30 Ağustos 2017 Çarşamba

ERTUĞRUL ERKAN



       İstanbul’da yaşıyor.
       Şiirleri, Akatalpa vb. gibi dergilerde yayımlandı.
     
Şiirlerinden Seçmeler:

MONA’ NIN KADEHİ

                                                    Zeynep Ergen’ e

Eski mitolojilerde dolanan bir ruhtur:
Mona’ nın kadehi.
Gül nektarı tanrıların, zakkum zehrine karıştığı
yegâne yaşama sebebi.

Zakkumların ve tanrıların kadehleri
masmavi, bilinen gerçek ki tokuşup sızdıracakları.
Ağlayıp boyarsa geriye kalan ölümsüz
nektardır. Oturulmuş masanın etrafı karanlık,
bütün kadehleri zehirle dolduranları izler.
Aynı sofrada bir söz dolanır
ayağıma: kendi inancıma dönük tüm bekleyişler
selam ederim uzunluğunuza, beklenilmeyen her şey
tuzu çoğaltır vücutta. Bütün gökyüzleri
gibidir zakkum; kendi hapishanesinde büyüyen tanrımın,
hayallerinden sızandır. İlk görüşte garipsenir aşk:
“böylesi büyüyü yadırgayanlar bilinir” elindeki kılıcın
yansımasında, gidilir de en kötüsü sevilir.
Neden?

Gelmiş-gidilmiş-kimmiş, kapı çalındığında,
-hayır değilmiş, beni ve kendi ilmiğimi yakan,
her yeni sarhoşluk bir yoldan dönüş gibiymiş.
Tüm tanrıların yüzü kızarıkken bizi biz yapan,
bir duman gibi ayıran aşkları, yüzmeliyiz,
ayrılıklardır her şeyin ardında kalan. Bölüşük utançlar,
insan utanmaktan başka neye yarar? Zakkumların akıttığı zehri
içen tanrıysa, ölüm kimden yana ağlar! Meydanlarda bağıran
türlü türlü şaklabanlar.
    
Defnedir her kesik perdenin yırtılışı.
Tanrılar ve daha fazla zakkumun kökü gibi,
kutsaldır sevginin bilinen kucaklar arayışı.
Aynı tarihte şu notu düştüler: “Bugün bir şey olmadı.”
Olmayan
tıkar yolu, yol tıkanır zamanla. Zamanı boşaltmak gerek.
Tanrılar ağlıyor, ağlayan kadından korkarım. Bir kış gecesidir
zakkum çiçeği,
ki ben o geceyi hiç unutmadım.
Zakkumlar kanıyor zeus, ra, odin,
sizlere ihtiyacı var aşkların.

Tersine göç eder mi kuşlar? Salkım göğe döner:
“ey kişisi en büyük tanrının!” Gelişlerin güllere benzer.
Her gülün dikeni vardır, kanına temas eden. Tanrılar,
zakkumlar ve ben
içerlerken sızdırır kanını güle, kadehlerini tokuşturur: şrakkk!
sevgin masmavi uzanıyor göklere, gökyüzünü öğreten
tanrımsın sen,
aynı mutluluğu tattıran bu gizli aşkla;

Atlas, atlas!
Mona -sanırım- âşık oldu bana!


Akatalpa, Sayı: 145, Ocak 2012

Hiç yorum yok: