bir şiir’ deriz, ‘okurunun elini hiç
bırakmayan bir şiir’ deriz. Eray Canberk’in toplu şiirlerinde yer alan
kitaplarından bir kaçının adını yazarsam, onun şiirinin sesini de rengini de
yazmış olurum bir bakıma: Kuytu Sular, Yüreğin Burkulduğu Zaman, Eskimiş
Yalnızlığa, Ebrular, Kuytu Sularda Zaman... Eray Canberk’in şiiri de dipten
yürüyen bir su gibi akıyor, usul akıyor, zaman zaman azalıp çoğalıyor ama su
gibi sürüyor.
Çağın acısına, kentin karmaşasına şiirle
direnmenin bir yolu da ironi elbette. İroninin şiirimizdeki ‘tarihi’ne
bakılırsa son elli yılda yükseldiği görülecektir. Ziya Osman’da olmayan,
Necatigil’de ise ‘eser miktarda’ bulunan ironi, Cemal Süreya ve Eray Canberk’in
şiirlerine gelindiğinde, Salah Birsel’in demesiyle kanat takıp havalanacaktır.
Çünkü acıyla uğraşmak için ironi gereklidir şehrin şairlerine. Hele biri
“Bindokuzyüzkırktan Kalma Bir Çocuk” olarak ta 1966’da şöyle yazıyorsa: “bir
gidişti kim bilir nerelere varırdı/suçlu değildi ama suçlu duyardı kendini/her
akşam üstü içi daralırdı/bağırırdı ama kim duyardı sesini”.
Bazı şairler kente şiirle bağırırlar ve
onların sesini eski semtler duyar. Belki de ‘Kent Kırgını’ şairlerin okurları
da o eski semtlerdir.
Haydar Ergülen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder