BİR SUSUZLUK
DENEMESİ
bu
toprak babamındı eskiden
ama
bugün temmuz.
topraktan
gelmiş insanlar bakıyor uzaktan
oysa
biz nereden gelmiş meçhul
nereye
yürüyoruz su gibi bir söz dilimizde,
toprağa
yakın duruyoruz buzdan ayaklarımızla.
çünkü
babam her cuma
temiz
gömlek ve külotla
insan
bakmaya koşardı
müslüman
sergisine.
temmuz
da cuma da
sürekli
bahane.
annem
cumaları çamaşır yıkamazdı.
hep
o yerlerin
ziyaretçi
kayıtlarında vardır adım
kaç
torba toprak taşımışım babama
kahverengi
rafyalı hediye paketlerinde
ve
alındı belgelerini tutarım hâlâ
cemaat
şahittir
okuması
olmayan annem de.
(o
yıllarda
rakıyı
susuz içerdi babam
sövdü
mü sözleri
topraktan
ayrılsın diye.)
ama
bugün temmuz.
yalnız
kadınlar bakıyor uzaktan;
yakışıklıydı
babam
iki
dirhem
çekirdeği
toprak aldı.
Derya Çolpan
LODOS
saati
kurmamışlar belli. evet!
öyle
içten ki sobanın sessizliği,
odaya
yüklüğe
yüzlere
boşanmış
zemberek huzuruyla doluyor.
yorgan
bitince toprak. ayaklara değen. evet
eminiz.
--şimdi
araya giren mutlu uyuma yarışı
çoluk
çocuk
toplasan
baba yarısı.
dışarıdan
içlerine
hızlı
ağaç dallarına, camdaki buğuya
ailecek
bir fotoğraf bakışı--
anne
ortadadır. üstünde takvim,
göğsü
inerken yere dökülendir
erken
okunmuş yaprakları.
parlayıp
da çabuk susmuş belli
tüm
nefesli çalgılar. o durgun koro.
evet!
eminiz
öyle
yanıyor ki sobanın içi.
Derya Çolpan
SESSİZLİK VE TOPRAK
i. toprağın sesi
rüzgâra
önümü iliklerim hep,
çok
şükür! yağmurla toprak arasında dururum
kaç
dağın resmi var bende
bahçemin
derin köşelerinde tuttuğum.
--
şimdi anne desem
yorulurum.
ama
halının altına süpürdüğüm ölü toprağı
artık
üstüme üstüme geliyor. önümü ilikliyorum susarak.
çok
şükür! bir diriyle ölü arasında duruyorum.
baba, diyorum
sen hatırlamazsın.
bir nehre gitmiştim
suyu seviyordum o
zaman. geniş bir vitrinde
nasıl yıkanmıştım
sana seslenerek. sesimden
kurbağalar
toplamıştın sen, uyuyordun.
yağmura
önümü iliklerim hep,
sesimle
kendim arasında dururum.
toprak
tutar beni, konuşamam.
ii. toprağın dili
çocukların
ikindi şarkısı— suda sakin yolculuk—
emanet
menderes ovasında
babamı
bir domuz kovalamıştı hiç unutmam ama
menderes
uzun, Aydın nasıl yakındı şarkı sonlarına.
o
zaman yazlar sıcak ve kurak
toprak
bir tuzaktı çok yaşayana.
kahvede
yaşlıların yüzü görülmezdi— yalnızdık.
ağustosböceklerinin
dili olsaydı da sussalardı— yalnızdık.
ve
ikindi ezanı duyulmaz olmuştu yalnızlıktan.
baba, demiştim
seni geç sevdim,
bağışla.
oysa sen
ovalar hep
huzurludur oğlum
der gibiydin.
menderes
ovası yanarken yine bir cumartesi sıcağında
bahçeye
hortum tutuyor şişman kadınlar.
çardağın
altı bize uzak— yediveren koruk
dili
olsa da dinlesek
tozu
ve toprağı.
iii. toprağın sözü
çok
şükür!
susuzlukla
yalnızlık arasında duruyorum.
Derya Çolpan
* Şiirler Derya Çolpan'ın izniyle yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder