27 Temmuz 2008 Pazar

Gökçenur Ç.'den Şiirler




Ama Yaz Geçti, Bize Ne Şimdi Bunlardan

Sıcaktan çıtırdıyor fıstık çamları,
öğle göğü mavi gömleğin senin.
Bir sözcüğün gölgesine sığındık güneşten.

Öteden geçen kuş sürüsü
baş harfleri adının, soyadının,
o gömleğin yakasına annenin işlediği.

Nelerden konuştuk o yaz?
Konuşmak iyidir dedik yazsa, susmaktan,
atlardır tanrıların en sevdiği karıları
Ama yaz geçti, bize ne şimdi bunlardan?

Anlam, sözün özdeğidir diyordum,
şiir tırmandığı kayalıktan inemeyen bir yavru keçi,
neyle dolar sözcüklerin içi, hızla boşalırken yaşam?

Ğ ile başlayan bir sözcük arıyordum Türkçe’de,
bütün sarı denizleri dolaştım o yaz,
Ama yaz geçti, bize ne şimdi bunlardan?

“Her Kitabın El Kitabı” adlı kitabından


ANLAMAK GEREKİR Mİ?

Dedim ki halkın yıldızları göktedir
sizin yıldızlarınız omuzlarınızda
çelenkler ve çapraz kılıçlar arasında

Dedim ki halkın yıldızları göktedir
gök bir sözcüktür
yıldız gibi, söylenirler gecede
geç kalmış bir haberciyi beklerken
ve ölüm ne ise anlamak gerekir mi?

Çok sözcük gördüm ağaçların içinde,
devrilmiş, bronz bir yunt yontusu
ya da gümüş bir düş kapanı
ışıyan ılıyaz güneşleriyle,
belki bir diken, belki diken bile değil,
saf acı, batmış
gecenin çavdar kokan ayağına
çok sözcük gördüm, vardılar
sözcükleri anlamak gerekir mi?

Dedim ki kurt kulası bir attır ölüm
ne ise anlamak gerekir mi?
bir sözcük değil ki bilelim
kullanalım dizenin bir yerinde
belleyelim ölüm var
ıslak bir atın yelesini okşar gibi
elleyelim, tadalım yulaf ezmesi
gibiymiş diyelim tadı, koklayalım ki tekrar
karşılaştığımızda kokusundan tanıyalım
denizden yeni çekilmiş bir ağ gibi kokuyordu
desin birimiz, herkes desteklerken onu
ağlar çekilirken deniz gibiydi kokusu
diye karşı çıksın diğerimiz

Dedim ki gülgunî beyaz bir attır ölüm
aşkyaratan deriz aramızda ona biz
aşk bir sözcüktür, benzemez aşka
içimizde genişleyen söğüt gölgesi,
iki ağacın arasından geçen nehir,
rüzgârın ansızın yön değiştirmesi,
birbirine benzemez bunlar
birbirine benzemeyen şeyleri anlamak gerekir mi?

Dedim ki sincabî doru bir attır ölüm
zamanbüken deriz ona yanınızda biz
adını söylemez hiç kimse, içimizden mor leke deriz
geçer sözcüklerin ovasından tırıs
ısırarak rüzgârın haşaşiyun sırtını
deriz bir şeyler yapmalıyız
ama zaman ne ise anlamak gerekir mi?

Dedim ki bakla kırı bir attır ölüm
seversiniz onu beslersiniz
darı, küspe ve yıldızlarla
okşarsınız yelesini
okşar gibi halkın atasından kalma
gururunu, bu atla geçeceğiz dersiniz
iki nehrin köprülerini, nal izlerinden
fışkıracak yeraltında kanat çırpan deniz,
onunla varacağız varsıl kurtlar ülkesinin
topraklarından pay alacağımız masaya
düşgördüren deriz ona biz, hüküm düşü,
düşler ne ise anlamak gerekir mi?

Dedim ki kar yağdı kara bir attır ölüm
bir sözcük sizin için
bir dalın rüzgârda kırılması
gece bastıran tipi
bakır bir maşrapa gibi
daldıra çıkara çıkar fıçılarına
doldurur boşaltırsınız
önemli anlamlarla
ulusal güvenlik, küresel terör,
istikrar gücü, bölgesel barış ve para piyasaları
dersiniz güçtür anlamak ve güç ne ise anlamak gerekir mi?

Halkız biz, yıldızlarımız göktedir
anlamayız göğü, yıldızları
anlamayız zamanı, sözcükleri, ölümü aşkı
ama biliriz göktedir gök, zaman geçer
sözcükler yaşadığımız dünyadadır
sonra aşk vardır anlamasak da vardır
ve ölüm, bir gün sizin de alnınıza değecek
süzülüp kiraz yapraklarından sisli bir kasım sabahı
halkız biz, yıldızlarımız göktedir
anlamayız göğü, yıldızları
anlamayız zamanı, sözcükleri, ölümü aşkı
ama biliriz azalan öneminizi arttırmak için
bu kurgulanmış tehlike, bu ölüm pazarlığı

Dedim ki halkın yıldızları göktedir
sizin yıldızlarınız omuzlarınızda
çelenkler ve çapraz kılıçlar arasında
ve ölüm bir sözcük değil
oğuldur bize, sonra susar siyaset

Yanaşır beyaz kuleye gübre yüklü kamyonet


Yasakmeyve, Sayı: 7, Mart-Nisan 2004
“Her Kitabın El Kitabı” adlı kitabından

* Şiirler, Gökçenur Çelebioğlu'nun izniyle yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: