(10 Şubat 1980, Mustafakemalpaşa
/ Bursa - )
İlk ve orta öğrenimini Bursa’da,
lisans eğitimini Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik
Bölümünde tamamladı. 2001 yılında Ordu ilinde matematik öğretmeni olarak göreve
başladı. Halen Erzurum'da matematik öğretmeni olarak görev yapıyor.
Şiirleri ve yazıları Ada, Akademi Gökyüzü, Alaz Edebiyat, Andız,
Ayna İnsan, Berfin Bahar, Deliler Teknesi, Denizsuyukasesi, Genç Kalemler, Göğe
Bakma Durağı, Güllük, Hayal, Mavi Liman, Patikalar, Sanat ve Düşün, Siyah-Beyaz, Şehir, Temrin, Yalınayak Edebiyat, Yasakmeyve
vb. gibi dergilerde yayımlandı. “Kıyı” dergisinin “Her Sayı Kıyı’da Bir
Şair” bölümünde (Sayı: 202, Mayıs-Haziran
2008) şiirleriyle yer aldı.
Ödülleri:
2007
Homeros Ödülleri /Attila İlhan Şiir Ödülü (Mansiyon), 2007 Kocaeli Üniversitesi
Gençlik Ödülleri / Şiir İkincilik Ödülü’nü,
“Birdir İki” adlı dosyasıyla Küçükkuyu
Ulusal ı. Zeus Şiir Ödülü'nü, 2008 yılında Lavaraci.com sitesinin düzenlediği
“21.yy.Hayyamları Aranıyor” şiir yarışmasında Lavaracı Onur Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Birdir İki (2008, Küçükkuyu Belediyesi Yayınları)
Şiirlerinden
Seçmeler:
BİRDİR İKİ
tespihin demkeş
tanesi perişan
bana varmadı senden
dönen yol
aşkım
iki gözüm kadar
uzak
sayfalar pürmelal
berhudar ol…
kerem’in göğünde
gülün aslı
süpürdüm denizi
seyyid’in suyuna
masaldır gonca
vermeyen yağmur
yaslayıp geceye
yüzümü
güneşe ağladım
boşuna…
Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008
BULUTLARI BEKLERKEN
ahşap yalnızlığın
gül yetimi eleni
kemençeye yaslamış
başını gönlü taka
ey gidi niko
karda izi kaldı
ölümün
gurbetin dili lâl
toprağa can ekti
marika
sürgünün sırtında
dağ yeşili sofia
ben aslıyım bu
suyun sense öteki
ey gidi karadeniz
elleri horon
memleketim
gözleri sirtaki
Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008
FERHAD
güneşin güvercin
kanadına dokunmasıyla uyanır gökyüzü
toprağın sırtında
gelincik sabahın zarif elleri
göçebe bir buluta
yüklenir bereketi gözlerin
öncesi yaşamaktır
sınırın sonrası mülteci
var mıdır çocuk
olup da gökkuşağına kanmayan
ya da hangi
yalnızlıktır pabucunu babasının mezarında unutan
yoksul duvarlarını
sevdim bacasız evimin
annemin kerpiç
dilini
susmanın da dili
var mıdır Şivan
aşk çıkmıyor
gönlümü hangi kuyuya atsam
ipsiz bir balonun
dipsiz nefesinde umudum
kaç ömür daha eskir
aynada unutulmuş bu yüz
Fırat’ın ıslak
teninden yakamozları yoldum
salıncağımdan düşür
beni anne çocukluğum zehir
yak düşlerimi
tandırın kızıl ellerinde
saksıda mayın
tarlası gül açmıyor yurdum
var mıdır insan
olup da insana yanmayan
ya da kimdir
kendini bir yabancının suyunda unutan
kurşun izlerini
sevdim hükümlü kaderimin
babamın ıssız
dilini
ölümün de dili var
mıdır Şivan
KERMES
kuru ekmeğin sırrı
aşk
pul seriyor kıbleye
balon hırsızı
hangi vuslata ersek
nafile
çula eğilmiş
dönüyor dünya
dönsün
selametle…
yoksulun emziğinde
kan
gönül teri çıplak
bahçeye nar geldi
sofrada gaile
güle eğilmiş
gülüyor çocuk
gülsün
muhabbetle…
Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008
KOZA
minneti olmaz
şekerin çaya
kefen giydik
emziğin şerefine
asın
üzüm değil ki
şarabın öyküsü
asma yaprağında
büyür bahar
toprağından ay
doğar Hınıs’ın
gözleri göğümün
mavi
gözleri göğümde
yunus
ikiden yol aldık
aşka
bir sayın...
bozkırın teninde
sandal
terliği kumdan
köpüklü ağustos
omzun
ömrümün cam kenarı
sırtımızda yakamoz
Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008
MAVERA
/ insan
adım adem bakışım
havva
öpecekken hayatı
gözlerinden
kırıldı dudağımda
gökkuşağı
an söküldü can
telef
batıyor göğsüme
esmer bir mezar taşı
-bam teli koptu
dilin
kırlangıç bana
küstü-
eski bir yalnızlık
tırnağımın ucu
kestim güneşin
kâhkülünü
konuş ey bulut
gül tohumunda bir
insan ağlıyor
iki yağmur tanesi
toprağı bir
ne yana baksam
yeldâ
aşk bitince
başlıyor
// aşk
giden gitti...
mum yaktım uyan
gözlerim aynada
mavi hâlâ
gölgem meçhul
saklım tuz
aklım elâ
Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008
MÜNEVVİR
ayıklar bizi iki
gördü
oysa iki sarhoş
birdik
/
hangi yoksul düşün
cebiyiz
hangi sonraya
bıraktık öncemizi
aşk ile kızdı kum
tutuştu gözyaşıyla
suya düştü sabır
umut…
mavide yüzgeci
kopuk yakamoz
kül değiliz / anla
diyorsun
gece unuttu bizi
acının deminde
elbet yırtılır gök
çizdiğimiz yerden
bir çocuk gün olur
zamanla
//
bilirsin ay üşür
bulutu söz eyleme
dönüşün sır iki
gidiş arası
dök yüzünü yüzüme
yol bizim yolcu
ayyaş
gülüşün sokak
lambası
sakla gölgeni söğüt
dalına
öfken öfkemin çoğul
hali
canım canan
gönlünün öbür yarısı
///
sus diyor saki
bağırsın fırtına
tozunu
nasıl kırılır sana
büyüyen yanım
yaşamak
ay ışığında gül
kere
al benden birimi
sende bir olalım
Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008
THYRSOS
yâr olmadı cümbüşe
tamburun ela sesi
bir ney ağlıyor
tenhada nefesi saba
dionysis
tanrı aşkına uyan
ateşi öptüm güldüğü
yerden
elimde yağmur
testisi
ayrılık dile
gelmiyor
asma dalında bir
engerek yalnızlığım
sabahı musikî
zamandır
suyun sırrını bulan
aynanın gözleri
yakut
güneşin hangi
bağıdır toprağın kıblesi
gülden aldım
dikenin sabrını
mahzen
bir çift üzüme
cennet
küpün gönlü uçurum
imdada ermeyen aşk
nihavent bir
salkımda müebbet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder