28 Eylül 2010 Salı

"BİZE HER YER TRABZON" / HÜSEYİN ALEMDAR





"BİZE HER YER TRABZON"

Son şiirlerimden birinde Pazar gününü karımdan bile kıskandığımı yazmıştım.
Bir haftalık yorgunluğumu üzerimden atma anlamında Pazar günü benim için gerçekten anlamlı ve önemlidir. O günde ya köylüyümdür, ya şehirli; o günde ya günahımdır ya sevap; o günde ya sevincimdir ya hüzün. Bu paradoksal hâlimi ancak iki yer ve mekânla ilişkilendirebilirim: Yeşilçam ve Gebze. O gün Yeşilçam'da isem sol parmağımdan boynuma dolanan bir evliliğin ve umutsuzluğun oku, şayet Gebze'de isem ailem ve hayvanlarımın saadetinde o okla kendimi vurmuşluğumdur! Tabii ki, 19 yaşımla birlikte Pazar günü bende bir o kadar da futbol ve Nâzım Hikmet'tir.

Takvimden 26 Eylül olarak kopardığım Pazar günümü bu kez şiir ve futbol aşkına bir kitaba ayırdım. İyi ki de böyle bir günü "Bize Her Yer Trabzon" tadıyla ömrüme kazdım. Yaklaşık altı ay önce böyle bir kitapta yazmamın gerekli olduğu sevgili dost Aytekin Akay istemişti. Ben de adı "Mavi Doğdum Bordo Ölmek İstemiyorum" yazımı bu kitaba yazmıştım. İyi ki de böyle bir yazıyla şiir ve futbol hastalığımla kendimi Trabzonspor'la ilişkilendirmişim. Kuruçeşme Kafes Garden'da saat 10.30'da gerçekleşecek olan kitap tanıtım amaçlı kahvaltı ve maç keyfi için kendimi yolculuğa Gebze'den hazırladım. Şiir tanrılarımdan biri olan İlhan Berk'in bir sözüyle güne başladım: "Şair bütün bir doğanın ve canlılıkların tanrısıdır, bundandır ki müezzinden bile erken uyanmalıdır". O sabah gerçekten müezzinden erken uyandım. Tam elimi yüzümü yıkıyordum ki sabah ezanı okundu; Allah'ın 99 adını şiir tadında sevmeme rağmen arkaik bir dillde söylenen ezan sesini öteden beridir çok sevmem. Karım ve körpe köpeğim "Beren" uğurladı beni şiire ve şehre.

İzninizle "Bize Her Yer Trabzon" diyeceğim. Bahsettiğim mekânda erkenden başlayan sohbette ve kitap tanıtımında sevgili yayıncım Ömer Asan ve Trabzon dergisini çıkaran Aytekin Akay dışındaki birçok değerli dostu ve arkadaşı o gün tanıdım. Çoğu formalı ve coşku seli bu insanları tanımaktan o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Gözüm şampiyon Trabzonspor'un futbolcularından birini ya da birkaçını aradı; bir ara Dozer Cemil'in (Usta) sol elinin omuzuma düştüğünü hisseder gibi oldum. Mavi yanım ağırlıklı olarak yine "bordo" yanıma sitemde bulundu, hüznümü kimseye çaktırmadım. Kendimce bir Araklılılık estirdem, o gün tanıdığım ve çok da sevdiğim ilçe insanlarım Olcay Çakır, Melek Bakırtaş ve kemençeci Erkan'ın gizli tanıklığında. Kitap "bordomavi.net" kaşesiyle Heyamola yayınları etiketiyle çıkmış, "Bize Her Yer Trabzon"un ikinci kitabı. Editörlüğünü Gamze Bal, Metin Külünk (bir insan bu kadar mı içten ve güzel olur kardeş) ve Yalçın Kaya Aydın'ın üstlendiği kitap, özenli baskı ve kurgusuyla herkesin elinden düşüremeyeceği bir kitap. "Divane âşık gibi" altbaşlığıyla sadece futbolla değil aynı zamanda müziğimizle de Trabzonspor'u bizlere fazlasıyla sevdiren bu kitap vesile olur da dilerim ki özlemini fazlasıyla çektiğimiz şampiyonluğu da bu yıl yakalarız derim. Tayfun Pirselimoğlu'ndan Yaşar Bedri'ye, Çiğdem Sezer'den Ergun Ata'ya, Halit Kıvanç'tan Sunay Akın'a (ah Sunay ah, sırf senin için de olsa ömrümü geri sarmak istemezdim!), Fabio Salomoni'den Minik Alanzinho Gürcan Bayrak'a birçok şiir, futbol ve hayat insanının yazıları var kitapta. Siz de "şovenist" anlamda değil, paylaşımcı ve barışçıl anlamda "Bize Her Yer Trabzon" demek istiyorsanız, bu kitap hepimizin.


HÜSEYİN ALEMDAR

Hiç yorum yok: