4 Şubat 2009 Çarşamba

Oğuzhan Akay

(4 Şubat 1955, Afyonkarahisar - )


Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu Radyo Televizyon Programcılığı Bölümü’nü bitirdi. TRT Türkiye’nin Sesi ve Ankara Radyosu’nda prodüktör olarak çalıştı. Reklam yazarlığı ve yönetmenlik yaptı. Radyo Kulüp’te Yayın Balığı, Number One Tv’de Maske ve Ruh, Kanal E’de Bay Reklam, TRT 2’de Okudukça ve Sürüş Keyfi adlı programları sundu. Posta gazetesinde köşe yazıları yayımlandı.
Şiirlerini ilk olarak Cemal Süreya’ya okuttu ve Ahmet Say’ın yayınladığı Türkiye Yazıları dergisinde 1978 yılında yayımlandı. Milliyet Genç Şairler Antolojisi’ne girdi. Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Adam Sanat, Çalıntı, Gösteri, Media Cat Advertising Age, Milliyet Sanat, Posta, Sombahar, Sözcükler, Şiir Atı, Türkiye Yazıları, Varlık, Yasakmeyve, Yoga Academy vb. gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı.
Ödülleri: “Gecenin İçinden” programıyla 3 yıl üst üste Cengiz Polatkan En İyi Radyo Programı Ödülü’nü kazandı. Reklamcı olarak ulusal ve uluslararası bir çok ödül kazandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& CinAyetler (1989, Şiir Atı Yayınları, İst.)
& O Uzak Ay (1994, Adam Yayınları, İst.)
& Compact Risk Digital Poems (1994, Altıkırkbeş Yayınları, İst.))
& Ürk Şiirleri (2003, Altıkırkbeş Yayınları, İst., 150 s.)
& Gölgede 100 Derece (jpg Şiirleri) (2014, Ve Yayınevi, İst., 104 s.)
       Öykü Kitapları:  
& Touchdown (2015, Ve Yayınevi, İst.)
      Deneme Kitapları:
& Müsaitseniz Size Âşık Olabilir miyim? (2005, Neden Kitap Yayıncılık, İst., 159 s.)
& Melekler Seni Seviyor (2005, Neden Kitap, İst., 168 s.)
       Katkıda Bulunduğu Kitaplar:
& Nasıl Yazıyorlar? (2014, Kafekültür Yayınları, İst.)
Kaynaklar:

A  Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 5 / Abdullah Özkan – Refik Durbaş / 1999, Boyut Dosya Yayınları, İst., s: 1082-1083

Şiirlerinden Seçmeler:

DOĞUM GÜNÜN KUŞLU OLSUN

Aşkı okusaydım bir tek değişirdi havam
Geceyarısı yollara düşüp pardon derdim
Ağzımda eskiden kalma bir yunus
Elimde şampanyadan doğma iki kadeh

Akasya bekler, öyküsündeki sırasını
Otomobil farlarını gözüme sürerim
Belki yağmurda dansederim, film adamım
Konuşulmayan her şeyi böyle anımsarım

Aynada kaybolur cam, sırrı kalır
Bir derinliği bir yüksüğe hapsederek
İçinde değeri yükselmiş bir çığlık
Akasyacı bekler, Asya’nın atlılarını

Bir yunus doğurur
Biri batırır
Ağzımda yeni bir tad
Tenim çağırır seni en mûsiki

Ten neni tene yar

“Ürk Şiirleri” adlı kitabından

EYLÜL JPG

Biz cümleleriz gölgemiz sözcükler
Bir bütün gibi gözükürken eğilirler
Hayata dair ee! daha neler var
Güneş parlar, söner, yağmur yağar, kar erir
Çocuklar gider, çocukluklar kalır.

Biz kavaklarız gölgemiz rüzgârlar
Elimden tutarsın yürürüz sanki biraz korkak
Düşlerimize dair ee! daha neler var
Bundan önce bundan sonra zaman durmuş
Oyunlar biter, oyuncular kalır

Baba ben Eylüle geldim

“Gölgede 100 Derece” adlı kitabından

GİDERKEN

Dudaklarının tuzu hatırama değmemiş
Bana gözyaşı borçlusun, çocukluğum olur musun?

Aşk özürlüler için haber bülteni şimdi
Korkunç güzel, müthiş kaygan bir sabun silueti
Yardımcı melekleriyle omzunda gözlerini biriktiren
Gün siyaha boyarken sarı saçlarını gülümseyen
Hayatı bir dikişte içmenin telaşıyla büyüyen isyan
Yitirdiği şiiri gözlerinde taşıyan peri

Huzurun cezaevinden kaçmış göz kapaklarıma
Ağustos çiçekleri solmuş, bir hayal kalmış odamda
Beni bana benzetmek istiyor aynalar
Cesur olsam şehrin kapısına başımdaki tuğla
Kendi güneşin yanında, defteri açık kadın
Ne olursun, teslim olmayalım

Hey gidi koca keyif
Kim sevmedi seni?

“O Uzak Ay” adlı kitabından

GÖZLERİMİZ ÖLDÜ ÖNCE

Gözlerimiz öldü önce
Birlikte bir otele gittiler ölümle
Kimbilir kimden kalmış bir otel eskisi
Üstünde bir tabela
Otel Böcek
Gözlerinizi sonsuza kadar dinlendirir

Ayrılığın yüzüne yaklaştı gökyüzü
Bir öpücük bırakıp gitti rüzgar
Geceyle vardiyalı çalışıyordu sabah
Günboyu yaşlanıyordu sonra
Saatleri akrep zehirliyordu
Bir zenci kendini boyuyordu sabaha

Kötü sahafa düştüğünü bilmedi kitap
İçinde gözyaşlarından kalma bir leke
Gözlerimiz öldü önce
Doğumevine gitti şiirin biri
Süt kokulu bir çocuğun saçlarını okşadı
Suç ve Ceza'yla süsledi vazoyu

Zaten Hüzün Hanım bir şarkıya kaçmıştı
Zaten şarkı hüzne aşinaydı
Sevgiler yeni bir emre kadar durdurulmuştu

Kalbim, ince bir sızıyla uyandım sana


Hiç yorum yok: