Ali Ayçil, Kovulmuşların
Evi, Dergâh Yayınları, İst., Dergâh Yayınları’nda 1. Baskı: 2018, 108 s., 17
TL.
Bazen, tam gün
ortasında bir şaşkınlık basıyor beni, bunu anlatamam! Mesela, şehrin ayarını
bozuyor cami bahçesinden sokağa sarkan güller; tesadüfen talandan kurtulmuş iki
arkadaş gibi, bakışıp duruyoruz birbirimize. Sanki dünyaya gelmeden çok önce,
hiç hatırlamadığım bir yerde, hafızamın kuytuluğuna atılmış bir düğüm çözülüyor
bakıştıkça. Gök, benim o büyük şemsiyem gök, bakışlarımdaki hayret yüzünden
uzayıp genişliyor; kendimi bir yabancı gibi hissediyorum onun altında. “Belki
de ben burada,” diye geçiriyorum içimden; “belki de ben burada, ilk insanın
yere bırakıldığı an unutulmasın diye, onun hayretini beklemekle
görevlendirilmiş bir nöbetçiyim.” Yeşermiş ekinlerden, yıkılıp kurulan
kentlerden ve kopmuş onca takvim yaprağından sonra bile, hâlâ şaşırabilir
insan.
Ali Ayçil, Yenilgiden
Dönerken, Dergâh Yayınları, İst., Dergâh Yayınları’nda 1. Baskı: 2018, 144 s.,
18 TL.
Ben o yenilgiyi
sevdiğimde, içimde bir zafer şarkısı vardı. Bir bakış, simitlere, sıcak
çaylara, işçi tulumlarına, dilenci ellerine yapışıp kalmış bir bakış, nereye
gitsem, uzun kirpikleriyle peşim sıra gelirdi. Kimdi o bakışın sahibi? O
çavdarları yeşerten ırmak; kırıkları onaran platin; budandıkça irileşen ağaç,
bunaldıkça insanlara doğru kaçan haylazlık! İnsan dönüp çözülmüş bir yumruğa
bakınca hemen anlardı, parmak uçlarında hâlâ şeritlerin, apoletlerin,
kravatların, incinmiş bir gururun, terk edilmiş bir bakışın nabzının attığını.
Sonra yeni efendilerini gönderdi zaman; bütün eski kravatlar, apoletler,
şeritler bir bir toplandı, yerlerine yenileri dikildi. İncinmiş gururlar, ıssız
bakışlar eşyayla onarıldı. Öyle ustalıkla çözüldü ki yumruk, kimse fark edemedi
bu yoksul gövdeye bu pahalı ipeğin nasıl giydirildiğini. Yeni yenilgi çağı
böyle başladı...
Ali Ayçil, Sur
Kenti Hikâyeleri, Dergâh Yayınları, İst., Dergâh Yayınları’nda 1. Baskı: 2018,
158 s., 18 TL.
Sarraf
Nizamattin’in küçük kızı babasının kalbine tutkundu. Onun, her bir mevsimde
ayrı çarpan, ama her seferinde aynı kalmayı bilen bir kalbi olduğunu biliyordu.
Bu yüzden anlayışlı ve bilgeydi; bu yüzden katının karşısında yumuşak, uzağın
yanında yakın, yalnızın arkasında yandaş gibi dururdu. Bir hakikat kendini ona
açmadan, o asla önyargının patikalarında yürümeye kalkmazdı. Çift kanatlı kapı
kendisi için çalınmaya başladığında, küçük kız, hiçbir beklentisi olmadan
oturdu perdenin gerisine. Bu haliyle, Simurg’a varmak için yollara düşen saf
kuşlara benziyordu. Neyi aradığını, perdenin öte yüzünde bekleyenler
söyleyecekti ona. Bu oturuş öyle uzun sürdü, öyle uzun sürdü ki, bütün kent onu
konuşur oldu.
Ali Ayçil, Naz
Bitti, Dergâh Yayınları, İst., Dergâh Yayınları’nda 1. Baskı: 2018, 62 s., 13
TL.
“Ne etsem berabere
bitmedi o yılgın maç
Herkes bende kalanı
küçük bir sıyrık sanır
Sen aklıma düştükçe
içim nasıl izdiham
Terkedilmiş bir
evin ilk günü kadar ağır”
Ali Ayçil, Bir
Japon Nasıl Ölür, Dergâh Yayınları, İst., Dergâh Yayınları’nda 1. Baskı: 2018,
56 s., 9 TL.
Ali Ayçil’in yeni
şiir kitabı çıktı:
Bir Japon Nasıl
Ölür
“Hem yaralı hem
yakını bir yaralının
kırıldı kuş
sesinden direkleri dünyanın kaldım eşikte sübyan
kaldım cümle ovayla
temmuzun köklerinde, yaşlanmış ağaçlara dert oldum.
Kimi görsem dedim
işte buradayım iki ince boynumun arasında
kimi görsem dilim
buruk, kelimeler ölümlü, sesim anadan üryan.
Yürüdüm benle
birlik ağır bir halk yürüdü
suya baktı ağırdı,
güze düştü ağırdı, yola vurdu ağırdı.
Bir sabah dünya
boşken kalkıp sordum kendime: neyin var taşınacak?
şu kırık dal
sesinden, şu tökezleyen ırmak gürültüsünden başka
neyin var sen
gidince aklı sende kalacak!”
Ali Ayçil, Arastanın Son Çırağı, Dergâh
Yayınları, İst., Dergâh Yayınları’nda 1. Baskı: 2016, 55 s., 8 TL.
"Göğsümde koca
bir gök taşırdım ben
çerçilerin boncuk
sattığı çarşılardan
elimde atıp vurmaz
bir sapan
avlanırdım
hışmımdan nâçar düşmüş dallarda
ustam bazen çok
uzak bir yerden gelsin diye
günün dalgın ipini
dolardım makaraya
Bir gün devrildi
arastaya
kocaman, ağır
gölgesi çınarın
benden kaçan onca
kuş
meğer dallarına
konarmış ustamın."