(15 Mart 1979,
Elazığ - )
Aslen Tunceli (Dersim)’li. 2002 yılında
Elazığ Fırat Üniversitesi Elektrik Elektronik
Mühendisliği’ni bitirdi. İnşaat sektöründe çalışıyor. İstanbul’da
yaşıyor; evli, iki kız babası.
Şiirleri ve söyleşileri Akköy, Edebiyat
Nöbeti, Hayâl, Kaos Çocuk Parkı,
Kurşunkalem, Mühür, Zarf gibi
dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Ödülleri:
“Dilin Metruk Yarası” adlı dosyasıyla 2013 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü, “Di ve Diriliş Avlusu” adlı dosyasıyla 2015 Attila İlhan Şiir Ödülü’nü (Ödülü Serap Aslı Araklı ile
paylaştı) aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Ve Sen (2009, İkinci Adam Yayınları, İst., 96 s.)
& Dilin Metruk Yarası (2013, Mühür Kitaplığı, İst., 93 s.)
& di ve Diriliş Avlusu (2016, Mühür Kitaplığı, İst.)
Romanları:
& Mülteci “UmudaYolculuk” (2010, Moss
Yayınları)
Deneme Kitapları:
& Boşluğun Kalbindeki Aşk (2013, İkinci Adam
Yayınları, İst., 125 s.)
-di
ve Diriliş Avlusu
IV.
yanında yattığım boşluk uyandırdı beni
hakikatin sır saklayan uykusundan
yüzümü güneşle yıkarken gördüm
genişleyen gövdesinde seyrüseferdi insan
ölüleri kucaklayan toprak yarasını açtı
kanla çizilip bozulan sınırlar kümesiydi
ademin şer gövdesinde cevaplar aradım
masumiyeti boğazlanan çocuklar gözyaşıydı
sınırlar, bayraklar kanlı uğultu artığıydı
karanlığıyla helalleşen insanın tapınadurduğu
kalbim sessizliğin semavi rüyasına meyletti
nereye gittiysem açılan oyuklar cenderesiydi
insan insana darlık mıdır, diye sordum
yaşamın ışıltısını heba etme ey adem, dedi gök
anladım, gittikçe çocukluğumdu yaklaştığım
“di
ve Diriliş Avlusu” adlı kitabından
HERKES KENDİNE ÖLÜMDÜR
her insan kendine ölümdür şahdamarınca
yoksa yaşamak bu denli ışıltılı mı taşır?
ölüm demişken, bir bedenin ebedi uykuya
uzanmasının haberi veriliyor bir salâyla
ince bir sesle verilen salâ bittiğinde
sessizlik ığıl ığıl sarmalıyor zamanı
çünkü herkes kendi uzak karmaşasında
ölümün özetini ensesinde unutmuşçasına
her ölüm musalla taşından bir feryadı
figandır
mevtanın gölgesiyle beraber göğe karışan
ölüm demişken, dirimi kötürüm bırakıyor
çocukların gülüşünü inciten melunlar
gün bağlanırken gecenin kopçasına
geniş omuzlarıyla keder çöküyor yaşama
çünkü herkes kendi uçurumunu kutsuyor
ölümün provasını yastıkta unutmuşçasına
Zarf,
Sayı: 1, Nisan-Mayıs-Haziran, 2016
YARA
TANIKLIĞI
dudaklarımıza ah’ları toplanmış bir
sessizlik asılıydı
oysa bir çift kelama dünyaları verirdik
ama sözcüklerin inceldiği yerde ayrılık
düşmüştü
beyaz bir uykunun sessizliğiyle aramıza
artık kuşlar da
uçmaz
kadimken yara
aslında dünyayla yaşıt bir kayanın gözleri
dediydi:
bir ormanın derinliğine çekilen yaralı bir
hayvanın
iniltisidir dudaklarımızdaki “ah” mührü,
diye
sonra durgun suların sırrına vurduk
kalbimizi
yaşamak yara tanıklığı demekti çünkü
“Dilin
Metruk Yarası” adlı kitabından
YAŞAMANIN
AĞITI
azı dişleri kanla oynaşan cellat ahalisi
neden hep kalbini kemirir yeryüzünün?
bu sorunun kekemeliğiyle sarsıldı gençliğim
küllerle yıkadılar çocukluğumun sesini
bir kuyunun ölümcül miladı kaldıydı bana
ölüm çocuklara yakışmıyor dediğim vakit
güldüler, devlet bekasına astılar
heyecanımı
cesedimin morartısını gördüm oradaki aynada
eğildim sözün hırkasındaki hakikati aramaya
dip suların kuruduğu çocuksuz haneleri
buldum
çözdüm yaşamının ağıtını seyrimdeki rüyada
şarkısız ülke diyorlar etlerimin döküldüğü
yere
bir çocuğun gülüşünde beliren Tanrı’ya
sordum,
prangalı dilimdeki nidâ nedir: yaşamak, ey kutsal!
“di
ve Diriliş Avlusu” adlı kitabından
*Şiirler Hıdır Işık'ın izniyle yayınlanmıştır.
Güncelleme tarihi: 12 Kasım 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder