17 Mayıs 2016 Salı

BEKİR DADIR


(8 Mart 1993, Şanlıurfa - )


       İlk öğrenimini doğduğu kentte yaptı. Antalya Karatay Lisesi mezunu. Akdeniz Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı okuyor. Çırpınış filminin senaryosunu yazdı. Koza Düşünce Dergisi’nin şiir editörlüğünü yapıyor. Antalya'da yaşıyor. 
       Şiirleri ve öyküleri Absent, Apartman, Aporia, Artistik Bellek, Başka Peron, Berfin Bahar, Caz Kedisi, Deliler Teknesi, Edebiyatist, Eliz Edebiyat, Hayal, Ihlamur, İncir Çekirdeği, Kıyı, Koza Düşünce, Kulaç Şiir, Lacivert, Mavi Yeşil, Nisyan, Nordik, Sinada, Sincan İstasyonu, Sunak, Şehir, Şiiri Özlüyorum, Temren, Tmolos Edebiyat, Uçarı, Yasakmeyve, Yaşam Sanat, Yelkensiz, Yeni E, Yordam vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı. Yasakmeyve dergisinde Nilay Özer tarafından hazırlanan (Sayı: 82, Eylül-Ekim 2016) “Vaat Edilmiş Sayfalar” adlı köşede “Afrodit’in Yetimleri” ve “Kekeme Harf” adlı  şiirleri yayımlandı. Öykü ve kısa film senaryoları da yazıyor.
       Ödülleri: “Afrodit’in Yetimleri” adlı şiiriyle 2016 Vahittin Bozgeyik Şiir Yarışması’nda birincilik ödülünü Asım Gönen’in “Gecenin Sağnağı” adlı şiiriyle paylaştı. İstanbul’da Mavi Eylül Radyosu’nun düzenlemiş olduğu şiir yarışmasında "Acılar Meleği" adlı şiiri birinciliğe layık görüldü. "Yüzyıllık Ağıta Üç Parça Hüzün" şiiri ile 2016 yılında Antalya Kepez Belediyesi tarafından düzenlenen Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Ödülleri kapsamında üçüncü oldu. Dil Derneği ile İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından üniversite gençliği arasında düzenlenen 2016 Dil Derneği Gürhan Uçkan Şiir Ödülü’nü kazandı. 2016 yılında Bayraklı Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Barış’ temalı şiir ödülünde “Salçalı Ekmekli Tabutlar” adlı şiiriyle mansiyon ödülünü aldı. 2016 yılında Bartın Belediyesi tarafından düzenlenen, 19. Hasan Bayrı Şiir Yarışması'nda; "Göğe Papatya Diken Terzi" isimli şiiriyle ikincilik ödülünü aldı. 2018 yılında “Çöl Bahçıvanı” adlı dosyasıyla 2018 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü (ödülü Devrim Horlu’nun “Boşluklara Doğru” adlı dosyasıyla paylaştı) aldı.

Şiirlerinden Seçmeler:

AYET BİLDİM SÖZÜNÜ

İlk kez bir pencere kenarında kendimle karşılaşmamıştım
ayın perdesinden içimi bulanık sularla doldurmuştum
içimin kuyusunda elimle koymuş gibi bulmuştum acıyı
kurbanın olayım nasıl unuttun, gamzenden sana sesleniyordum
 yol boyunca seninle atlara bakıyorduk
kâkülünden damıttım bu sözünü
ve bir elif terinden.

Bu sonsuz ayrılık bana şunları hatırlattı:
rüzgârgülünden koparılmış kırmızı bir fuları
incecik sınırlara çizilmiş sisler dağını
ışığın camdan rüyasını
puhu kuşunun içimizde külleşen mevsimini.

Kaburga kemiğinden yaratıldıysa aşk
ayrılık yine neden aynı yerden koparılır
diye sordum Tanrı’ya.

Sağ omzun için küçük bir göl ayrılmışsa eğer
tanrı affetsin ama
mavi balonlu çocuklar koşsun isterdim orada.

Hiç düşündün mü
neden yüzümüzdeki kırışıklığı aynalara ödetiriz?

Annemin acısını koparıp yatağından
kendime doğurdum
çul serdim geçmişime
örtsün istedim gecenin damlarını

bildim annem yaralarımdan öpünce geçmeyecekti.

İlk evim
rüya kapım
ayet bildim sözünü
bana bir nefes daha üfürdün teninden.

Mavi Yeşil

GASSALI İŞİNDEN EDEN BARIŞ

Senin teninde; gökyüzünün ıslığı, incinmenin sureti, annesinin elini bir kez tutabilmiş çocuğun vakti, şehirlerarası gidilen o mezarlıklar var...

Senin teninde; duvağı tabutuna gölge upuzun bir gelin, boğazımıza dizilmiş televizyon haberleri, yaşı kadar bedeninde kurşun taşıyan bir çocuk, kuyulardan kemik sesi gelmesini bekleyen bir baba var...

Senin teninde; güzün bitmeyen kısrak sesi, güneşin teni öpen kâhin dudağı, kadınların evlerinde pencere önü sevinci, gassalı işinden eden bir barış, kirpik lambalarının sarışınlığı, damlardan aşırılan yoksul bir halk, uzun sabah, kısa gece, Mem'in hayali, Zin'in uyandığı masal var...

İncinmenin kendisidir aslında birçok insandan oluşan incinme; bu da senin teninde var.

Varlık, Kasım 2017

SALÇALI EKMEKLİ TABUTLAR

Ahlarımız sinmiş örtülü kapılar ardında, sağır gecelerine. Kirpiklerinden kerpiç kerpiç bir yaşam. Yollar: ayrılıklar için söylenmiş, iki biçimsiz masaldır asırlık pencerelerinde. Kim ölümü öperse, onların evinden çocuktan bir tabut çıkar. Bir Ebabil Kuşu döker kanatlarını çatılarına. İlmek ilmek bir ölümü doğurur her anne.

Gaz lambalarında yumak yumak sararan kül saatleri. Dua evleri. Mühürlü an. Bergüzar ayet. Araf'ta acı ulağı. Keşişin heybesinde ölüm arazı. Sancı harfi. Nisyan yüzlü devlet. Elinde salçalı ekmekle babasının kucağında yiten çocuklar...

Bir kentte, sur dibinde, ölüm alışagelmiş bir barıştır. Onları taşıyan her tren ölüme açılır.

Yeni E

SESİNDEN VARLIĞA BİR YOL

Sesin senin:
kirpik kuyularındaki rüya
boşluğa itilen sonsuzluk
çirkinliğime soyunan kaygım
evimin kandili
zamanın uzak kervanı
terimin yumak yumak sevinci...

Sesin senin:
yediler mevsimi
bakire ellerinin dokunduğu yaramın kabuğu
kabuğumun en erdemli çağı
tenimden kırılıp düşen incinme
dedemden süründüğüm annemdualarım
tufandan geriye kalan telaş
öpüp başıma koyduğum...

Ey uzun gölgeli bilge
sesin varlığımın tasviridir.

Şiiri Özlüyorum

YARATILIŞ DESTANI

-gittiğinden beri-

Birinci gün
bir kuş intihar etti
ermeni aynalardan
kanatlarını kesip.

İkinci gün
hırıltılı bir örs deldi göğü
kırmızı bir at geçti üstümüzden.

Üçüncü gün
sarsak bir nefes böldü
yokuş yukarı anı.

Dördüncü gün
o gün geldi ki
ağızlarında lokmalarıyla
kursakları delik çocukları vurdular.

Beşinci gün
mevsimin altı açık
hüzün gölgesinde yarım kaldı.

Altıncı gün
gece zamanın kanadından sıyrıldı
güneşe soyundu.

Yedinci gün
tanrı dinlendi.

Edebiyatist

*Şiirler, Bekir Dadır'ın izniyle yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: