bağlamanın eşiğinde
yıkadım yüzümü
terli entarimi
tellerine gerdim
kurumadan üzerimde
bir aşkın teri
önünde eğildim, bir
el öpümü.
ya sabır… durmakla
bitmez bu yollar
kısrak: acemaşiran,
yağız
haki hüzünlere
bezeli nallar
mataramda atasagun:
kımız
örülür ipek yolu
koza koza
kısrağım ilmik
ilmik yırtar
nallarıyla
ötükenden ünledim
sabah erken
kapadokyadan döndü
sesim.
kırıldı gecenin
hokkası
damladı lacivert
gözümde şavktı
yıldızlar
uyku namert, rüya
hunhar…
ertesi; tuşpa,
harput, kapadokya
kaç arşını katletti
kısrağım
nallarıyla.
bizans yunaklarında
aklaşan
er sunaklarında
kurban olandın
damla damla zincirini
aştım, iliştim yanına
anlattım rüyamı,
bir şaman edasıyla
çok geçmeden
anladım
kulağın kör bir
kuyu, gözlerin kuru toprak
döndüm yoluma,
kısrağımla ağlayarak
yıkıldım eyerine
dudaklarım:
maveraünnehir
hayalini ektim,
ağladım üzerine
ötükenden ünledim
kapadokyada kaldı
sesim.
Varlık, Şubat 2003
Ersun Çıplak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder