12 Kasım 2012 Pazartesi

DİLEK DEĞERLİ


(20 Mayıs 1961, Konya - )

Birsen Hanım ile Reşat Değerli’nin kızı. İlkokulu Konya 19 Mayıs İlkokulu (1972), orta ve lise eğitimini Konya Anadolu Lisesi’nde (1979) tamamladı. 1984’te İTÜ Mimarlık Fakültesi’ni bitirdi. 1986’da ‘Mimarlıkta Çevre Algılaması ve Farklılıkları Üzerine Bir İnceleme’ adlı teziyle İTÜ Mimarlık Fen Bilimleri Ens. Bina Bilgisi ABD'nda yüksek lisansını tamamladı Aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. 1986’da başladığı İTÜ Mimarlık Bina Bilgisi ABD'daki doktora eğitimimi yarıda bıraktı. 1985-2005 yılları arasında özel inşaat şirketlerinde mimarlık yaptı.  Evli ve bir çocuk annesi.
Sahafın Keçisi (2006, İstanbul, 3 sayı), Çerçevesiz Sanat Dergisi (2008, 7 sayı) ve Ç.N. (Çevirmenin Notu) (4. Sayısı) dergilerinin yazı kurullarında yer aldı. 
İlk ürünü Detay dergisinde (Eylül-Ekim 1994, S. 7/8) çıktı. Şiirleri, öyküleri, yazıları ve çevirileri; Absent, Afrodisyas Sanat, Akademi Gökyüzü, Akköy, Aksi Sanat, Amanos Edebiyat, Berfin Bahar, Caz Kedisi, Ç.N., Çerçevesiz Sanat, Çevrimdışı Fanzin, Çevrimdışı İstanbul, Çini Kitap, Detay, Eliz Edebiyat, Hayâl, Hiç İşte, Ihlamur, Kaos Çocuk Parkı, Kurşun Kalem, Kuşak, Mavi Ada, Mor Taka, Mühür, Onbir Sanat, Öteki-siz, Panoptikon, Sahafın Keçisi, Şiiri Özlüyorum, Şiirsaati, Tun Fanzin gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı. 
Ödül: “Yorgun Gemi”, “Geçmişten Kaçış” ve “İçimizden Geçecek Nehir” adlı şiirleriyle The World Poets Quarterly’nin 2014’te seçtiği uluslararası 5 şairden biri oldu.
Yapıtları: Şiir: *Salyangoz İzi, İst.: Artshop, 2006 *Gece Kelebeği, İst.: Çekirdek Sanat, 2007 *Yorgun Ruhlar Korosu, İst.: Hayâl, 2012 *Rüzgâr Kuyusu, İst.: Hayâl, 2015 *Kozadan Karadeliğe, İst.: Hayâl, 2018 *Zaman Kayması, (seçme şiirler), Ank.: Kaos Çocuk Parkı, 2018 *Üşüyen Göl, İzmir: Pikaresk, 2021
İnceleme: *Bulutlar Prensi Baudelaire, İst.: Çekirdek Sanat, 2007.
Deneme: *Çekirge Bellek, Ank.: Klaros, 2022
Çeviri: *Anne Sexton, Kilitli Kapılar, (Seçme Şiirler), İst.: Artshop, 2006 *Emily Dickinson, Gizli Cennet, (Seçme Şiirler), İst.: Artshop, 2007 *Emily Dickinson, Tutku Denizi, (Seçme Mektuplar), İst.: Artshop, 2007 *Amy Lowell, Yıldızların Aşkı, (Seçme Şiirler), İst.: Artshop, 2007 *H. D., Aşk Yamacındaki Ateş, (Seçme Şiirler), İst.: Artshop, 2008.

Hazırlayan: Şükrü Kırkağaç

*22 Temmuz 2022 tarihinde güncellendi.


GELGİT

Yapraklar silkelenir bellekte
çökünce sis, kimsesizlik göğüne.
Tavandaki kanca bakar çocuğa
kancaya asılan kulağı
uzadıkça uzar, uzar yıllarla.

Kuşlar suskun
ormanın kesik boynunda
aynasını yitirmiş yabani tanrının
gözyaşları akar saçlarına.
Yeryüzünün dibinde unutulan ateş
yürür ölünün oyuklarına.

İnceden kanasa da ömür kendine
çardak, leylak ve toprak
güneşte kedi uykusu,
şarkısını bulan karınca
tırmanır asırlık çınara
bakışı aşktan köz.

Şarkısını yitirme korkusu
yutsa da bazen dudaklarını
kanı yasemin kokar,
dört yapraklı kalbi
uzun koridorlu bir trende gelgit.

“Yorgun Ruhlar Korosu” adlı kitabından

RÜZGÂRLI KADINLAR


Güneşten saklanan odada
kâğıt mağarama çizerken
düş meltemiyle yüzen adayı
Sylvia bir kaplan suretinde atlar
çakıl taşıyla dolu fanusun üstüne
cam kırıkları birleşip süte dönüşür
boz bulanık perdede iki küçük ağız
iki pembe Şubat balığı uyanır.

Yürürüm bazen de kayarım
şeytan örümceğinin ip yollarında
bulut bahçesinin papağanlarıyla Frida
Furûğ’un ellerini boyar
şiirin sekizinci rengiyle.

Bir kasırganın yelesinde girerim
çamurdan bir odaya
masada Camille’in heykel kalbi
camdan bir yaprak şeklinde
üstünde ateş dikeni
yıkmaya gideriz Rodin müzesini.

Düşerim hep suya hep
yapışırım deniz altı rüzgârına
deniz fenerini geçerken
iner suya Virginia
bir taş verir cebinden üçgen
üstünde kazınmış kara bir cümle
kaybolurum taş dilinde.

 “Rüzgâr Kuyusu” adlı kitabından

SİYAH

Uzun kuyruklu bir kuşa sarılıp
uyusan da uçmuyor
gölgendeki rüzgâr
köpüren dalganın ağzında
çırpınan çaresizlik, ah
yırtıyor tenindeki benlerin sessizliğini.

Yorulur da ellerindeki pası yalayan kedi dili
teslim eder mezar kuşlarına
ölüm ölmeden gelince kapıya
şiir ne desin parmaklara
içlerinde boğulan yılanlara.

Bastıkça canı yanan
tahtaların ormanına bakıp
hafifçe bükülen çizgisinde dudağın
birikir dalgaların
kalbindeki serçe ürpertisidir
deniz kabuğundan duyulan.

Dudaklarında taşlaşıyor
gözlerinden akan siyah
rengi ve dili ormana teslim etmiş
bir çan sesidir ruhun
derin sulara açılıp kapanan
keder çıkmazında.

Eliz Edebiyat, Sayı: 75, Mart 2015

SÖNGÜ

Saçlarını çöze dağıta
çağrılan kıvılcım gelir sonunda
üşüyen boşluğa yerleşir
soru işaretlerini gömerek suya.

Göl içi şarkılar kanatlandırır
kuş ölüsü korkulukları
erir altın zırhı gururun
yörüngesinde aç sinekler

Batık gemideki hazineye ulaşınca
ölen karabatak mı olur ateş
yoksa dalganın kıyıya attığı
sönmüş bir denizanası mı?

Delik perdelerin kalbinde
kırık ikindi sesleri
ve kanayan gölün akışı
gidişin ardından yayılan gölgeye.

Tozlu bir mızıka iniltisiyle
rüzgâr gözlerini kapatır yangının
tek bacaklı çekirgeler yağar
yerdeki kesik saçlara.

“Rüzgâr Kuyusu” adlı kitabından

TAŞ

Damarlarında kavimlerin kanı
içinde yıldızların tozu.
Deniz kadar yorgun
kuyular kadar yalnız
parıltısız donuk bir taştır.

Kapılar, kapanır gece olmadan
açılmaz sabah olunca.
Saklanır kutsal taş,
kaplumbağanın odasında.
Bekler, nehir bulsun onu
bir ateş mevsiminin akşamında.
Bekler kırılgan gelinciğin
utangaç kırmızısında.

 “Salyangoz İzi” adlı kitabından

YORGUN GEMİ

Açıldı içeriye pencere
siyah bir kuğuydu gece,

gözlerindeki suskunluğu
susturdu hüzün yorgunu,
düşe yazan örümcek
ağını bozdu.

Ağlıyordu kayıp zamanlar
pencerenin dışında.

Gözlerinin içine çekip geceyi
açıldı gemi kelebek denizine,
kanayan köklerini kesen kaktüs gibi
döktü cinnetini ormanın üstüne.

Ayrı ayrı gidiyordu
hayatın ipleri sudan yolda
ıslandıkça içine kıvrılan
bir gölgeydi soğuk yara.

Zamanın çivili dilinde
gemi artık yalnızca durmak
durup dalgayı yormak,
kayadan yontulmuş
bir şiir olmak istiyor.

“Yorgun Ruhlar Korosu” adlı kitabından

Hiç yorum yok: