5 Mart 2016 Cumartesi

YUSUF ZİYA ORTAÇ


(23 Nisan 1895, İstanbul – 11 Mart 1967)


Vefa İdadisi’ni bitirdi. İzmit'te ve İstanbul'da öğretmenlik yaptı. 1923 yılından sonra Orhan Seyfi Orhon'la Akbaba adlı mizah dergisini yayınladı. 1946-50 yılları arasında Ordu milletvekilliği yaptı. Türk Yurdu, Servet-i Fünun, Şair ve İnci gibi dergilerde yazdı. Edebiyat tarihine Hecenin Beş Şairi'nden biri olarak geçen Ortaç, şiirden çok düzyazı ve mizah türündeki yazı ve fıkralarıyla ün kazandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Akından Akına (1916)
& Cenk Ufukları (1917)
& Âşıklar Yolu (1919)
& Yanardağ (1928)
& Kuş Cıvıltıları (Çocuk şiirleri, 1938)
& Bir Rüzgâr Esti (1962)
      Biyografi Kitabı: 
& İsmet İnönü (1946)
      Kaynaklar:
A  Abdullah Özkan – Refik Durbaş, Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi, Cilt 1, 1999, Boyut Dosya Yayınları, İst., s. 71

Şiirlerinden Seçmeler:

ANAHTAR
                      
1
Bulsam, bir sihirli anahtar bulsam,
Açsam göğün mavi kapılarını.
Bir samanyolundan geçip dolaşsam
Yıldızların altın yapılarını!

Dolansa boynuma ışıktan kollar,
Açsa esrarını gök perde perde:
Kaybolan sesleri duysam yeniden,
Kaybolan yüzleri görsem göklerde!..

 2
Bulsam, bir sihirli anahtar bulsam,
Toprak kilidini açsam dünyanın,
Çözsem düğüm düğüm muammasını
Ölüm denen sonsuz, büyük rüyanın!

Gelse bahçe bahçe mevsimler dile,
Ağaçlar, çiçekler konuşsa biraz:
Kimdir şu dallarda kızıl gülleri
Böyle alev alev yakan sihirbaz!

Bulsam, bir sihirli anahtar bulsam,
Ne yıldızlar için, ne güller için!
Alnı eşiğinde bekleyenlere
Açılmak bilmeyen gönüller için!

SON ARZU

Siyah uzun saçların beyazlandığı zaman,
Aşkımızın şahidi olan yollarda gezin...
Yıllarca seni candan seven bu âşığı an,
Bir sonbahar yaprağı gibi solunca benzin...

Ey güzel, işte o gün sana en son hediye
Gönderdiğim bu şiiri oku da yavaş yavaş,
Ağla: Ben bu şairi pek çok ağlattım diye,
Ruhumu sevindirsin o bir iki damla yaş...

Köyün mezarlığından geçersen bir gün eğer
Bir kaç dakika durup bak yosunlu taşlara;
Görürsen etrafını otlar bürümüş bir yer,

Ta yanına yaklaşıp benim adımı ara...
Sonra, bırak göğsüne taktığın beyaz gülü,
Bari kabrinde gülsün bu bahtı siyah ölü.
                                               

“Yanardağ”

Hiç yorum yok: