Bir süre işletme eğitimi aldıktan sonra; İstanbul Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi-Prehistorya Ana Bilim Dalından 2003 yılında
mezun oldu. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Tarihi’nde yüksek lisans
eğitimine başladı.
2006 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri koordinatörlüğünde yürütülen
Metro-Marmaray projelerinde arkeolog olarak görev aldı; ancak bir süre sonra görevinden
istifa etti. Ayrıca, Bergama sınırları içinde yer alan ve bir sağlık kenti “Asklepion”
olan “Allianoi”de iki sezon (2000-2001)
ve Van-Urartu kazılarında bir sezon (2007) arkeolojik kazı çalışmalarından bulunup,
çeşitli yüzey araştırmalarına da katıldı. Yaz mevsimlerinde Kültür Bakanlığı ve
çeşitli üniversitelerin ilgili bölümleriyle arkeolojik kazılara katılmaktadır.
2005 yılında iki arkadaşıyla birlikte "Üç Nokta" adlı edebiyat
ve sanat dergisini kurarak; yayın yönetmenliğini de üstlendi. Bir süre Sabah
gazetesinde çalıştıktan sonra çeviriler yaptı. Daha sonra bir müzik şirketinde
basın-yayın koordinatörlüğünün yanı sıra Babil Yayınları editörlüğü, Kum
dergisi İstanbul temsilciliğini yaptı.
Şiirleri, inceleme-araştırma, gezi, eleştiri ve araştırma yazıları Başka, BirGün, Budala, Cumhuriyet Kitap, E,
Edebiyat ve Eleştiri, Kuzey Yıldızı, Öteki-siz, Radikal, Radikal Kitap, Sabah, Sanat Cephesi, Sanat
ve Hayat, Taraf, Üç Nokta, Varlık, Voyager, Yasakmeyve vb. gibi dergi,
gazete ve eklerinde yayımlandı.
Ödülleri: 2013 yılında “Lapis
Lazuli” ile İtalya Torino’da 5’incisi düzenlenen “İl Premio Ostana, Scrittura
in Lingu Madre” isimli uluslararası edebiyat ödülünde “Uluslararası Anadil Büyük
Ödülü”ne layık görüldü.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Rüyamda Hayat Vardı (2004, Babil Yayınları, İst.)
& Su Zılgıtları (2008, Babil Yayınları, İst., 72 s.)
& Yukarı Deniz (2008, Babil Yayınları, İst.)
& Lapis Lazuli (Türkçe ve Kürtçe; 2011, Babil Yayınları,
224 s.)
Araştırma Kitapları:
& Devletin Kökeni (2006)
Şiirlerinden
Seçmeler:
EVZEL
İki nehirde yüzdüm
İki çeşme, iki göz gibi aktı
İki dil tuttu beni, iki mendil oyası, iki
meyve çiçeği…
Bundan işte Kürtçe doğdum, Türkçe seviyorum
evreni
Annem diyorum, bu yüzden
Hâlâ bir kahve tanesidir
Hâlâ kapısı kilit görmemiş bir mabet
Ne dilenci dönmüş eşiğinden, ne süte
doymamış kuzu
Şimdi
Yani mevsim açıldıkça bahara, kışın savaş
olduğunu anlatır
Zemheriyi diyor
Zemheriyi yakılmış ormandan tanıyacaksın
Bileceksin baharın, mantarın ve böğürtlenin
evi olduğunu
Başak sararmadan doyacaksın toprağın
hünerine
Ve keklik peşinden koşmaya…
Alabalığa, sazana ve…
Doyacaksın
Kır çiçeklerinin kokusuna, komşuluk çayına
Dolarsa tane, çekerse başak, vakit evzeldir
akçeden
Diyor ki;
-Kışı tanırsın, hazan doğum-ebesidir bu
yüzden
Harmansa doyum-evi…
Annem diyorum, bu yüzden Kürtçe’dir ya da
Annemdir Kürtçe…
Ağlamak, gülmekle kardeşse
Her ömrün bir mevsimi var, her dilin bir
bahçesi
Aşkı dülger gibi işleyen dilim, hattat
sevgilim
Doyduğum değil, seviştiğim topraksın
Sevdiğim diyorum, sevdiğim bu yüzden
Hâlâ terliyorsam gecelerinde, hâlâ
kentliysem biraz
Bir evi oturmak gibi, bir adresi benimsemek
yani
Sevdiğim diyorum, bu yüzden Türkçe’dir ya
da
Türkçe’dir sevdiğim kadın
Bu yüzden diyorum, kimliğimin iki yüzü var
İki fotoğraf taşırım içimde, iki kat masal…
Beni iki nehre götürdüler
İki ova seçtim, iki kapalı havza…
İki okyanus kokusu, iki dalga büyüttü beni
İki el tuttum
Biriyle büyüdüm, ötekiyle çoğaldım
Hâlâ bir mevsimi iki kez yaşıyorsam
Hem annem hem sevdiğim içindir
Bir ömrü ikiyle çarpıyorsam
Aşktan ve Doğu(m)dandır, biliyorum
Kürtçem benim, doğu(mu)m; Türkçem diyorum,
aşkımdır
“Su
Zılgıtları” adlı kitabından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder