6 Temmuz 2016 Çarşamba

ONUR BAYRAKÇEKEN


(3 Şubat 1994, İstanbul - )


       İlk şiiri Akatalpa dergisinde (Sayı: 129, Eylül 2010) yayınlanan “Nevizade Rüyası”dır. Şiirleri, öyküleri ve yazıları Akatalpa, Bahçivan, Berfin Bahar, Gediz, Karakalem, Lacivert, Mühür, Peyniraltı Edebiyatı, Sinefil, Varlık gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı, yayımlanıyor.
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

BIRAK SU KENDİ AKSIN

beyoğlunda bir sokak burası hüseyin
dünyanın en kirli denizindesin
allah değil yaratan
fakirlik
girme o denize hüseyin

beyoğlunda bu sokakta balık derili kadınlar
beyaz memeleriyle kırmızı rujlarıyla meşhurlar
kazımamıştır ki kimse boyalarını
yoksa evde bakılacak bir anne
evde doyurulacak bir piç
biri gidiyor biri geliyor dertlerin
derman yok öleceksin
pis pis gülüyor tabip hüseyin

gitme beyoğlunda o sokağa zulümdür
hem bilesin hiçbirinin ismi gerçek değil
görünmez kelepçelerle tutuklama onları
hepsi yalnız yatakta olmaya özgürdür
bu sevişmek değil hüseyin sevişmek değil

bekliyorlar seni
diğerlerini bekledikleri gibi
bakma cilvelerine kırptıkları gözlere
işte sigara gibi bir şey bu hüseyin
bir de alsan alınmaz satsan satılmaz bir hayat
âşık olmak bile yasak
yasak orospu yasak

beyoğlunda o tenhalık usandırır insanı
bütün kalabalıklar kadının ocağında ölür
senin ellerin biraz daha mı çürütsün dünyayı
gitme hüseyin her cümleniz ölü doğacak
gitme ki
belki yarın tesadüfler buluşturur sizi

belki tesadüfler hüseyin buluşturur sizi
belki yarın hem de bulut beyazı bir elbiseyle
bir sokakta göz göze
ilk seferde el ele
sonra çekersin yârin kirpiklerini yasaklara
bir cepheye girersiniz
sonra ölürseniz beraber yaşarsanız beraber

bırak su kendi aksın hüseyin
o güzel ak memeleri
bir tek yârin elleri okşasın

İstanbul, 20.12.2012

Akatalpa, Sayı: 158, Şubat 2013

HASRETİN DİLİ

tütün içtim tütün yedim boğazımda bir-
ah yalnız derunumuz harlanmıyor ki
ayrılık sesimizde ateş yüzümüzde gölge
insan mutluyum dese de- hasretin dili var

İstanbul, 2.12.2013

Akatalpa, Sayı: 169, Ocak 2014

JOKEY

I
her karşıdevrim bir kısrak ölümüdür
dedi gözleri kan çanağı o jokey
atını son kere öptü bıraktı toprağa
ve sildi kimliğinden doğum tarihini

o artık yaşsız bir jokeydir.

II
el çırpar ya yetişkinler her neticeye
her neticesinde bu yarışın
olur ya sevinen bir yetişkin mutlaka-

sevinçlerin tutsaklığını gördü jokey
topallarken altında kara sırtlı nemeçek

III
ben bir jokeyimdir. masumiyetler,
öfkeler ve inançlar koşturan dünyaya

sevinçlerin tutsaklığını görmüşüm ben
çünkü devrimi legolardan öğrendim ilk defa
bir ata kavuşurken o sıkıcı salonun ortasında
ihtiyarlar beni umarsız bir çocuk sandılar

IV
bir kere doğan
ayak basmıştır artık dünyaya

silinse de topraktan izi
silinmez kokusu ve anısı
tarihte yer tutmuş olanın

V
her devrim bir kısrak doğumudur
diyorum, ben artık yaşsız bir jokeyim
sildim kimliğimden doğum tarihimi
ölürsem de atımın yanına gömün beni

ve hiç yaşlanmadı deyin.

Peyniraltı Edebiyatı, Sayı: 29, Ekim 2015

KUŞ DEĞİLSEN UYU

                                                        buse’ye,

bu yürüyen sen misin yoksa kuşlar mı
gece oldu biliyorsun, kuş değilsen uyu
ağaçlar da üşür dökülür yalnızlıkları
bunca yalnızlığın arasında sokaklar tenha
tenha incelir gece bunca yalnızlığın arasında
sen bir başına, ağaçlar bir başına, kuşlar-

bu yürüyen sen misin yoksa kuşlar mı
kaldırımlar ıslak, gün durdu, ayağın çıplak
sen titrersen kırılır sevinç, kuş değilsen uyu
bu dünyadan bizi kurtaran şu gökyüzüydü
ya beraber uçmazsak-rüzgâr çok uğultulu
titrersin, kesin, tanır gökyüzü eksik ölümü

ah!
çiçeklerle süsledim odamı, kuş değilsen uyu
yoksa dost bir şarabın dibinde duruyor gökyüzü, bak
pencerem açık duvarlarım mavi yalnızlığım buğulu-

ben buğudan bulutlar çizen o güzelliği beklerim
çünkü her göçmen en önce u mut lu

 İstanbul, 1 şubat 2013

Akatalpa, Sayı: 171, Mart 2014


Hiç yorum yok: