2 Temmuz 2016 Cumartesi

ÜMİT YAŞAR IŞIKHAN


(1 Temmuz 1957, Mardin - )


       Şair, yazar, çevirmen. Prof. Dr. Vedat Işıkhan’ın ağabeyidir. İzmir Çınarlı Endüstri Meslek ve Teknik Lisesi (1977) ile 9 Eylül Üniversitesi Yabancı Diller Meslek Yüksek Okulu (1992)’nu bitirdi. Akçay, Ayvalık, Foça, Güllük, Bodrum ve Datça’da (1992-2011) Liman Başkanı olarak görev yaptı. 2011 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda uzman olarak görev aldı.
       Kimi şiirleri bestelenerek seslendirildi. Yeni Sanat (İzmir 1995), Temmuz (İzmir, 1986-87) ve Homeros (İzmir, 1988-89) dergilerini çıkardı, yayın yönetmenlikleri ile sanat danışmanlıklarını yaptı. 2010-14 yıllarında TRT Belgesel, İzmir Sky, Kanal 35 ve Ada Tv.de programlar yaptı. Arapça ile Süryaniceden şiirler çevirdi. Toplu şiirleri Adı Özgürlüktü adıyla 2008 yılında Azerbaycan /Bakü’de yayımlandı.
       Şiirleri Arapça, İngilizce, İtalyanca, Almanca, Süryanice, Sırpça, Rusça, Fransızca, Azerice ve Hint dillerinde yayımlandı. Değişik tarihlerde Türkiye'yi temsilen Kuzey Afrika, Orta-doğu ve Avrupa'da uluslar arası şiir festivallerine katıldı. 1987–1988-1999 yılları Irak uluslararası Mirbed Şiir Festivali, 1991 yılı Libya M. Irregai anma toplantısı,  1986 yılı Nazım Hikmet Yazın Kolu-Prizren ve 1990 yılı Balkan Yazarlar Birliği Belgrad-Yugoslavya), 2007 yılı Suriye Şam edebiyat buluşmasına katıldı. 2007-2008 yıllarında Datça ve Marmaris'te Uluslararası şiir buluşmalarını örgütledi.
       Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği (Kurucu Başkan, 2008), Dünya Sanat Olimpiyatları Türkiye Komitesi (Kurucu Genel Sekreter, 2012), Uluslararası Kültür Sanat Diyalogları (Kurucu Genel Sekreter, 2014), Uluslararası PEN Yazarlar Derneği,
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ile Bilim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) üyesidir. İzmir'de yaşıyor.
       Işıkhan’ın ilk şiiri 1975 yılında Bestelenmiş Şarkı ve Türkü Sözleri Antolojisinde yayımlandı. Daha sonra şiirleri, öyküleri, yazıları ve söyleşileri Damar, Homeros, Temmuz, Yaba Edebiyat dergileri ile Ege’de Bugün gazetesinde (2013-14) yayımlandı.
       Ödülleri: Cumhuriyet’in 50. Yılı Şiir Yarışması 1.lik ve 3.lük (Mardin 1973), 1979 Hasan Tahsin Şiir Yarışması Mansiyon, 1980 Yaba Dergisi Halk Ödülü Şiir Dalı Mansiyon, 1980 Yaba Dergisi Halk Ödülü Araştırma Dalı Mansiyon, 1982 'Ekin' yazın dergisi ödülü, 1986 Ekin Edebiyat Dergisi Şiir Özel Ödülü, 1997 ‘Yeni Asır’ Şevket Bilgin Köşe Yazarlığı 3.lük Ödülü, 1998 ‘Menemen’in Sesi’ Deneme Yarışması 1. Ödülü, 2008 Azerbaycan Vektör İlimler Akademisi / Dünya Barışına ve Edebiyatına Katkı Uluslararası Ödülü, 2010 Birleşmiş Milletler Rusya Temsilciliği Dünya Barışına Katkı Onur Ödülü ile Avrupa Üniversitesi Bilimsel Çalışmalar Fahri Doktor Beratı (2010) sahibidir.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
&  Kamçılanan Umutlar (1976)
& Andaç Yerle Gök (1979)
& Sevdamda Ülkem (1983, Ank. )
& Bir Pencerede Kırk Bahar (1986)
& Adın Can Olsun (1987)
& Adı İllegal Veya Çoğul Yalnızlıklar (1996)
& Aşk Vardı – Netekim 12 Eylül Şiirleri 1 (2007, 2. Baskı: 2009, Etki Yayınları, İzmir, 159 s.)
& Aşktan Sonra Hüzün - Netekim 12 Eylül Şiirleri 2 (2007, 2. Baskı: 2009, Etki Yayınları, İzmir, 141 s.)
Öykü Kitapları:
&  Sığınaklarda Hüzün Şarkıları (1987)
& Kalbim Irak’ta Kaldı (2007)
       
Şiirlerinden Seçmeler:

ADI İLLEGAL

en yasak ihtilaldi dokunmak saçlarının ucuna, hırçın bakardın
okşamak bir martının kır kahvesinde elleri zaman üşümüş
büyürdün ve üşürdüm,hayatımı bilen loş hücre duvarları gibi soğuk
ve bakardık konuşamadığımız yarınlara,ansızın solgun duvar
ansızın oyuncakçı vitrinlerinde bir manşet ayrılık

kaç yağmur damlası indin kapanan bir kitabın sarhoşluğuna
kaç mevsim sorguladı beni bakışlarındaki hüzün
sustum ve sığındım geçmişimdeki kavgaların rüzgarı beni örttü
sustum ve vuruldum
yenilgiler tarihime illegal aşkımı koydum

büyürdü biz olmadan da çiçekler ve daha beni tanımayan çocuk
büyürdünüz ortaçağı yaşayan bir kentin pandorasında sadece
ve unuturdunuz beni, inat ve doyumsuzluk yeterliydi işte sahne
işte gözlerini ve kulaklarını kapatmış yelkenliler koşturur
işte dergi satan çocuk,
işte oyunun bittiği ve ağladığın gece

bir inançtı, bir kavga, önce kendimle sonra sen, bölünmüş ve çoğalmıştık
deli bir oyuncuydum, bir çığırtkan haykırarak anlatamadıklarım beni vurdu
değişik bir şey değildi vurulmak,çıkarken sığınaklardan resimlere
değişik bir şey değildi ayrılık ve ölüm bizden önce gidenlere

böyle değişirdi dünya,böyle gelişirdi yaşlılığına doğru bir şiir
beşinci kata çıkıp sola döneceksin ve bakıp duvardaki saate yağmur yağacak
sarılsan anlatılmaz bir hızla martılar geçecek kapıdan,şaşıran gözlerin
ve sonra sen düşeceksin, düştüğüm gibi yıllardır onulmaz sevdalara

hiçbir kente elveda demedim
gömün beni ve sen
hoşça kal illegal
illegal…

BİR DOST SÜRSÜN AYAK İZLERİMİZİ

ölürsek sırayla ölelim
bir dost sürsün ayak izlerimizi

bütün yıllarıma dem vurup oturdum masa başına can
mevsimler değişti, yapraklardan bir bahar indi ayaklarına
şimdi uzak sınırlar, şimdi uzak bakışların
hangi bulut getirir seni, hangi güvercin kanat taksam
çekip gitsem nereye…gökyüzü korkunç yalnızlık
salınır ay ışığı bir ülkede yağmur tanesi saçlarından

ellerini bıraksam gözlerim seninle, yüreğim ve bütün zaman
mercan olurum,bulut olurum, güvercin olurum bu zulüm aşkımadır
dev bir çocuk olurum, ayaklarımı kurtarsam, dilimi
hücreleri ben yıkacağım sevgimle ve umudumla bütün yeryüzünün

işte orman bıraksam ellerim sıcak ırmaklar
alırım bütün umutları seninle, her kavgada her cephede gül
sırtımda doyumsuz çocuk gözleri gençliğimin
ansızın ölürüm, ansızın çılgın ve sürgün

şimdi gürültü içinde bir kent yaşıyorum,demir yığınlarından betona düşerek
şimdi kişneyen çarkların dişleri arasında ölüleri koyacak yer yok
şimdi bir çocuk sana delice tutkun, sana delice hasret
şimdi eylül karası saçlarına tetik sustu, gökyüzü görünmüyor
şimdi üşüyen ceplerimde ellerimi saklayarak bir deniz kıyısında

geri dönsen,gitmeden önceki alanların soluk yüzlü yollarına
ve dalıp gitsem çoğalmış ellerimle sevda tayfasıyım
ve seni görsem
ve yeniden dönsem uzamış sakalımla militan
suskunluğuma

seni almaya gelmiş gibi beklerdim köşelerde
seni özlemiş gibi bakardım penceresi yok
yırtılan bir fotoğraf renklerini ağladı
görmediğin duvarlarda

oysa
oysa ben ölüydüm görmedin
oysa öldüklerim doymadılar yaşama
her şeyi gözlerine bırakmışken, salt sıkılmış yüreğindeki yumruğunu sevdim

ölürsek can..
ölürsek sırayla ölelim
bir dost sürsün ayak izlerimizi

gittin,ellerini ver koynumda silahım olsun
gittin,yüreğini ver sevdama kitap
demir sıcağı ayrılık dağlara ve aşka
sevgi çığlığı kuşlar konsun..

EMİLYA

Perdesi çekilmiş bir hüznün portresi bakarsın yollara emilya
Uzak bir kent ve uzak bir bulut dolaşır bakışların
Özlem gibi yağmur yağmaz, biraz suskun saatler bacalarda
Adın geçer, ölüleriyle sarhoşsun, tarçın kokulu
Ah o ülke, tarihime her gece ihanet işler

Güldün ve ağladın duvarlar hep beyaz kaldı sesinde
Duyulur çırpınışları pencerede ateşböceğinin emekçisin
Kanatları ihtilalsiz ve aşksız dökülüyor saçlarından
Omuzlarında yarım kalmış öpücük izleri vuruldular
Ah günahsız ve isteksiz doğan çocuklar

Bir eksiklik ve esriklik vardı emilya, yeryüzü yüreğinden
Bir elinde şarap bütün yoksulların yıkanmış gözleri
Bir elinde suskun sayfaları çoğalmış isyan
Seni sevdim bütün çiçekler gibi su kokardın
Türkülere ve tütüne kaçak giderken insan

Aşk nedir emilya, tren geçmez ki kapının sarmaşıklığından
Sevda nedir emilya, sınırsız denizlere türkü
Ya kavga…bir yıldız daha kavuşur gözlerine
Sarıl emilya, bu ülke ve dört duvar bizim
Bir yanı bahar ve hırçın katliamlar kalır geceye

Ayır saçlarını, sür gözlerini namluya emilya
Vur beni İzmir elin elimde olsun
Bir yeri daha kanar bu dağların payımdan

Bir çiçek daha düşer özgürlük aşkıma...

Hiç yorum yok: