3 Ocak 2011 Pazartesi

MEHMET ZAMAN SAÇLIOĞLU

MEHMET ZAMAN SAÇLIOĞLU
(23 Şubat 1955, Bursa - )


       Cumhuriyet Gazetesi'ndeki bazı yazılarında Nahit Zaman adını kullandı. Rükzan Hanım ile Anayasa Mahkemesi üyesi Nahit Saçlıoğlu’nun oğlu. Mimar Kemal ilkokulu, TED Ankara Koleji ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1977-81 yılları arasında Ege Üniversitesi’nde asistanlık, 1981yılından sonra M.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı. 1996 yılında profesör oldu. Belçika’da ve Avustralya’da kısa sürelerle konuk öğretim üyeliğinde bulundu. Halen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Öğretim Üyesidir. Evli, bir kızı (Ekin Saçlıoğlu) vardır.
       Şiirleri, öyküleri ve söyleşileri Adam Öykü, Atika, Broy, Düşün, Gösteri, Milliyet Sanat, Türk Dili, Varlık, Yaşasın Edebiyat, Yazko Edebiyat gibi dergilerde yayınlandı.
       Ödülleri: “Yaz Evi” adlı kitabında yer alan yedi öyküden oluşan dosyasıyla 1993’te Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü, yayımlanmamış öykü dalında Vüs’at O Bener’le paylaştı. “Yaz Evi” adlı kitabıyla 1994 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı; “Topaç” adlı öyküsüyle 1998 Haldun Taner Öykü Ödülü Birincilik Ödülü’nü aldı.
      Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Günden Önce (1985, Yazko Yayınları, İst.)
& Sarkaç (2002, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İst., 52 s.)
       Öykü Kitapları:
& Yaz Evi (1994, Cem Yayınevi, İst.)
& Beş Ada (1997, Can Yayınları, İst.)
& Rüzgâr Geri Getirirse (2002, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İst.)
& Sur ve Gölge /2009, Türkiye bİş Bankası Kültür Yayınları, İst.)
       Söyleşi Kitapları:
&  Güneş Umuttan Şimdi Doğar / “Türkan Saylan Kitabı” (Prof. Dr. Türkan Saylan ile; 2004, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Nehir Söyleşiler Dizisi, İst.)
Kaynaklar:
A  http://www.saclioglu.com/ 

 
GEZGİN
 
Çocuktum, tanıdığım üç kişi vardı
Biri sucuydu su taşırdı
Biri balıkçıydı onu da su taşırdı.
 
Gençtim, üç kişi daha tanıdım
Birinin avucunda ateş vardı okşardı
Biri benim ateşimle yaşardı
 
Yaşlandım üç kişiyi yolcu ettim
Biri üflediğim tüy çiçek oldu
Biri el salladığım yıldız
 
Bana göçebe yastığım kaldı.
 
“Sarkaç” adlı kitabından

SARKAÇ

Can simidi, kurtarma sandalı
kaldı karada
Ekmek, su, gemimin ömrüyle
çıkmıştım yola.

Denizin gezen düşüncesi rüzgâr
yaşlı bir el gibi sırtımı sıvazlar
Dalgalar sanki zaman;
bir bırakır, bir tutar.

Karadan değil, martıdan
ayrılınca anladım denizi.
Her limanda bir korsanın mührü
Her kalede çocukluğum gizli.

Güçlü solukların açığa attığı gençlik
Kıyıda kalan ten, kırışık kum
Bir karışta nem, su bir kulaçta
Ben, yandıkça alevi büyüyen mum.

Bundan böyle gemim, yolu sen seç.
Yokmuş umduğum hiçbir ülkede
Nereye gitsem sığ, akıllar gelgeç
İçimde bir adayı gösterir Sarkaç.

“Sarkaç” adlı kitabından


SÜREYYA
 
               (Cemal Süreya'nın anısına)
 
Şiir, yaşamı daha çok sevdiğinden 
Geri geldi kiminle gittiyse ölümden.
 
Sunduğu sözcükleri yazsak da dizelere
Anlamayız o sonsuz dili bilmediğimizden.
 
Ölüm, sevdirmek ister gibi kendini bize
Sevdiğimizin gözüyle bakıyor yüzümüze.
 
“Sarkaç” adlı kitabından


Hiç yorum yok: