25 Ekim 2010 Pazartesi

OKTAY TAFTALI

OKTAY TAFTALI
(25 Ekim 1958, Erurum - )

Tam adı Mehmet Oktay Taftalı. Nevin Hanım ile PTT memuru İhsan Taftalı’nın oğlu. Haydarpaşa Lisesi'ni ve ardından 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Aynı Üniversite'de yüksek lisans yaptı, 1986 yılında Viyana Üniversitesi’nde “Ernst Mach ve İzlenimci Felsefe” konulu bir tez hazırladı. 1988 yılında Viyana’da eğitim danışmanlığı yapmaya başladı. 1974-77 yılları arasında Fenerbahçe Kulübü’nde lisanslı olarak boks yaptı.
Üç Çiçek, Poetika, Düşler ve Öküz dergilerinin yazı kurullarında bulundu. İlk şiiri “Ahırda Gördüm Onları” 1980 yılında Somut dergisinde yayınlandı. 1980 yılından bu yana şiir, yazı ve söyleşileri Doğu Batı, Düşler, E, Kaçak Yayın, Mor Taka, Oluşum, Öküz, Öteki-siz, Özgür Edebiyat, Poetika, Sombahar, Somut, Üç Çiçek, Varlık, Yazko Edebiyat, Yeni Harman gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
 Pembe Aralık (1986, Çizgi Yayınları)
 Suların Durulduğu Yerde Yalnız Askerler (1994, Era Yayınları, İst.)
 Kan Geleneği (1997, Era Yayınları,İst.)
 Sivil Aşk Yoktur / Şiirler 1980-1999 (Toplu şiirler; 1999, Gendaş Kültür Yayınları, İst., 79 s.)
Deneme, İnceleme, Eleştiri Kitapları:
 Şiirin Mikroestetik Eleştirisi / Ahlak, Estetik ve Şiir (1993, Era Yayınları, İst., 136 s.)
 Medya Çağında Düşünce (1995, Era Yayınları)
 Şiirin Mikroestetik Eleştirisi / Ahlak, Estetik ve Şiir (1998, Gendaş Kültür Yayınları, İst., 136 s.)
 Bir Uzun Mektup / Emperyalizm, Ahlâk ve Siyaset Üzerine (2005, Cadde Yayınları, İst., 168 s.)
 Hayal Yöre / Batı Aydınlanmasının Sonu ve Yerli Düşünce (2005, Cadde Yayınları, İst., 206 s.)
 Acının Eşiğinde Yaşama Felsefesi (2010, Destek Yayınları, İst., 144 s.)
Kaynaklar:
 Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi Cilt II / 2001, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İst., s: 775

BİR YANIMIZ ÖFKE VE DENİZ

belki kimseye bildiremedik
ulaşmadı haberimiz yerine
oysa bu denizlerden karşı kıyılara ne çok yineledik
‘utanmak biraz insan olmaktır aslında’
biz getirmedik bilim ve tanrı egemenliğini
sömürgeleri biz keşfetmedik
günaha ilişkin değil kimliğimiz, günah belki bu çağdadır
ve avuç içimizdeki yara ondan intikam almaya yetmez
ansızın havaya düşer yorgunluğumuz
dağ geyikleri üzerine bir söylence olur

kimse görmek istemez bizi akşamları
çünkü inanca göre biz
akşamı bacak aramıza gerer, alkolle inceltiriz
ve inanırız daima
utanmak biraz insan olmaktır aslında

ihtilallerin riyasını düşünürüz
ve isyanı kutsarız çokuluslu ölümlere soyunarak
küçük yaşlardan beri biliriz
bir yanımız öfke ve deniz bir yanımız palandöken doruğu
ateş, toprak ve su gibi
aziz olmayı denemeliyiz
uygun zaman: gençlik olabilir
mekân: kuşkusuz ortadoğu
ve insan görünmeyen bir kuytuda ansızın
utanmak biraz insan olmaktır aslında

sonra ceketimiz bir uzun rüzgâr yüklenir
ve ayaz kokar ellerimiz
yıllarca haber alınamaz bizden
postamız gecikir
gecikir postamız diye
cinnet getiririz güvercin katillerine
oysa zaman bize eşlik etmek zorundadır
geçmek zorundadır o
uçmalıdır haberimiz, bildirilmelidir yerine
‘günah belki bu çağdadır ve biz utanırız
çünkü utanmak, biraz insan olmaktır aslında’

“Suların Durulduğu Yerde Yalnız Askerler” adlı kitabından


EMANETİM TEHDİT EDİYOR YILLARI

Tamer Saatçioğlu anısına

Beni vurduğunuzu kimseye söylemeyin
nasılsa her canlı
sonunda toprağa düşer
doğa yineler kendini bir kısrağın karnında
emanetin ve tehdidin gizli ilişkisinden ötürü
yavrusunu emziren bir anne ateştir
ateş gibidir düşmanına

ben onunla barışığım

işte bu yüzden uysal ve sabırlı
bir ad bulmalıyım kendime
zalimler ve kahramanlar arasında ortak bilinen bir suçtan
almalıyım cesaretimi

ateş gibi anasının yanına iyi bir oğul
uysal ve sabırlı bir ad kendime
ve her canlı gibi düştüğün bu toprağa
sonsuz anlamlar verebilirim

ben hâlâ
ayakkabısını bağlarken ilk derse geç kalan bir çocuk gibi
infazıma geç kalabilirim

beni vurduğunuzu kimseye söylemeyin
yaşarken değil belki
öldükten sonra ben
yalnız rüyalarınıza emanetim

“Kan Geleneği” adlı kitabından

Hiç yorum yok: