27 Şubat 2018 Salı

2018 KEMAL ÖZER ŞİİR ÖDÜLÜ SONUÇLANDI.


       Modern Türk şiirinin unutulmaz ustalarından Kemal Özer'in anısını yaşatmak üzere adına, ailesi ve Artshop Yayıncılık tarafından düzenlenen şiir ödülü sonuçlanmıştır.
       Vedat Akdamar, Ayten Mutlu, Simge Özer ve Volkan Hacıoğlu’ndan seçici kurul değerlendirmesine göre;
       Yayınlanmış Kitap dalında, Mehmet Ercan, “Sevdam Sığmadı Düşlerime“ adlı kitabıyla Birincilik Ödülü’ne, Uygur Orhan, “Dudak Okuma Notları” adlı kitabıyla Jüri Özel Ödülü’ne;
       Yayımlanmamış Dosya dalında, Emin Kaya, “Yırtık Devrim” adlı dosyasıyla Birincilik Ödülü’ne, İbrahim Tığ, “Sur ve Sır” adlı dosyasıyla Jüri Özel Ödülü’ne değer görülmüşlerdir.
       Seçici Kurul ayrıca yarışma dışı olarak Yusuf Alper’i Kemal Özer Onur Ödülü’ne değer görmüştür.             

26 Şubat 2018 Pazartesi

ORHAN ALKAYA



(5 Şubat 1958, İstanbul - )

Şair, yazar, tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, gazeteci. Sabahat Güzin Hanım ile Halit Adnan Alkaya’nın oğlu. İlkokulu Çarşamba’da okudu. Özel Doğuş Lisesi'ni bitirdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne devam etti. 1978 yılında girdiği Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenim gördü. 1972 yılında tiyatroya başladı. 1976-1980 yılları arasında İstanbul Şehir Tiyatroları'nda oyuncu olarak çalıştı; 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile işine son verildi. Ansiklopedilerde madde  yazarlığı, gazetecilik, redaktörlük, editörlük, danışmanlık yaptı. Şiir Atı dergisinin kurucuları arasında yer aldı; derginin ilk sayısını hazırladı. Tiyatro Tiyatro dergisinin genel yayın yönetmenliğini (Nisan 1999 - ) yaptı. 8 Ocak 2008 tarihinde İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği'ne getirildi, 29 Mayıs 2009 tarihinde görevden alındı. 2008 yılı 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisini kaleme aldı. İstanbul’da yaşıyor; evli, bir kız babası.
Yönettiği Oyunlar: S. Mrozek, Sı­ğıntılar (İstanbul Şehir Tiyatrosu), Gülsün Siren Kınal, İnsan Bahçesi (1992, İstanbul Şehir Tiyatrosu), Yıldırım Türker /Yeşim Dorman, Gölge Ustası (1993, İstanbul Şehir Tiyatrosu), Sevim Burak, Sahibinin Sesi (1994, İstanbul Şehir Tiyatrosu), Samuel Beckett, Godot'yu Beklerken (1997, İstanbul Şehir Tiyatrosu), Haldun Taner, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1999, İstanbul Şehir Tiyatrosu), Aziz Nesin, Hadi Öldürsene Canikom (2003, İstanbul Şehir Tiyatrosu), Matei Vișniec, Savaş ve Kadın (2005, İstanbul Şehir Tiyatrosu), Alain Decaux, Rosenbergler Ölmemeli (2012, İstanbul Şehir Tiyatrosu).
Filmografisi: “Seni Seviyorum” (1983), “Dul Bir Kadın” (1985), “On Kadın” (1987), “Sarı Tebessüm” (1992), “Kimlik” (1994, Tv filmi), “İyi Saatte Olsunlar” (2004),  “Yüreğine Sor” (2009), “Öyle Bir Geçer Zaman ki” (2010, Kanal D, Tv dizisi),  “8 Ülke 8 Yönetmen ve Sinan” (2010), “Al Yazmalım” (2011, Atv, Tv dizisi), “Ve Jülyet” (2011), “Gelmeyen Bahar” (2013), “Hay Way Zaman: Dersim'in Kayıp Kızları” (2014) ve “Aşk Yeniden” (2015, Fox Tv, Tv dizisi), İkimize Bir Dünya (2015).
1982'den bu yana şiirleri, eleştiri yazıları, denemeleri, siyasi makaleleri ve söyleşileri Argos, Birgün, Cumhuriyet, Defter, Demokrasi, Demokrat, Düşler, E, Esmer, Fil, Gösteri, Güneş, Ludingirra, Mühür, Özgür Edebiyat, Pathos, Sombahar, Şiir Ülkesi, Varlık, Tan, Üç Çiçek, Varlık, Virgül, Yarın, Yasakmeyve, Yeni Yüzyıl, Yom Sanat gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı.
Şiirlerinde kişisel tarihi ile tarihteki trajik kahramanlara, filozoflara, anarşistlere ve kutsal kitaplara göndermeler yaparak hayatın anlamını ontolojik bir söylemle irdeleme çabasında olduğu görüldü. Hermetik bir şiir yazdığı kabul edildi. Alkaya’nın “aşkın tarihini yazmak gibi bir misyon üstlendiği”ni vurgulayan Haydar Ergülen, “bu aşkın büyük bir bölümü ‘kadın ’a ayrılmışken, Jimi Hendrix’ten Ahmet Haşim’e, Janis Joplin’e, yenilmişlere duyulan aşkın da hatırı sayılır bir yeri vardır bu şiirde” değerlendirmesini yaptı.
Ödül: “Biten Nedir?” adlı şiiriyle 1983 Gösteri Dergisi Şiir Ödülü’nde üçüncülük aldı.
Yapıtları: Şiir: *Parçalanmış Divan, Korsan, İst.: 1990 *A! Etika, Telos, İst.: 1991 *Yenilgiler Tarihi, I, Telos, İst.: 1994 *Erken Sözler, No: 27, İst.: 1999 *Tuz Günleri, Gendaş Kültür, İst.: 2001 *Altı, Everest, İst.: 2011.
Deneme: *Türkiye Hâlâ Mümkün, Patika, İst.: 1999.
Kaynaklar: Necatigil, İsimler, 40; Kurdakul, Sözlük, 63- 64; Orhan Alkaya, “Biten Nedir?”, Gösteri, S. 35, Ekim 1983; Eylülsarmaşığı, “Orhan Alkaya ile ‘A! Etika ’ Üzerine”, Argos, S. 41, Ocak 1992; Orhan Kahyaoğlu, "Şiirimizde farklı bir uç: A! Etika, Huzurunuz kaçsın", Cumhuriyet Ki­tap, Sayı: 105, 27 Şubat 1992, 7; Adnan Özer, “Orhan Alkaya ile ‘A! Etika ’ Üzerine”, Düşler, S. 4, Nisan 1992; Orhan Kâhyaoğlu-E. Erem, “Orhan Alkaya: Şiirim Giderek Arınıyor, Giderek Bilginin Kurallarından Sıyrılmaya Başlıyor”, Sombahar, S. 30, Temmuz- Ağustos 1995; Haydar Ergülen, “‘Arzu’ ile ‘Hâl’ Arasında Bir ‘Vesile’nin Şairi: Orhan Alkaya”, Sombahar, S. 30, Temmuz- Ağustos 1995; Ramis Dara, Kırık Amfora, İst., 1999, 153- 159; Hüseyin Peker, "Erken Sözler’in galibi", Virgül, S. 30, Mayıs 2000, 45-46; Şair ve Okurları: Orhan Alkaya / Gülce Başer-Veysi Erdoğan-Sina Akyol / “Şiir yazmak, bana anlaştığımızı zannettiğimiz ‘kelime’nin ve ‘sentaks’ın aldatıcı cazibesiyle başa çıkabilmek için gereken direnci öğretti.” / Yasakmeyve, S. 67, Mart-Nisan 2014, 6-23; Mehmet Çetin, Tanzimattan  Günümüze Türk Şiiri Antolojisi, Cilt 4, Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş 3. baskı: 2002, Akçağ, Ank., 17-19; TBEA, c. I, 1. bas. 2001,  75-76/3. bas. 2010, 89-90.

*3 Mart 2020 tarihinde güncellendi.


CEMAL SAYAN




(20 Ekim 1958, Arslantaş, Bozkır / Konya  - )

      
       Ankara Endüstri Meslek Lisesi Model Bölümü’nü bitirdi (1978). İzmir ve Ankara’da çeşitli işlerde çalıştı. 12 Eylül döneminde bir süre gözaltına alındı. Ankara Trafik Hastahanesi’nde iki yıl (1981-1983) çalıştıktan sonra ayrılarak bir şirkette teknisyen olarak çalıştı. Türkiye Yazarlar Birliği ve İLESAM üyesidir.
       Bir grup arkadaşıyla Erguvan Edebiyat dergisini (7 sayı), ve Birey dergisini (4 sayı) çıkardı.
      Şiirleri, A’raf, Bilgi, Doğuş Edebiyat, Dolunay, Erguvan, Silgi dergilerinde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Karanlıkta Gün Yüzünüz (1989, Gelecek Yayınları, Ank.; 3. Baskı: 2018, Ebabil Yayınları, İst., 64 s.)
Kaynaklar:
A  Mehmet Çetin, Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi 4. Cilt, 2002, Akçağ Yayınları, Ank., s. 67-69
Hakkında Yazılan Yazılar:

19 Şubat 2018 Pazartesi

XODLU ERVAHİ



(Aşağı Xod (şimdiki adı Aşağı Maden) köyü, Artvin - )


       19. yüzyılda yaşadığı bilinmesine karşın tam tarih verilememektedir. Yaşamına ilişkin en somut kesitin, Osmanlı-Rus Savaşı (1877-1878) döneminde Malatya’ya göçtüğü olmasıdır.      
       Mehmet Koç’un “Xodlu Halk Ozanları ve Kalem Şueraları” ve Asım Bezirci’nin “Halkımızın Diliyle Barış” adlı araştırmalarında yer alan şiiri dışında başka eseri bilinmemektedir.
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

DÜŞTÜ

Ahir şerdir zahir oldu alamet
Alametten beyan oldu kıyamet
Çekildi şeriat din ü diyanet
Müslümanlık gitti damana düştü

Tarih doksan üçte Rusiye geldi
Kahırla her yanı zaptına aldı
Otuz altı kaza muhacir oldu
Dağıldı her biri bir yana düştü

Ağlıyor analar ne gelir elden
Ah çeker muhacir derun-i dilden
Hak bizi kurtarsın bu kalmakaldan
Bin yıllık mülkümüz düşmana düştü

Yargılandı cümle ülke uyandı
Ağlaşuben kanlı yaşa boyandı
Ah u figan çıktı arşa dayandı
Nice canlar yandı hicrana düştü

Kafir Urus geldi her yanı aldı
İslamın yerine Kazaklar doldu
Yalancı dünyanın ahiri geldi
Ümmet-i Muhammet yamana düştü

Dünyanın tutarı gitti kalmadı
İslam olanların yüzü gülmedi
Çok kimseler muradını almadı
Yanıp ol ateşi-i suzana düştü

Dağıldı perişan cümle-i millet
Kalmadı saltanat gitti adalet
Bıraktı ateşe o nar-ı hicret
Aktı gözyaşları ummana düştü

Muhacir hakkında ferman yazıldı
İşiten ademin bağrı ezildi
Ahir zaman oldu devran bozuldu
Muhacirlik cümle cihana düştü

İki yol açıldı sol ile sağlı
Ümmet-i Muhammet ciğeri dağlı
Sanırsın bent olmuş kolları bağlı
Küffarın elinden amana düştü

Bakıp da sılama murada erem
Yüzüm toprağına taşına sürem
Aba vü ceddimin mezarın görem
Kabirde mevtalar şivana düştü

İslam olanlardan gitmedi merak
Çektiğimiz daim ah ile firak
Cümle fakirlerin yolları ırak
Her yandan fikr ile efgana düştü

Yüklendi göçleri gitti çekildi
Fukaralar düz ovaya döküldü
Terketti sılasın boynu büküldü
Bilinmez bu yollar ne yana düştü

Unutturdu sıla kavim kardeşi
Dökerler gözünden kan ile yaşı
Ağlıyor vatanın toprağı taşı
Esir kaldı o da zindana düştü

Yedi düvel meşvereti kurdular
Cümlesi birlikte karşı durdular
Anadol’ Balkanı yada verdiler
Sultan Hamit sade bir tane düştü

Yazıldı destana bakın yaraya
Arzuhaller İstanbul’a yürüye
Versin hazineden alsın geriye
Millet olan yaman tufana düştü

Dilerim Tanrıdan kem ola bahtı
Devrile başına Urusun tahtı
Zülmedip ülkede ne varsa yıktı
Şen yer kalmadı hep virane düştü

Eksik olmaz çıkar bir sahip kıran
Livane’de kurar bir yeni divan
Hiç kimse bulunmaz önüne duran
Bize imdat gani süphana düştü

Seyreyle Ervahi cümle cihanı
Çıkarma yürekten ah u figanı
Yakın bilmez iken ahir zamanı
Şimdiki çağ ahir zamana düştü

16 Şubat 2018 Cuma

M. SADIK ASLANKARA



(12 Aralık 1948, Sarayköy / Denizli - )


       Yazar, tiyatrocu, belgesel sinemacı. Babası, 1600 sonlarında Konya’dan Üçkuyu’ya (Bekilli/Çal) iskân edilen Yörük Kelhimmetoğlu oymağından Havva ile Mehmet oğlu öğretmen Abdullah Hilmi Aslankara (1893 [1309]-15.02.1982), annesi Denizli eşrafından Odabaşı kızı Şerife ile Hafızhacıosmanoğlu Sadık kızı Cavide Aslankara (1911 [1327]-29.07.2002). Sarayköy’de başlayan okullu günlerini Denizli’de üç okulda (Kahramanlar, Namık Kemal, Zafer ilkokulları), lise öğrenimini Denizli’den sonra İzmir Namık Kemal Lisesi’nde tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi.
1964 yılından başlayarak, öğretmeni Murat Özmen’in özendirmesiyle bir yandan okulda sahne çalışmalarına katıldı öte yandan erken yaşta oyunlar, radyo oyunları, skeçler kaleme aldı. Çocukluk, gençlik arkadaşı Volkan Beşek’le, öteki arkadaşlarıyla Denizli’de amatör bir topluluk kurdu. 1968 yılında Ankara’da Halk Oyuncuları Sahnesi’nde profesyonelliğe adım attı. Denizli Tiyatrosu’nu kurdu. 1969 yılında 1969’da Vasıf Öngören, Halil Ergün, Erdoğan Akduman, Mustafa Alabora ile birlikte Ankara Birliği Sahnesi‘nin ilk kurucuları arasında yer aldı, kısa süre sonra da gruptan koptu. Sonraları zaman zaman, farklı topluluklarda oyuncu, yönetici, dramaturg olarak göründü, kimi toplulukların kuruluşunda hazır bulundu. 1969-79 yılları arasında Ankara, İstanbul kökenli kimi özel tiyatrolarda görevler üstlenirken çocuk tiyatrosu üzerine de çalıştı. Bu arada oyunlar yazdı. 1982 yılında Volkan Beşek’le birlikte Denizli Tiyatrosu‘nu kurdu. UNESCO’nun 1985 yılını, dünyada “gençlik yılı” ilan etmesiyle, giderlerini özel bir tiyatro topluluğu olarak Denizli Tiyatrosu‘nun karşıladığı, bugün de yerel yönetimce “Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali” olarak sürdürülen Türkiye’nin ilk “Amatör Tiyatrolar Şenliği”ni başlattı. 1986 yılında, ölümünün ellinci yılı anısına Güner Sümer’in “Bozuk Düzen”i, 1987 yılında doğumunun 75. yılına armağan olarak Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı”sı için arka arkaya iki yıl ulusal boyutta Türkiye’nin ilk “Tiyatro Afişleri Yarışması”nı düzenledi, bunu söz konusu oyunları sergileyerek kutlamaya dönüştürdü.
Sanat Yönetmenliğini yaptığı Denizli Tiyatrosu, Kültür Bakanlığınca 1989 yılında ”Övgüye Değer Tiyatro” olarak ödüllendirildi. Ancak bir özel tiyatro topluluğu yöneticisinin kışkırtması sonucu gazeteci Ahmet Vardar’ın, doğrudan ad vererek Aslankara’ya saldırması üzerine, yazıyı ihbar kabul eden Kültür Bakanlığı tarafından, “devlet yardımı” alması nedeniyle soruşturmaya uğrayan “tek” tiyatro da yine Denizli Tiyatrosu oldu. Hazırlanan düzeltme yazısı için yargıç kararı alındığı halde söz konusu yazı yayımlanamadı ama topluluk, Türkiye’nin belki de “müfettiş” tarafından aklanan “tek” özel tiyatrosu oldu.

Yerel yönetimin, salonlarını kapatmasına karşı iki yıl direndi, ardından 1989 yılında Denizli Tiyatrosu‘nun süreğeni niteliğindeki uzantısı olarak “düşünmek, denemek, demek” için, de tiyatrosu‘nu kurdu. Kuruluşunu gerçekleştirdiği “de tiyatrosu” ile etkinliklerini Ankara’ya taşıdı. Böylece DE-Tİ, Türk tiyatrosunda on yılı aşkın perde açan yüz kadar özel tiyatro topluluğu içinde yerini aldı. Bu arada yurtiçinde tüm Ege kentleriyle ilçelerinde turneler yaptı, çağrı üzerine Hollanda’nın kimi kentlerinde Turan Özdemir’in “Sevgiyi Büyütün Ellerinizde” adlı çocuk oyununu sergiledi.
Aslankara anılan topluluklarda otuzu aşkın oyun yönetti ve bu oyunların bir bölümünde rol aldı. Aslankara’nın bugüne dek rol aldığı, dramaturgluğunu, yönetmen yardımcılığını ya da yönetmenliğini yaptığı oyunların bir bölümü şöyle: Komisyon (Çetin Altan, 1968), Asiye Nasıl Kurtulur? (Vasıf Öngören, 1969),  Kuvayı Milliye [Yorgun Savaşçı] (Kemal Tahir, 1972), Kara Düzen (Muzaffer İzgü, 1974),  Teneke (Yaşar Kemal, 1975), Yollar Yolcular (Aslankara, 1983), Duvarların Ötesi (Turgut Özakman, 1985), Bozuk Düzen (Güner Sümer, 1986), Sevgili Doktor (Anton Çehov-Neil Simon’dan çev: Sevgi Sanlı, 1986), Sular Aydınlanıyordu (Nezihe Meriç, 1987), Eski Fotoğraflar (Dinçer Sümer, 1987), Kahvede Şenlik Var (Sabahattin Kudret Aksal, 1988),  Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri (Aslankara, 1989), Kırk Yaş Düşleri (Aslankara, 1990), Çürük Elma (Atila Alpöge, 1991), Cahit Sıtkı Otuz Beş Yaş (İzzet Polat Ararat, 1992) vb.
Profesyonelliğe adım attıktan yirmi beş yıl sonra 1993 yılında, yine Ankara’da eylemli tiyatroyu bıraktı, ancak alanla bağlarını hiçbir zaman koparmadı. Eylemli tiyatroyu bıraktığı 1993 yılından başlayarak yazarlığını daha da yoğunlaştırdı.  1983 yılında başlayan belgesel sinema çalışmalarına 1994 yılından itibaren belgesel sinema yönetmeni olarak devam etti. Okan Çançin’le 1997 yılından bu yana gerçekleştirdikleri bağımsız-yoksul belgesellerle alanda adını duyurdu.
       Aslankara, 1976 yılında TRT için çalışmaya başladı. TRT Televizyonları için senaryolar, metinler yazdı, danışmanlıktan sunuculuğa, oyunculuğa kameranın önünde, arkasında dört yüzü aşkın yapımda görev aldı. Ayrıca iki yıl boyunca da TRT İstanbul Radyosu’nda kitap tanıtma programları sundu.
Bugüne dek, belgesel, tanıtım filmi, spot vb. türünde yüzün üzerinde yapıma yönetmen olarak imza atan Aslankara’nın kimi öyküleri Selim İleri, Nursel Duruel, Semih Gümüş tarafından seçkilere alındı, kimi oyunları farklı topluluklarca sergilendi, kimi belgeselleri ise geniş izleyici kitlesine ulaştı.
       Çocuk yaşta yazmaya başladı. İlk öyküleriyle yazıları 1965 yılında yayımlanmaya başladı. İmzalı ilk yazısı,  Cumhuriyet‘in “Tartışma” bölümünde (“Dış Basında Türkiye”,  20 Nisan 1965), ilk öyküsü ise Denizli’de yerel Pamukkale gazetesinde (“Beyaz Atkılı Kadın”, 17-20 Mayıs 1965) yayımlandı. 1965-67 yılları arasında Cumhuriyet’te çok sayıda yazıyla göründü. 1966-68 arasında, Zeytin Dalı ile Yankı adlı okul dergilerinin, Ulusça Uyanış adlı yerel derginin kurucuları, yayıncıları arasında yer aldı. Bu yıllarda üç yerel gazetede (Pamukkale, Son Haber, Denizli) çok sayıda öykü yayımladı. Denizli’de ve Ankara’da yerel gazetelerde kısa sürelerle gazetecilik, köşe yazarlığı yaptı. 1967-68 yıllarında “İmece” dergisinde birkaç yazıyla göründü. 1973-75 yılları arasında “Yansıma” dergisinin sürekli yazarları arasında yer aldı. 1975 – 1989 yılları arasında dergilerde görünmedi. Sırasıyla Çağdaş Türk Dili’nde “Yazında Yaşayanlar Yazınla Yaşayanlar”/ “Denemeleştiri” / “Türlerin Dilleri”, Adam Sanat’ta “Yazıyla Yazınca”, AdamÖykü ile Dünyanın Öyküsü’nde “Unutulmaz Öyküler”, Agora’da “Öykülük”, İmge Öyküler’de “Öykü Dediğin”, Belgesel Sinema’da “Belgeleştiri”; Tiyatro Tiyatro’da “Kentler ve Tiyatroları”, “Sadık Seyirci”; www.yenicizgi.com’da ise “Karşılamalar” başlıkları altında yazdı. 2003 yılından bu yana Cumhuriyet Kitap’ta “Kitaplar Adası”, 2005 yılından bu yana da, sürekli göründüğü Tiyatro Tiyatro’da, “Sadık Seyirci” başlığı altında yazan, derginin yayınına son vermesi üzerine, www.tiyatrodergisi.com.tr ile kendi web sitesinde (www.sadikaslankara.com) yazmayı sürdürüyor.  1986 yılında ödüllendirilen oyunlarla birlikte basılan ortak yayın sayılmazsa, ilk kitabı 1993 yılında yayımlandı.
Farklı üniversitelerde, kentlerde, topluluklarda atölye çalışmaları yaptı, söyleşilere katıldı. Kimi oyunları profesyonel ve amatör topluluklarca sergilenen Aslankara’nın, bir bölümü henüz gün yüzüne çıkmamış yirminin üzerinde oyunu ile “Cumhuriyetimizin 75.Yılında Ormancılığımız” (2000) adlı bir derlemesiyle zanaat ustalarını anlattığı “Usta Eller” (2008) başlıklı bir yapıtı daha bulunuyor.
       Öyküleri, yazıları ve söyleşileri Adam Öykü, Adam Sanat, Agora, Belgesel Sinema, Cumhuriyet Kitap, Çağdaş Türk Dili, Dünyanın Öyküsü, Düşe Yazma, Düşler Öyküler, Evrensel, Hayvan, İmece, İmge Öyküler, Karşı, Kül, Lacivert, Tiyatro Tiyatro, Yansıma vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.
       Öykülerinde değişik yıllarda farklı yönsemeler içine girdi. Başlangıçta Orhan Kemal ile Sabahattin Ali etkilerinin göründüğü öykülerinde daha sonra 1950 kuşağı öykücülerinin etkileri kendini sezdirdi, 1970’lerden 80’lere giderken ise Sait Faik’e, Anton Çehov’a yaslanır oldu.
2004 yılından bu yana İstanbul’da yaşıyor, yanı sıra farklı zamanlarda Bodrum, Datça, Antalya’da ve İzmir’de yaşamayı sürdürüyor. Bir kız babası.
Ödülleri: “Uykusu Sakız” adlı kitabıyla 2002 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü (Ödülü Zeynep Aliye ile paylaştı), 1986 yılında “Kevser’di”  adlı oyun dosyası Salihli Belediyesi oyun yarışmasında ikincilik ödülü, “Kör Memdali’nin Çınar Ağacı” adlı roman dosyası da 1990 yılında Ferit Oğuz Bayır Roman Yarışmasında özel ödül, “Ev-Ses” adlı oyun dosyası da Üsküdar Belediyesi tarafından 1992 yılında “çevre” konusunda düzenlenen oyun yarışmasında üçüncülük ödülüne değer bulundu.
Yapıtları:
Öykü Kitapları:
& Uykusu Sakız (2001, Can Yayınları, İst.)
& Cicoz (2008, Can Yayınları, İst., 128 s.)
       Romanları:
& Bin Yüz Bir Giz (1993)
& Selgesus’ta Buse (1996, Ümit Yayıncılık, Ank., 244 s.)
& Sığınak (2003, Can Yayınları, İst.)
& Le (2010, Can Yayınları, İst.)
& Ömürdeğer (2014, Can Yayınları, İst.)
& Şano (2017)
       Oyunları:
& Toplu Oyunlar 1 / Kevser’di, Ev-Ses, Hayal Ustası (2004, Mitos Boyut Yayınları, İst.)
& Çat’la Pat (Çocuk oyunu, 2006, Bu Yayınevi)
& Kırk Yaş Düşleri (2009)
Kaynaklar:


15 Şubat 2018 Perşembe

FESİH VURAL



(19 Mart 1970, Durukkaş köyü, Muradiye / Van - )

Şair, yazar. Keziban Hanım ile Mehmet Sıddık Vural'ın oğlu. İlkokulu Durukkaş Köyü İlkokulu'nda, ortaokul ve liseyi Alpaslan Öğretmen Lisesi’nde okudu. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Yüksek Okulu Sınıf Öğretmenliği Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilgiler Lisans tamamlama bölümünden mezun oldu. 1990-94 yılları arasında Bingöl'de öğretmenlik yaptı. Halen Van İl Milli Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapıyor. Van’da yaşıyor; evli ve üç çocuk babası.
Duygularını şiirle dile getirmeye, lise yıllarında Divan Edebiyatı’ndan etkilenerek başladı. Şiirleri ve öyküleri Akatalpa, Anayurt, Bir Nisan, Düşünbil, Edebiyat Nöbeti, Eliz Edebiyat, Güncel Sanat, İzdiham, Kasaba Sanat, Kelime, Maki Edebiyat, OrtancaSanat ve Edebiyat, Süje, Temren, Yaşam Sanat, Yeni Dönem, Yeni Kütahya, Yeni Ufuk gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. 2008'de “Beflü/Yokluğunu Sevda Eyledim Kendime” adlı şiir albümünü çıkardı.
Ödülleri: 2011'de Dilimin Ucunda Asılı Hayatlar” öyküsüyle Şiirakademisi.com Kış Dönemi Öykü Yarışması birincilik ödülü, Cenazesi Ortada Kalan Yol” adlı öyküsüyle Şiirakademisi.com İlk Yaz Dönemi Öykü Yarışması'nda üçüncülük ödülü, 2012'de “Yüreğim(iz)deki Sarsıntılar” adlı şiiriyle 2012 Van Depremi konulu yarışmada birincilik ödülü, “Çığlık” adlı öyküsüyle Muğla Belediyesi ve Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafından düzenlenen Kadın Öyküleri Yarışmasında mansiyon, 2013'te “Bir İntihar Coğrafyası Notları(Kalbim)” şiiriyle İbrahim Yıldız Şiir Ödülü kapsamında mansiyon,Yüzüm Siyah Giyiniyor” adlı şiiriyle 3. Kaygusuz Abdal Şiir Yarışması'nda birincilik ödülü, “Toprak Yüzlü Aşk” adlı şiiriyle Raşit Kara Şiir Yarışması'nda mansiyon, Her Aşk İki Tam Yalnızlık” adlı şiiriyle 16. Hasan Bayr Şiir Yarışması'nda birincilik ödülü, 2015'te Ötekilerin Şiiri” adlı şiiriyle Halil Soyuer Şiir Yarışması'nda üçüncülük ödülünü ve “Şiirin Eksik Masalı” adlı dosyasıyla dosya dalında, 2017 Enver Gökçe Şiir Ödülleri’nde Kar Dergisi Özel Ödülü’nü aldı.
Yapıtları: Şiir: *Askıya Alınan Sözcükler, 2008; *Suskun Sözler Ülkesi, 2016, Artshop Yayıncılık, İst.

Öykü: *50birinci Öyküler, 2010, Ava Yayınları, İst.; *Ten ve Tül, 2012, Scala Yayınları, İst.; *Yitirilişin Kokusu, 2014, Arı Sanat Yayınevi, İst.


Şiirlerinden Seçmeler:

HAYATA TUTUNMA HALLERİ

kimi zaman öndedir bir adım, koca hayattan
yolu bile olmayabilir gidilecek
memleketi de yoktur
küçük kalmanın ya da büyük olmanın
oysa herkesin vatanı kendi kuyruğu üstünde
farkında bile olmayabilir
ama kuyruk acısı hep sırtında
ömür denen yolların kesiştiği kavşaklarda
bilek güreşine tutuşur kutsal kitaplarda ayetler
yüzlerini tırnak işaretiyle kazıyıp parmaklarını kemirirken
kırmızı noktalar, sayfaların teninde kan lekesi değil
birer dünya, kâğıdın boynunda asılı
hayat bütün oyunlara bir sıfır mağlup başlar
ve hep yalanlar uydurur ağıtlar
babasını mezarda bırakan çocuklara
bu çelişkinin dilini savunur tarih
bütün katmanlarından gizleyerek gerçeği
bir kâhine sorgulayıp gözlerini
siyaha yıkarak anlatır zifiri geceler
sesini büyütür dilin en dip kuyularında
ıslanırken yürek, hangi yağmurda kalır gözlerimiz
sabahın suskun dilinde yorgun
gecenin teninde kimsesiz bir duygu
yalnız başına ağlamanın beyaz gülüşü
gölgedeki kimsizliğin adı
toprağın bir damla yağmuru beklediği gibi
avuçlarına dokunup, yanmak, küllerinden
/
oysa aşk, bir serçenin kanadında doğmalı
ve ancak bir serçenin dilinde ölmeli
hasretle, umutla büyümeli sokağımızdaki öyküler
hayatın her haline tutunarak
sessizliğin dilinde birer eski gölge
sınırları ateşle çizilen
topraklara yüzünü sürmeli
elleri, acıdan besteler çaldığı akşamlardan kalma
kasvetli şarkıların sarı nefesinde hayat,
var ile yok arasında bir yerde
ya da peşinde koştuğun
belki de her durakta sabırsızlıkla beklediğin
ama elleri yağmur yüklü bir baharın
özgür yüzünde açmalı

SANCI

Vurulunca denizin yüzü / dağ dolanır diline
/ O an taşa yazılır son söz/

I
diliyim ben şiirin
bir hayat okunur dilimden suya
bir kolunda yurdum ağlar
diğerinde ruhumun ikizi
hangi aradan geldik
hangi soruya karşılık
kime salıncak olduk
göğün göğsünde asılı

II
gidince martılar anlar deniz
sesin kokusunu
dalgalar ki bir düş
içinde insan dolusu
taneleri tenime dokunur acının
getir yurdumun yasaklı ezgisini
aşka dolanıp düşeceğiz dile
tutuşsak alev alır

III
sustun kime yaslandın şimdi
bir ay uzandı pencereme bizsiz
vurulduğum öykülerin dili acı
yeter artık bir bahar doğursun bu sancı

Akatalpa, Sayı: 187, Temmuz 2015