(30 Ağustos 1983, Manisa - )
İzmir’de yaşıyor. 2008-12 arasında Gediz dergisinin yayın kurulunda ye aldı.
Şiirleri ve yazıları Akatalpa, Akköy, Düşe-Yazma, Etken, Gediz, Kıyı, Kum, Parşömen Fanzin, Şiir Dalı, Yazılıkaya, vb.dergi fanzinlerde ve kimi antolojilerde yayımlandı.
Yapıtları: Şiir: *Sırası Değil, Nevşehir: Şiiri Özlüyorum, 2018.
Kaynaklar: BF, 13 Haziran 2022.
Hazırlayan: Şükrü Kırkağaç
*13 Haziran 2022 tarihinde güncellendi.
Şiirlerinden
Seçmeler:
AYTENİ
ANLAMA ATLASI
I.
'aytene giriş' :
kıvırtma ayten, biliyorsun ayrılmayacağım
senden.
kimden öğrendin allahın adını?
ileri geri konuşma,
ne demek dünyaya dayadım alnımı...
bu ayten dediğiniz balkon balkon tüner!
siz bilmezsiniz ne anasının gözüdür..
anladım ayten uzatma, biliyorum kirpiklerin
takma!
...
sakallarım kaşınıyor be ayten, dudağım
seyrik.
sanki ömrümde bir yaprak ölüme duruyor
hüviyetsizim, üstelik pusulam delik deşik.
yüreğim kabarıyor be ayten, kabaran
yerleri...
II. 'aytene ayten' :
günahımı aytene dik anne, en çok orasına
yakışır.
gölgemi sokağın köşesinde aytenle
yakaladım!
bir silah aldım kendime, şarjörüne küfür
doğradım.
gıcırdayan beşik gibi zihnim, yarısı
emanet.
çintilmiş bir ağaç gibiyim üstelik.
her yanımdan kanıyorum, kime sorsan ustasın
ya,
her yiğidin nesi olur?
...
çığlığım çatlıyor be ayten, zaten
küfeliğim!
üzerime üzerime yürüyor kaldırım.
uzattın ayaklarıı sokağa, biliyorum
topukların tay.
şişede cin uyandı uyanacak, durma
fetişelim!
III. 'aytene çıkış' :
ayten bu, olur olmaz her yerde oh! çeker.
akşamları devleşir, üstüne üstüne gelir.
ulan ayten, çek şu şarap dudaklarını
gözümden.
kurt gibi açım, şeytan sofrasından
geliyorum!
huyun suyun senin olsun istemem!
gözüm dalıyor be ayten, acayip boy veresim
var.
gırtlağıma kadar şiire batmışım!
...
bu şiir var ya ayten, hiç bitsin gelmiyor
içimden!
sırtına bıçak çekesim var dizeleri:
bakma öyle, nasılsa ölecektik,
doğduğumuz son köşeye gömülsün leşimiz!
Gediz,
Yaz 2012
DOKSANLAR
NOKSANLAR
annemin pembe terlikleri, babamın
bıyıklarıyla
dantelli televizyon örtüsünde demirelin
sesi,
özalın kurşunları, ecevitin kasketiyle
doğanlar içindir:
sonra kursağımda kalan bıçakçılar, biley
taşları, susturalar,
gözümde biriken zeki müren hıçkırıkları,
beyin aldırışlarım.
ilk tıraş olduğum, köse kaldığım, dayak
yediğim, içtiğim…
denize sıyırdığım bir yaz akşamıdır
demeliyim belki de.
hacının takkesini, bir de çillerini
unutmamak gerekir ki
yarım kalmış yorgun kolların kucağına
doğanlar bilir!
seke seke gelinen yıllarda söke söke
gidemeyen annem,
annem dedim! benim annem osmanlı kadını
yemekler bilir,
babam anadolu yiğidi bıçak biler, duvarlar
keser.
ah kardeşim terk etmesen iyiydi beni ama
olsun!
