Şiirler öykülerden çok dualara yakındır ama
şiirde
sözcüklerden başka kimseye
dua edilmez!1
Berger’e
ve şiir tanrılarına teşekkür. Yazıma alınlık yaptığım John Berger’in kutsal
sözü olmasa bir yılın şiir kitaplarını ve 51 yaşıma denk düşen 51 duamı
unutacaktım. Cahit Külebi’nin Istanbul şiirini unutmak unutmak unutmak!
hüznünde unutalı nerdeyse beş yıl olacak. Şiirkızım Günaçar’a beş yılın şiir ve
din hesabını vermeliyim! Değil mi ki Stéphane Mallarmé de “Şiir, sözcüklerin
dinidir!” demiş. Bir yıl daha bitmişse ve tüm şiirler/şairler bıldır’cin
olmuşsa, âh Ahmet Uluçay’ın kalbî hemşehrisi Şeref Bilsel’e bile geçmez sözüm!
Kimseler kusura bakmasın yedi yıl oldu olacak Metin Güven’in Kedi
Uykuları’ndayım, hiçbir nalbant kendi ayağını nallamaz misali artık uyanmak
istiyorum; içimin uyku seccadesinde Metin Abi’nin ke(n)di ibadeti dört dizesi:
“Her şair şeytandır ve kimsenin evi barkı yoktur/Çünkü her nalbant kendi
ayağını nallar/Karıncalar toplanır, yaşamanın zamanıdır artık/Usta ölmüştür, çırak
yan gelip yatar!” İşte uyandım, 51 duamı anlatmak üzere arka odaya geçiyorum.
bir)
Facebook’a her fırsatta dua ettim; şimdilerde ara ara küfrediyorum. Vefanın ve
inceliğin, ah!şk ve travmaların platformu sanal ortamlar değil, anladım! Keşke
Cihan Oğuz’un Facebook Şiirleri çıksa da her sözüme yenilsem, yanılsam. Demem o
ki, 2013’e Cihan Oğuz’la başladım, şairliği yanında deneme/dokundurma
yazılarıyla da sıkı bir kalem erbabı olduğu aşikâr. Hakkında çok fazla yazı
kaleme alınmasa da Ah Biz Şairler2 yılın kayda değer deneme kitabıydı.
Düzyazılarında da sıkı şair olan Oğuz’dan bu sözler: “Şairin kaderi, sokağın
kaderiyle özdeştir: Kimsesizlik. Üstelik de her gün yanından yöresinden geçen
binlerce kişiye rağmen. Ama bu öyle garip bir çelişkidir ki, anlatılamaz. Şair
de, sokak da, yalnızlık da bundan şikâyetçi değildir.”
iki)
Otuz yedi yıldır metafiziğin yalancısıyım! Birazdan her şey yalan ve bıldır olacak. Aydan Yalçın’ın Gül Makası3
ile Mehmet Hameş’in Kayıp Alfabe4 dua sözleri kanayacak içimde ilkin. İkisi de
öyle böyle Akdeniz düşgeni; biri “içimde yanık parmaklı bir çocuk/hep yenmiş
bir elma uzatır bana” demenin kalp inceliği, öbürü “aşkla ölüm ikiz
kardeştir/yaşarken ölünür birinde/ötekinde yaşamadan” diyebilmenin yıkık
coğrafya dervişi. Her iki şair de daha uzun yıllar düş hırsızlığı yapmalı, şiir
söylemeli.
üç)
Ah! Değil bir yıl, aradan on yıl da geçse kimse beni 2013’ün en şık yalanı
Hâfız’ın Hâfız Divân5’ndan ayrı koyamaz, koparamaz. Hicabi Kırlangıç’ı Şirazlı
sandım, gazelhan sandım, sûfi sandım, Hâfız sandım: “Yoksulken elimde sultanlık
hazinesi varken/Alçak yetiştiren feleğin dönüşüne niye tamah edeyim!”
dört)
Soğuk ve karlı bir mart sabahı 51’ime doğdum; doğdum, dondum, üşüdüm. Şiiri
kırkımdan sonra Fazıl Hüsnü Dağlarca düzeltme imi açık defter Paul Valéry
yeniden kulağıma üflemiş olacak ki, bir yılım Sadık Yaşar divaneliği Boyalı
Çalgı6. Dönüp dönüp yıllarıma bakacağım şiir hassasiyeti: “herkesi bir
konuşturun herkes merhamet yakışımlısı!”
beş)
Ah! Herkes biraz aşkkostak, herkes biraz dağbozumu ise şiir çelimsizi bile
kurtarır. Anıların Yayla Sineması’nda yergöstericilik yapan bir kimse elbette
ki şairdir de. Bahçelere gir, sığıntılardan geç, dolunay yürüyüşü geceyi
karşıla şairiniz her hâliyle size Rüzgâr Akıllı7 bakacak: “Aşktan kesildik,
daha ne olsun?/Son kez öksürdü ölüm, gerisi bahane!/Gelmezin çatlağına kıstı
ufkun/eteğinde intihar çiçekleri!” Erken ölümlü şairlerin çetelesi onda, Ahmet
Günbaş’ı artık intihar ettirmeyin!
altı)
Bu yıl bütün şiir defterlerimi arar gibi oldum da küçük bir şiir defterine
gömdüm tüm şiiriyet hayatımı. Ali Hikmet’in Lise Defteri8 en dingin saklanma
yerim oldu, ey şiir beni anla! Ömrümde böylesine derin imgelerle içimi
dağlamadım, böylesine özgün dizelerle hiç ağlamadım. Aşk ya da ölüm,
düğüm-çözüm arası yirmi yedi maddede bana içime attığım taşı anlatsın biri/niz:
“Hiçbir korkum kalmadı./Bunu anladım sayende./Sen yoğ oldun./Ben var.
Şimdilik...” Ah! Her defter eninde sonunda bir yas çalışması.
Yasakmeyve, Sayı: 66
Hüseyin Alemdar
Yasakmeyve, Sayı: 66
Hüseyin Alemdar
*Yazının tamamını okumak için Yasakmeyve dergisinin 66. sayısını edinmenizi öneririm. Yok buradan okuyacağım diyorsanız derginin 67. sayısının yayınlanmasını beklemek zorundasınız. Sevgiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder