30 Temmuz 2017 Pazar

DEVRİM HORLU


(12 Mart 1988, İstanbul - )

      
       İstanbul’da yaşıyor.
      Şiirleri, öyküleri ve söyleşileri Adalya, Akatalpa, Bireylikler, Boşluk, Galapera, Güney, Hayal Bilgisi, Lirik, Peyniraltı Edebiyatı, Sözcükler, Şarki, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Yoz gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı. Şiir ve düzyazı çalışmalarına devam
ediyor.
    Ödülleri: “Gölgeler Çürürken” adlı dosyasıyla 2017 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü, “Boşluklara Doğru” adlı dosyasıyla 2018 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü (ödülü Bekir Dadır’ın “Çöl Bahçıvanı” adlı dosyasıyla paylaştı)  aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
&Gölgeler Çürürken (2017, Varlık Yayınları, İst., 64 s.)
Şiirlerinden Seçmeler:

BAĞIR ÇAĞIR BİR ŞİİR

I
bu elimi senin için
komşunun bahçesinden gül çalarken kestim
           
dalından düşmüş bir eriğe bastım
bir serçeyi ürküttüm
birazdan ölecek bir hayvan gibi öksüren eski çeşmeden
avuç avuç su içtim
nefesimi daha derin kesti zaman
ağır aksak
bilene bilene
denize düşen yılana
toprağa düşen dikene sarıldı
ben de sana

terli elleri ve yağlı saçlarıyla
tanrıyla koyun koyuna uyuyan
boyacı çocuklara koştum sonra
seni sordum
yüzleri üç kere okunmuş
eski bir mektuba benzeyen
bu naçar insanlara

birden bire bir ayna
arayıp da üzme dedi
boş yere kendini
yorma
her an devrilecek gibi duran
bir incir ağacından
hallice yüreğini

yırtık bir pabuç gibi geçirdim canıma etimi
kurumuş bir incir ağacını öpüp durdum
günü gelince
beni bir hamlede kökümden sökecek
bu dünya için boşuna yoruldum


II
bir taş buldum
oturup arıtmak için bu zehirden kendimi
koştum
düşüp de kanadım
bir su birikintisi buldum bakmak için
seni hâlâ benzetiyor muyum diye kendime
izi kalır mı bu lekenin
ah
dağ çiçeği sürdüm sesime

o an
bir dostun sesi yankılandı içimde
"niye?"
neticede kir bile utanır tende
kendini ele güne aşikâr etmeye

utandım
bir kuşu üç kere öptüm
kaç kanadı vardı saymadım bile
koluma ağaçtan bir yaprak düştü
elin sandım
elin sandım sevindim


III
sürekli inandım
yüzümü el değmemiş çerçevelere sığdırmaya çalışan bu riyakâr insanlara
tüm yol ağızlarına
sokağının ismini yazdım
ama onlar
üç defa yaktılar
anne kucağında uykuya dalmış yorgun bir çocuğa benzeyen çayırlarımı
üç defa kafese koydular
içine zehir kattılar yağmurun

sonra bir baktım
ellerin yeniden dut ağacı
alelacele bir kuş sürüsü nefesin
taş avlularda kumru
dağ koyaklarında keklik

sırf bunlar yüzünden
terli alnıyla
oradan oraya bağıran
bir simitçinin sesiyle
yayıldım şehrine
geçip gittiğim sokaklarda
kilise çanından korkup
kaçan kuş gölgeleri
kurumuş bir üzüm yaprağı
kökülmeyi iyi bilen çocukların açtığı misket kuytusu
bir karınca yuvası
bir de boş kibrit kutusu

onca dolanıp bağırdım da ne oldu sanki
öre öre bir örümcek
sol elimde bir ağ ördü
yüzümü bir çocuğun elleriyle yıkadığım
yollarını kör topal dolaştığım bu şehir
senin için iki kere öldüğümü
topu topu üç kere gördü


IV
içimde
kız almaya giden
kalabalık düğün alayları
altın günlerinde kısır yiyen yaşlı anneler

kızları, karanlık köşelerde
gizlice çirkin oğlanların elini tutan
zayıf ve esmer babalar gibi yorgunum
öylece geçip gidiyorum sokağınızdan
senin terin
kimlerin etini ıslatıyor
hiç haberim olmuyor bunlardan

ilelebet kırılıp gücenmek değil
şu naçar kalbimin niyeti
toprağın kürekle olduğu gibi değil elbet
güneşin bulutla olan husumeti

biliyorum
burada
bomboş bardaklar gibi duran ellerimizle
bir başımızayız
kutusunda tek kalmış bir kibrit gibi
yalnız ve azız


V

bu elimi senin için
komşunun bahçesinden
gül çalarken kestim
vazgeçtim sesimi bir simitçiye verip
yardımını ummayı

ama yine de
her şeye rağmen bir gün yine de
sen de beni
benim seni çağırdığım gibi çağır
ne zaman başın sıkışsa
çiçek satan çingenelere ver dudaklarını
öyle bağır
           
BİR GÖZ BİR DE EL

kabuğunu emip doymaya çalıştığım bir meyveye benzeyen
bu çürük çarık çağın
tam da ortasında bir kara delik
utana sıkıla
bir yavru köpeğin gözlerine bakıyorum burada
tam burada
sokaklarında diken yetişmeyen bu gri şehirde

bir zamanlar bir elim nasıl haylazdı bilseniz
dut ağacınıza dalan çocuklar gibi kızar
ama yine de severdiniz
taşı sıksa suyunu çıkarırdı
bir maviye uzanırdı
bir yeşile
sonunda deşile deşile kevgire döndü güzelim el

bir zamanlar bir gözüm nasıl delikanlıydı ah
görseniz yeniden çocuk olup da
"anne alsana!" derdiniz
ufacık bir ışık hüzmesinden dünyayı damıtırdı
bir ırmaklara bakardı
bir dağlara
sonunda ağlara takılan bir balığa döndü cânım göz

sonrası işte malûm hikâye efendim
yaşımız geçmedi elbet
yaşımız hâlâ yaş üzüm rakıları gibi leziz
lâkin gördünüz ne elde ellik kaldı
ne de gözde fer

sokaklarında diken yetişmeyen bu gri şehirde
tam burada
şu yavru köpeğin başını okşayamıyor
ve bir kara deliğe benzeyen o güzel gözlerine
doya doya bakamıyorum bu sefer

sonrası sıtma
sonrası ağrı
sonrası keder


EL İŞİ

iki ters bir düz
bir alttan bir üstten
ileride lazım olur diyerekten

bir acının üstünü örtmek için örmüş beni annem

*Şiirler, Devrim Horlu'nun izniyle yayınlanmıştır.

BESTE NAZ KARACA



(28 Ekim 1999, İstanbul )
 

ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü’nde lisans öğrenimine devam ediyor. Yönetmenliğini Mehmet Selin Sağdıç’ın yaptığı Kıymık isimli pantomim oyununun senaryosunu yazdı. Oyun 2015 yılında Kadıköy Alt Kat Sanat’ta sahnelendi.

Şiirleri; Çevrimdışı İstanbul, Dem, Ecinniler, Keşke, Kopya gibi dergilerde yayımlandı.
Ödül: “Ñaupa” adlı dosyasıyla 2020 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’ne değer görüldü.
Yapıtları: Şiir: *Ñaupa, İzmir: Mayıs, 2020 *Alabele, İst.: İthaki, 2022

*Yayına hazırlayan: Şükrü Kırkağaç
*30 Mayıs 2024 tarihinde güncellendi.

24 Temmuz 2017 Pazartesi

ALINACAK VE OKUNACAK KİTAPLAR


Anıl Mert Özsoy, Korku Yokuş Aşağıydı (2017, Doğan Kitap, İst., 120 s.) 

Herkesin bildiği, birbirinden sakladığı hikâyeler…

İçime, tam da göğsümün ortasına bir efkâr geldi çöktü. Çünkü insan delirmeye yalnız kaldığı anlarda başlıyor. Eline tütün sarısı çöktüğünde maziye tutunmak istiyor. Yalnızlıktan ciğeri solduğunda hatırlıyor ilk aşkını, seviştiği ilk kadını. Annesine babasına yakışmayan bir adam olduğunu hatırlatıyor kendine. Bir de türkü tutturuyor, yarı fısıldar yarı bağırır söylüyor.
Balkondan değil, camdan, damdan değil, tüm metaforları ve çağrıştırdıklarıyla “kendinden” atlamak isteyen karakterleri konu alıyor Korku Yokuş Aşağıydı…
Bu karakterlere zaman, olay, mekân yardım ve yataklık ediyor.
Anıl Mert Özsoy, herkesin bildiğini birbirinden sakladığı hikâyeleri hatırlatıyor okura…
Sokağın dibini görmüş, görüp de susamamış insanların arka sokaklardaki hararetli kavgasını…
Korku Yokuş Aşağıydı, biçimi, dili ve rengiyle yetenekli bir yazarı müjdeliyor.


(Tanıtım Bülteninden)

ANIL MERT ÖZSOY



(10 Nisan 1992, Fethiye / Muğla  - )

      
     Ekonomi okudu. Özgür Akkaya ile birlikte Bodrum Kat adlı dergiyi hazırladı. Gazetecilik yapıyor.
   Öyküleri, yazıları ve söyleşileri Ayı, Birgün,  Cevrimdışı İstanbul, Gazete Duvar, Karahindiba, Ot, Pulbiber vb. gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Gazete Duvar’da editör
Yapıtları:
Öykü Kitapları:

& Korku Yokuş Aşağıydı (2017, Doğan Kitap, İst., 120 s.)  

19 Temmuz 2017 Çarşamba

ALINACAK VE OKUNACAK KİTAPLAR


       Mehtap Ceyran, Mevsim Yas (2017, Sel Yayıncılık, İst., 214 s.


Doksanlarda bir coğrafyada yaşananları gözlerden pervasızca saklayan pus, orada sürüp giden yaşantıların üzerine telafisi imkânsız bir biçimde çökerken, gerçeklerin önüne bir ışık huzmesi dahi sızdırmayacak kadar sağlam bir inkâr duvarı örüyordu.
Mevsim Yas, bu pusun içinden geçip sağ kalabilen ve bitimsiz tedirginliklerin gölgesinde kesişen yaşamların öyküsüne “tanıklık ediyor.” Umutsuzluk ve yalnızlıklarla kuşatılmış karanlık bir Batman mahallesinden; politik atmosferin çetin çıkmazlarında ayakta durmaya çalışan, mezar evler, genç kadın intiharları, sağaltılmamış şiddet ve toplumsal cinnetin ortasında umutlarını toplu mezarların başında nöbete dikenlerin kapkara kesilmiş kalplerine dokunuyor.
Mehtap Ceyran, bu ilk romanında anlatmaya hasret insanların anlaşılmaya mahkûm öyküsüne ses veriyor. Yas mevsimi ise o iklimde yaşanmaya devam ediyor.

 (Tanıtım Bülteninden)

9 Temmuz 2017 Pazar

MUAMMER CAN


(23 Eylül 1977, İzmir - )


       İzmir’de öğretmenlik yapıyor. 2011 yılında Temren dergisini 2016 yılında Temren Yayınevini kurdu. İzmir’de yaşıyor; evli.
       Şiirleri ve söyleşileri 9 Eylül, Dize, Eliz Edebiyat, Hayâl, Mühür, Sincan İstasyonu, Şiiri Özlüyorum, Temren, Varlık vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Ödülleri: 2011 Arif Damar Şiir Ödülü’nde üçüncülük ve Ümraniye Belediyesi 9. Geleneksel Şiir Yarışması’nda mansiyon aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Ceriham (2012, Hayâl Yayınları, İst., 104 s.)
& Aşkallah (2015, Hayâl Yayınları, İst., 112 s.)

& Şıvgın (2017, Temren Yayınları, İzmir)

MUSTAFA ÜNVER


(1973, Gediz / Kütahya - )


       İlkokulu Abide Köyü’nde, ortaöğretimini Gediz’de tamamladı. 1996 yılında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldu. 1996 yılında öğretmenliğe başladı. Gaziantep, Ağrı,   Tekirdağ ve Kütahya’da öğretmenlik yaptı.
       Şiirleri ve yazıları Afrodisyas Sanat, Akköy, Beşparmak, Deliler Teknesi, Dize, Eliz Edebiyat, Gediz, Kurgu, Kurşun Kalem, Mühür, Sincan İstasyonu, Sunak, Şiiri Özlüyorum, Temren, Varlık vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Bir Sürgünün Düşündeki (2003, Kendi Yayını)
& Elma Yeşili Akşam (2006, Gündüz Kitabevi Yayınları)
& Acılar Ekseni (2016, Temren Yayınları, İzmir, 64 s.)
       Çocuk Kitapları:
& Herkese Yeter Dünya (2011, Kanguru Yayınları, Ank.)
& Belirli Günler ve Haftalar (2011, Kendi Yayını)
& Saklanmak Güzeldi (2015, Potkal Yayınları, İst.)

& Kedileri Besleme Yazı (2016, Yitik Ülke Yayınları, İst.)

NESLİHAN PERŞEMBE


(1971, İzmir - )


       İlk, orta ve lise öğrenimini İzmir’de yaptı.  1993 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Yazarlık/Araştırmacılık Bölümü’nden, 2000 yılında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü’nden  mezun oldu. Televizyon, reklam, eğitim, basın yayın alanlarında çalıştı.
       Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Cumhuriyet Ege, Cumhuriyet Kitap, Denizsuyukasesi, 9 Eylül, Eliz Edebiyat, Mavi Melek, Nisan Kültür ve Sanat’ta Gündem, Silgi, Şiir Saati, Şiiri Özlüyorum, Temren, Varlık vb. gibi dergi, gazete ve eklerinde yayımlandı.
       Yönetmenliğini Yaptığı Belgesel Filmler:
       Bir Yabancı Gibi - 2003
       Yönetmenliğini Yaptığı Kısa Filmler:
       Hırsız - 2003 .... Kurmaca, 00:07:44
       25. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması. 2003
       Ödülleri: 1999 yılında Yeni Asır Gazetesi Şevket Bilgin İçimizdeki Köşe Yazarları Yarışması’nda Kültür Sanat kategorisinde ikincilik ödülü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:

& Zamansız Dostlar Kervanı (2017, Temren Yayınları, İzmir, 64 s.)

SALİH MERCANOĞLU



(6 Ocak 1959, Ankara- )


       Ortaöğrenimini Kırıkkale’de tamamladı. Kırşehir Eğitim Enstitüsü’ndeki öğrenimini yarıda bıraktı. 1979 yılında Antalya’ya yerleşti. Akdeniz Kitabevi ve Yayınevi’nde sanat danışmanlığı ve İnsan dergisinde yayın kurulu üyeliği yaptı. Bir süre kendi adına kitabevi açtı. Antalya’da yaşıyor.
       Şiirleri, öyküleri, yazıları ve söyleşileri Akatalpa, Cumhuriyet Akdeniz, Edebiyatta Üç Nokta, Eliz Edebiyat, Evrensel Kültür, İnsan, İyi Kitap, Mühür, Öteki-siz, Papirüs, Portakal, Sincan İstasyonu, Şiirden, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Yarın, Yeni Biçem vb. gibi dergi, gazete ve eklerinde yayımlandı.
Ödülleri: “Yağmurun Elleri” ile Vedat Güler Şiir Ödülü’nü ve “Ara İstasyon” ile Ali Rıza Ertan Başarı Ödülü’nü, “İyi Geceler Kitabı” ile 2009 yılında Tudem Edebiyat Ödülleri ‘Dizeler Çocuk Açsın’ şiir yarışmasında Kemal Özer Özel Ödülü’nü, “Yer Dediğin Göğün İçinde” kitabı ile 2017 Muammer Hacıoğlu Jüri Özel Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Sevgi ile Semah (1991, Akdeniz Kitabevi Yayınları, Antalya)
& Yağmurun Elleri (1994, Kedi Şiir Kitaplığı, Antalya)
& Ara İstasyon (2004, Yom Yayınları)
& Bahçeye Çıkmak (2006, Kül Sanat Yayınları, Ank.)
& Face To Face (2013, Serendip Yayıncılık, İst., 56 s.)
& Yer Dediğin Göğün İçinde (2016, Temren Yayınları, İzmir, 213 s.)
       Romanları:
& Ölü Kelebek Toplayıcısı (2016, Mu Yayınları, İst., 180 s.)
       Anlatı Kitapları:
& Aynen Amca (2017, Temren Yayınları, İzmir, 64 s.)
      Çocuk Kitapları:
& Güzel Günler Kitabı (2007, Can Çocuk Yayınları, İst.)

& İyi Geceler Kitabı (2010, Tudem Yayınları, İst., 64 s.)

7 Temmuz 2017 Cuma

Abdurrahman Adıyan'ın Dem Meclisi (Ȃşık Celâlî ile Ȃşık Çağlarî’nin Atışmaları) İbrişim Kitap etiketiyle yayınlandı.


Abdurrahman Adıyan, Dem Meclisi (Ȃşık Celâlî ile Ȃşık Çağlarî’nin Atışmaları), (2017, İbrişim Kitap, Bursa, 232 s.

“Dem Meclisi” Bir Âşıklık Geleneği kitabı…

Dem Meclisi (Ȃşık Celâlî ile Ȃşık Çağlarî’nin Atışmaları), Âşıklar Kahvesinde, kadîm bir geleneğin izini sürerek, Ȃşıkların hiçbir ön hazırlık yapmadan, tamamen doğaçlama yaptıkları atışma ve karşılaşmalarının toplamından oluşan bir kültür çalışmasıdır. Yazar, Abdurrahman Adıyan, Dem Meclisi’ni, masa başında değil, tamamen sahada, yerinde 6 yıl gibi uzun bir süre emek harcayarak vücuda getirdi. Doğal ve otantik halinde araştırdı, derledi. Dem Meclisi, özgün, samimi, nadide bir eser olarak okurla buluşuyor.

Dem Meclisi, şair-yazar Abdurrahman Adıyan’ın ‘Âşıklık Geleneği’ne dair doğaçlama atışma ve karşılaşmaların yapıldığı kayıtlarından oluşuyor. Dem Meclisi, bu geleneğin Van’da son temsilcileri olan Âşık Celâlî ve Âşık Çağlarî’nin Halk şiiri dağarcığından icra ettikleri ve gerçekleştikleri saz ve söz ziyafetinden tarihe kayıt düşen bir şiir toplamını teşkil ediyor.

Dem Meclisi, inceleme-derleme özelliği ile unutulmaya yüz tutmuş bir geleneğin gelecek nesillere aktarımı düşüncesiyle, edebiyat tarihi bağlamında kalıcılık niteliği olan tutkulu bir çalışma aynı zamanda. Dem Meclisi’yle Halk şiirine tutkuyla bağlanan Adıyan’ın, saz ustalarının doğaçlama ifade ettiği ‘şiir sözleri’ni zamana direnerek kayıt altına aldığına tanıklık edeceksiniz.

Bir adanmışlığın kitabı Dem Meclisi, kadîm dostluklardan, aşktan, sevdadan, merhametten bahseden bu kitabıyla Adıyan, kültürümüzün önemli bir durağı ve mihenk taşı olan Halk şiiri birikimine yeni taş eklemekle birlikte, ortaya değeri erbabınca bilinen nadirattan bir eser de koyuyor.

Her bir şeyin sahtesinin çıktığı bir zaman diliminde Dem Meclisi, Âşıklar Kahvesi’nden mülhem derdinize dert ortağı olacak, sevda ile yaralı yüreğinize bir yeğinlik katacaktır.


Dem Meclisi, Abdurrahman Adıyan’ın akıcı diliyle geçmiş kadîm bir geleneğin izinde iz sürerek vücuda getirdiği son kitabıdır. Eser, İbrişim Kitap etiketiyle Temmuz ayı itibariyle okurlarıyla buluşuyor.