ablam değil mi yıllar önce benden
çocukluğuma sıvışan?
doksanlarda noksan bir yanım hep oldu, onur
bilir.
ulan onur, sen de terk etmedin mi bir
yeşime üstelik?
keman da çalmaya başlamıştım herkes bilmez,
hatta udum bile,
sonra sokakları da çalmışlığım vardır
zamanında.
herkes bilir bak bunu sen bilmezsin, sizin
sokak senin olsun!
ne ağlamıştım canımı yaktıklarında! oysa
ağaçlar ağlamaz,
varoşlarımda yalnayak dal taşak küçük
çocuklar da ağlamaz.
seksenleri doksanlara karıştırınca elimde
sadece kırık bir dal.
çelik çomak çocukluğumdan elma dersem çık
armut dersem öl!
kargaları hiç sorma yorgunum, kargalar
intihardır koru onları.
ekmeği şaraba doğra, tanrıları da! onları
sittir et sonra…
o seksenlere doğmak var ya işte o seksenler
de doksan işte,
ne bileyim işte doksanlarda noksanlaşmaya
başlamak.
düşünmeye başladığımda kovuldum, kendimden
bil bunu:
kendi denizimin kolombuydum sokrata sokuşturup
duran.
bıyığını da tuttuydum devrimin ama
deviremedim bil bunu:
bıçaklarını damarlarıma doğra seksenlere
doğurma anam,
doksanlara bırakma sakın, demirellere,
özallara, kasketlere!
annemin pembe terlikleri, babamın
bıyıklarıyla
tanrım şair için erken, ölmek için geç mi
kaldım?
bildiklerimi bilmediklerime ıslık yaparak
yürüyebilir miyim?
söz verdiğim yerlere geri dönebilir miyim,
şiire sövebilir miyim?
sonra kuduranlar, kuyumcular, antika yüzlü
artıkları kazıyanlar,
rakı, söğüt, çınar gölgelerinden içime
kadar sinen ayvalar…
doksanları seksenlere noksan saysak,
evrensiz kalsak, üstelik
intihalleri hep ona saysak, sonra onu da
assak annemin
temizlerinin yanında boş bir kirliye her
zaman yer var!
evet, her şey annemin terlikleri ve babam
yüzündense eğer:
tanrıma küssem kim konuşur?
Gediz,
Kış 2011
SOLUK
bütün dağlarda ölmüş kurtlar için seni
düşündüm
fallarına yıldız kaydırdım kocakarıların
bacaklarında ağdalı bir dize arandım
güğümlerinde kalaylandı tüm kadınlarım
anladım hatırlamak değil bu başka bir şey
cemal abi bak kurt dedim uludu varoşlarım
pişmanlıklarımın kuyruğuna teneke bağladım
olmayacak kızlarıma oturdum ağladım ağladım
üstelik hep berabere kalınan tavlalara çok
ısmarladım
ay altında kurt kurta kovalasın artık
hepimizi
bütün dağlarda ölmüş kurtlar için bıçaklar
biledim
samanyolu bir televizyon kanalıydı damar
tıkanıklığı
papyon da takıyordu üstelik resepsiyonlarda
hep röntgenci
sağ eli en güçlü devlet babanın emzirdiği
ki neyse!
ah o kocakarılar her şey sizin yüzünüzden
ağdalı yıldız
anladım bu kurtlar hayra alamet değil
dağlarca
bütün dağlarda ölmüş kurtları ve seni
düşündüm
baklalar hep dik geldi oysa kumar değil
dağlar
seni düşünmek bana hep iyi geldi sevgilim
hep kurt
hani soluğuyla içer ya suyu cemal abi dediydi
bilirsin
işte dağlarda o kurtların soluğu için seni
düşündüm
bütün dağlarda ölmüş kurtlar için seni
düşündüm
ağrılar yine alnımın tam ortasında bilenmiş
bıçaklarsa
yasaklar koydum kendime sevmek yasak mesela
Akatalpa,
Aralık 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder