(3 Şubat 1994,
İstanbul - )
İlk şiiri Akatalpa dergisinde (Sayı: 129, Eylül 2010) yayınlanan “Nevizade Rüyası”dır. Şiirleri,
öyküleri ve yazıları Akatalpa, Bahçivan,
Berfin Bahar, Gediz, Karakalem, Lacivert, Mühür, Peyniraltı Edebiyatı, Sinefil,
Varlık gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı, yayımlanıyor.
Kaynaklar:
Şiirlerinden
Seçmeler:
BIRAK
SU KENDİ AKSIN
beyoğlu‟nda
bir sokak burası hüseyin
dünyanın en kirli denizindesin
allah değil yaratan
fakirlik
girme o denize hüseyin
beyoğlu‟nda
bu sokakta balık
derili kadınlar
beyaz memeleriyle kırmızı rujlarıyla meşhurlar
kazımamıştır ki kimse boyalarını
yoksa evde bakılacak bir anne
evde doyurulacak bir piç
biri gidiyor biri geliyor dertlerin
derman yok öleceksin
pis pis gülüyor tabip hüseyin
gitme beyoğlu‟nda
o sokağa zulümdür
hem bilesin hiçbirinin ismi gerçek değil
görünmez kelepçelerle tutuklama onları
hepsi yalnız yatakta olmaya özgürdür
bu sevişmek değil hüseyin sevişmek değil
bekliyorlar seni
diğerlerini bekledikleri gibi
bakma cilvelerine kırptıkları gözlere
işte sigara gibi bir şey bu hüseyin
bir de alsan alınmaz satsan satılmaz bir
hayat
âşık olmak bile yasak
yasak orospu yasak
beyoğlu‟nda
o tenhalık usandırır insanı
bütün kalabalıklar kadının ocağında ölür
senin ellerin biraz daha mı çürütsün
dünyayı
gitme hüseyin her cümleniz ölü doğacak
gitme ki
belki yarın tesadüfler buluşturur sizi
belki tesadüfler hüseyin buluşturur sizi
belki yarın hem de bulut beyazı bir
elbiseyle
bir sokakta göz göze
ilk seferde el ele
sonra çekersin yârin kirpiklerini yasaklara
bir cepheye girersiniz
sonra ölürseniz beraber yaşarsanız beraber
bırak su kendi aksın hüseyin
o güzel ak memeleri
bir tek yârin elleri okşasın
İstanbul, 20.12.2012
Akatalpa,
Sayı: 158, Şubat 2013
HASRETİN
DİLİ
tütün içtim tütün yedim boğazımda bir-
ah yalnız derunumuz harlanmıyor ki
ayrılık sesimizde ateş yüzümüzde gölge
insan mutluyum dese de- hasretin dili var
İstanbul, 2.12.2013
Akatalpa,
Sayı: 169, Ocak 2014
JOKEY
I
her karşıdevrim bir kısrak ölümüdür
dedi gözleri kan çanağı o jokey
atını son kere öptü bıraktı toprağa
ve sildi kimliğinden doğum tarihini
o artık yaşsız bir jokeydir.
II
el çırpar ya yetişkinler her neticeye
her neticesinde bu yarışın
olur ya sevinen bir yetişkin mutlaka-
sevinçlerin tutsaklığını gördü jokey
topallarken altında kara sırtlı nemeçek
III
ben bir jokeyimdir. masumiyetler,
öfkeler ve inançlar koşturan dünyaya
sevinçlerin tutsaklığını görmüşüm ben
çünkü devrimi legolardan öğrendim ilk defa
bir ata kavuşurken o sıkıcı salonun
ortasında
ihtiyarlar beni umarsız bir çocuk sandılar
IV
bir kere doğan
ayak basmıştır artık dünyaya
silinse de topraktan izi
silinmez kokusu ve anısı
tarihte yer tutmuş olanın
V
her devrim bir kısrak doğumudur
diyorum, ben artık yaşsız bir jokeyim
sildim kimliğimden doğum tarihimi
ölürsem de atımın yanına gömün beni
ve hiç yaşlanmadı deyin.
Peyniraltı
Edebiyatı, Sayı: 29, Ekim 2015
KUŞ
DEĞİLSEN UYU
buse’ye,
bu yürüyen sen misin yoksa kuşlar mı
gece oldu biliyorsun, kuş değilsen uyu
ağaçlar da üşür dökülür yalnızlıkları
bunca yalnızlığın arasında sokaklar tenha
tenha incelir gece bunca yalnızlığın
arasında
sen bir başına, ağaçlar bir başına, kuşlar-
bu yürüyen sen misin yoksa kuşlar mı
kaldırımlar ıslak, gün durdu, ayağın çıplak
sen titrersen kırılır sevinç, kuş değilsen
uyu
bu dünyadan bizi kurtaran şu gökyüzüydü
ya beraber uçmazsak-rüzgâr çok uğultulu
titrersin, kesin, tanır gökyüzü eksik ölümü
ah!
çiçeklerle süsledim odamı, kuş değilsen uyu
yoksa dost bir şarabın dibinde duruyor
gökyüzü, bak
pencerem açık duvarlarım mavi yalnızlığım
buğulu-
ben buğudan bulutlar çizen o güzelliği
beklerim
çünkü her göçmen en önce u mut lu
İstanbul, 1 şubat 2013
Akatalpa,
Sayı: 171, Mart 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder