Pelin Buzluk, En
Eski Yüz (2016, İletişim Yayıncılık, İst., 84 s.)
Yokuşun
başında ha düştü ha düşecek bir siluet görüyorum. Yaklaşıyor mu, uzaklaşıyor
mu... Birazdan odamız odun ateşiyle, kandil aleviyle, ıhlamur kokusuyla, radyonun
duyulur duyulmaz sesiyle ısınıyor. Kar uyuşturuyor aklımızı. Neredeyse yeniden
uykumuz gelecek. Yokuştan inip gelen adam unuttuğum bir anda pencerenin dibinde
beliriveriyor.
Ay
batarken, ay susarken… Uzun ve eski acılarla sokaklar, siluetler, arsız gözler,
kimsesiz sesler, dolmuşun kokusu, başka türlü olsaydı acısı, kuytu pencereler,
ölmeye yatan aşk. Radyoda şarkılar şarkılar… Pelin Buzluk, şehrin en koyu gecesinin
öykülerini yazıyor En Eski Yüz'de. Kuruyan, gelip geçen. Doğan güne karşı.
Hayat, izbe bir meyhanede tek başına bir kadın…
(Tanıtım
Bülteninden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder