(1850, Tahsini Köyü,
Bayburt - 1915)
Asıl adı Ahmet’tir. Köyünde bir süre çobanlık yapan Celali, daha sonra
Bayburt’un Sünür köyüne giderek, Hacı Hoca adlı kişinin yanında medrese eğitimi
gördü.
Geleneklerin tersine herhangi bir çalgı çalmayan Celali, bütün
şiirlerini doğaçlama söylemesiyle bilinir. Şiirlerinde döneminde karşılaştığı,
yaşadığı olayları işlediği gibi, tasavvuf ağırlıklı olmak üzere hemen her
konuyu işledi. Yakın arkadaşı ve köylüsü Mahmut, Celali’nin şiirlerini besteleyip
yayılmasına katkıda bulundu.
Bayburtlu Celali bir süre Erzurum ve Erzincan yörelerinde dolaştı.
Karşılaştığı birçok aşıkla yakınlık kurdu, deyişmelerde bulundu. Özellikle
kendi çağdaşlarından Narmanlı Sümmani’yle dostluk kurdu.
Celali’ye ilişkin Salim Haşlak’ın hazırladığı “Bayburtlu Celali” (1963)
adlı bir araştırma yayımlandı.
Kaynaklar:
Şiirlerinden
Seçmeler:
BAĞLANMIŞ
Seni gören aklı zay olur elbet
Serv-i serin halka saye bağlanmış
Ne boyda ser çektin a serv-i kamet
Elif zülfüsarın baya bağlanmış
Yanağın tebarek katsem suresi
Errahman okunur cismin turesi
Allamel esmada ismin suresi
İki mim bir dal’ı haya bağlamış
Celali saildir kapında dilber
Hüsnün pertevinden bir buse ister
Dediler muteber bir delil göster
Dedim hüccet vedduhaya bağlamış
BİLMEZ
Aşk ile sasarıp saht olan aşık
Maşukun halinden yanmamış bilmez
Maksudu Leyla mı yoksa mevla mı
Nuş edip cürasın kanmamış bilmez
Bakıp engüşlere çekse kemanın
Zerre ile kaynatırdı ummanın
Süleyman tahtında dostu düşmanın
Sadaret sedrinden inmemiş bilmez
Celali bend etme kemter gedayi
Sümmün bükmün guş eylemez nidayı
Bir keştüban kemal üzre hüdayı
Rüzigar aksine dönmemiş bilmez
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder