(1959, Ankara - )
İzmir Eczacıbaşı İlkokulu, Manisa Şehitler Ortaokulu, İzmir Bornova
Suphi Koyuncuoğlu Lisesi, Adana Karşıyaka Lisesi ve Ege Üniversitesi Ziraat
Fakültesi’nde öğrenim hayatını sürdürdü. Hakkında açılmış bazı öğrenci davaları
nedeniyle, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında, 3,5 yıl siyasi tutuklu-hükümlü
konumunda kaldı. 1987 yılından bu yana gazetecilik mesleğini sürdürüyor.
Gazeteciliğe haftalık haber dergisi Yeni Gündem’de muhabir olarak başladı.
Gazetelerde muhabirlik dışında, yazı işleri yöneticiliği ve yazarlık yaptı. İzmir
Yeni Asır Gazetesi, Sabah Gazetesi ve Ateş Gazetesi'nde gazetecilik ve
yayıncılık; Kanal Ege televizyonunda ve İzmir TV'de program sunuculuğu, Kanal E
televizyonunda ise haber spikerliği yaptı. Ahmet Piriştina’nın Tansaş Genel
Müdürlüğü sırasında Tansaş Basın Halkla İlişkiler, Reklam Koordinatörlüğü
görevini yürüttü (1989). Ekip arkadaşlarıyla birlikte; Zülfü Livaneli (1994),
Ahmet Piriştina (1999) seçim kampanyalarının koordinasyonundan sorumlu oldu. Belediye
başkanlığı döneminde, Ahmet Piriştina’nın iletişim-medya danışmanlığını, İzmir
Kent Kitaplığı’nın kuruculuğunu, İzmir Kent Kültürü Dergisi Genel Yayın
Yönetmenliğini üstlendi; Belediyeye ait İzmir Yayıncılık A.Ş’nin Genel Müdürlüğü’nü
yaptı (1999- 2002). Sabah Gazetesi Akdeniz Bölge Temsilciliği görevinden sonra,
İzmir’e döndü. Halen Sabah Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi olarak görev yapıyor.
Antalya’da Sabah Akdeniz, İzmir’de Egeli Sabah bölge gazetelerini yayımlayarak;
yayın yönetmenliklerini ve bölge yazarlıklarını yaptı. Yerel gazetecilikte,
şahsı ve ekibi birçok ödül aldı. (2002-2014)
İzmir ve İstanbul Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası
ve Nâzım Hikmet Vakfı Danışma Kurulu üyesi. İzmir’de yaşıyor; evli ve bir çocuk
babası.
Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Broy,
Cumhuriyet Kitap, 9 Eylül, Hürriyet Ege, Sabah, Şairin Atölyesi, Ütopiya vb.
gibi dergi, gazete ve eklerinde yayımlandı.
Ödülleri:
Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü’nü, 1998 Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü, “Kapıyı Çalıyorum” adlı kitabıyla 2011 Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Okyanusların Not Defterinden (1990, Broy
Yayınları, İst.)
& Gidiyorum, Adım Unutuluş Olsun Diye (1998, Piya
Kitaplığı, İst., 79 s.)
& Aşk-ı Hakiki (2003, Çınar Yayınları, İst., 136 s.)
& Gençliğin Dün Gecesi (2008, Everest Yayınları, İst., 98
s.)
& Kapıyı Çalıyorum (2011, Kırmızı Yayınları, İst., 184
s.)
& Sarmaşk (2014, Islık Yayınları, İst., 112 s.)
Deneme Kitapları:
& Zaman Ayna Bıçak (1999, Zed Yayınları, 183 s.)
Felsefe:
& Dört Gün Buda Üç Gün Zorba (2017, Karakarga
Yayınları, İst., 400 s.)
Kaynaklar:
A Mehmet Çetin,
Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri
Antolojisi, Cilt 4, Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş 3. baskı: 2002, Akçağ
Yayınları, Ank., s. 53-55
Şiirlerinden
Seçmeler:
DAĞDA
ÖLEN HERKESİN ŞARKISI
Alacakaranlık şehvetinde, sesleniyorum gri
şelaleden size
Ey buğulu yurdun, iyi, güzel, sıcak, insan,
sevgi kardeşleri
Ey yurttaşlık dersi, milli güvenlik ve
utanca dönme isteği
Yeminle, temiz bir kalple oturuyorum, işte
tam önünüzde
Biliyorum, hepimiz, kendimizde çok
yaralanmış bir suretiz
Biz, karşılıksız aşklarda gibi,
bahtsızlaşan cömert çığlığız
Bu haldeyken işte, hepimiz, hepiniz,
birlikte tekliğimiz gibi
Durgunlaşan, rahatsız, sönen bir zihinle
karışıyorum hayata
Masa başı bir telaşla mesela, içimde sarp
kayanın yamacına
Uyanık bir mekânda, zamansızlaşan tüm öğle
vakitlerinde
Sonsuzun tüm gözlerinde, enginde ve tüm
açık denizlerde
Sızlanıyorum uzaklaşırken, anlaşılmayı
bekleyen dünyadan
Her şey ve inançlarım; kedilerim, sızlanan
benden kaçarken
Barikatlarda büyüttüğüm ışık, sevgim uysal,
sessizce ağlıyor
İçimdeki şarkı küskün, ölüm çok sade,
kabulümüz eşit, yalın
Sevgilim, oysa ben seni, üstelik ne çok
sevmeye gelmiştim
Oysa şimdi belki, şu an gençlerimiz
vuruluyor dağlarımızda
Doğa söz vermişti, solacak kış gurbeti,
çiçekler açacaktı oysa
Direkleri kırılmış, alınları yıldızlı,
anacığının acı kuzucukları
Kim bilir mahzun yüzlü çocuklar ne
hissediyor son soluğunda
Şiddetin, hüznün eksilen kollarında, çığlar
birikiyor ülkeme
Merhametli feryat dinmiyor, közlenmeyen o
büyük sofrada
Sevgilim, bazen bir generalin kucağında
uzanıp ağlıyor ölüm
Bazen dağda yolunu yitirmiş, patikada
kimsesiz bir güvercin
Sevgilim, beyaz bir hale sızıyor bu
çocukların dudaklarından
Gözlerinde keşfedilmemiş, uzun namlulu,
masum bir korku
Bekliyorlar hepsi, sırayla, sabah
kızıllığında, kara kefenlerini
Elleri soğukta, çatlamış, tetikte kanlı, ah
delikanlı, dev elleri
Kime anlatırız, nasıl, bu ıssız, çöl
yolculuğunun hikâyelerini
Sevgilim, kalplerimiz; hepimizin gizli,
şefkatli, büyük Allah’ı
Ey hayat, kim dinleyecek onları, nereye
yağacak kar, olacaklar
Acaba hangi cennette arıtacağız, genç
ölülerin kırık yüzlerini
Nasıl affedecekler, dilsizleşen ağzımızda
sessiz bizi, hepimizi
Yangın ışıltısındaki dumanlar, toz
bulutları, kararan ne varsa
Artık eskiyen acılarımızın çarpımının yaşı,
bu yeryüzü kadarsa
Ey insan, kardeş, ey asker, ey dağ çocuğu;
aç ruhuna kalbini
Ah ülkem, ölüm nedeniyle kapalıyız; indir
bütün kepenklerini
GÜLÜMSEYİŞ
Oğlum, bağrında gündüzleri besliyordu dün
gece
Özlemiştim ve çığlıklar geliyordu dışarıdan
Işıklı bir romanda kafam
Deviriyordum dünyanın bütün krallarını
Ağlıyordum oğlum, tanrısızdım
Yaşantım kanatlanıyordu alnımda
Bazen gülümseyen bir dizeydi ölüm
İspanya
ve Lorca’nın dudaklarında
Ağlıyordum oğlum, tanrısızdım
Aşktım
ve kimsesiz bir gözyaşıydım gecede
Özlüyordum oğlum
Sen, çıldırasıya koşturuyordun tenimde
Ölüyordum oğlum, tanrısızdım
Bir eşkıyaydı hayat
Sanki Nazi paletleri altında Paris’te
Eziliyordum, kendi kendimi kanırtarak
Birden, gülümseyişin uçuverdi resminden
Oğlum, Şafağım, hey Şafak
Yüzümü saçlarına gömdüm
ve gördüm, gecenin alnacında sancıyarak
Gülücüklerinize çarpı atmışlar
Bir duman demetiyle karartmışlardı aklın
ve aşkın başkaldırısını oğlum
SARMAŞK
İzmir şehrinde, Alsancak’ta
Sonbahar, şefkatli hep yaza
Kitapçıda susuyorum sana
Masalsı yıldızlar aramızda
İşte siyah bir inci öpücüğün
Manolya kokuyor yanağım
Çiçeklerce, güzel akıyorsun
Nergis yasemenden bir atlas
Sende kollarım işlenen nakış
Ne kadar çok sarılsam, mucize
Mavi akşamüzeri ortamızda
Sırda sis, yıkanıyor ellerimiz
O an seni öyle seviyorum çok
Geri dönüş, kaçmak imkansız
Aşkta, birbirimizin kaderiyiz
Ben bu göktaşı sevinin Paris’i
Bekleyen Venedik’sin sanki
Nefesin nefesimde ah ay kuşu
Geliyorsun, sarmaşık sarmaşk
Tuhaf bir cumartesi, kalbimde
Pazarım, takvimim oluyorsun
Sonra sevişsek bu uzayda biz
Minnetiz, ihtilaliz, hep eririz
Kirpiklerimiz çoğalır, ölürüz
Çünkü ormana resim gibiyiz
Tende kazılı bir Babil yazılı
Buğulu şarkıyız kadifeden
Merakıyız gülümseyişlerin
Ömrümüz kıyı, ihtimallerde
En çok iki sakar aşık oluruz
Şiir uykusu köpüklerimizde
Kucağımızda dantelli hüzün
Aşka değil insanadır sadece
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder