4 Mart 2014 Salı

VEYSEL EROL


(1976, Diyarbakır - )


       Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirdi. Mersin’de yaşıyor.
       Şiirleri, Başka, Islık, Kuzey Yıldızı, Öteki-siz, Yaratım, Yasakmeyve gibi dergilerde yayımlandı.
Ödülleri: “Göz Banyosu” adlı dosyasıyla İsviçre Hastanesi Sanat ve Edebiyat Ödülleri kapsamında Şiir Jüri Özel Ödülü’ne değer bulundu.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Göz Banyosu (2006, Komşu Yayınları: 8, Şiir: 8, İst., 64 s.)

Şiirlerinden Seçmeler:

BİRİNCİ MANKEN

yüzünü gördüğüm kaşıkta
sıcak bir ceset var

gümüşe tapıyorum
gümüşü okşayan
masada yangın var

yangın dildir
nesnelerin dili
sığıntıyı
ünlemlere saklar

yankıyı
yansısız bir aynaya
   -sakın

bağırma
beni ruj tutar
ağızda kurşun
elde kalem var
 
duydun mu
yemek bitmedi daha 
tabakta
göğsümün topukları var

“Göz Banyosu” adlı kitabından

HASATÇI

ben bir ikindi uykusuyum, rüzgârda
çiçeklere bakmak modaydı, kentte uçuşan
bir tuğlada pıhtılaşmış yazı, saçları kızıl
elleri kil, kadınlığı 1945 almanyası
 
ben bir ikindi uykusu, henüz soğumuş
pis kokularda yatan şiir
son kurşun: gençlik modaydı
 
ölmek için daima zaman vardı,modaydı
sarı hem çok yakındı, ateş
teknemim ağzı: yakın şiirleri
patlasın şakağımızda yüreğin kızgın öküzü
kuruyan kelimeler tutuşsun insan tarlasında
ağır ağır, dil oynasın
 
deniz bu, cansızlık modaydı: mavi
kendini koklayan bir kırmızıydı, beyaz
hep beyazdı zaman, modaydı
 
Yaratım, Sayı: 16, 2007

SİVİL MUHAFIZ KURŞUNU

el edince siz en sevdiğim şarkılardan seslendiniz
çingene romansı güllerin ağzıyla yıkanıp gelmiştiniz

hangi sözcüğün hatırını sorsam sizdiniz, bin bir şikâyet
evlerin tecrit köşesiydiniz, anlatamam
olağanın dağlarında lorca papatyaları: seviyor–seviyor

aşağısı fazlaca kalabalık ve doğaüstü, bir anlam
küresel sığıntılara karşı, tekdüze
intiharlara karşı, fişlenmiş yapraklara
arap büyülerine karşı, hisar kulesi
kendi güçsüzlüğüne karşı, yıkıldı yıkılacak
üstün kalabalığına karşı

bir devrim boyu simonov şarabından içtim
anılarda rusya pek soğuk
anlatır mı size evliya kedilerim
beklemek sultan camisinden de boğuk

el edince siz en sevdiğim şarkılardan seslendiniz
bir devrim boyu tüm zamanlara karşı
çingene romansı güllerin ağzıyla yıkanıp gelmiştiniz
sivil muhafız kurşununa doğru

SONBAHARIN BİNDOKUZYÜZDOKSANDOKUZU

I
karenin dört kenarı vardır
ve yalnızlığı ellerimizin

ah cibal
bıkmışsın
köşeli seslerden

ötende
kıvırcık saçlı deniz
bıkmışsın
hint okyanusu'nda uyanmaktan

II
bir böcek
başını kaptırır çiftleşirken
bir örümcek gövdesini
bir berber uyudukça
sakalını kaptırır
asker üniformasını
kasap kolunu
tren yolunu
yolcu sokağını

insandın
şiirin kavanozunda
bir imge kırılır
ve bir hayvan
hapsedilir doğasına

onsekiz yaşındaydın
ve bir daha
kendinle yatamamıştın

çantanda ben yoktum
aynaya baktıkça
ruj yerine jilet bulamamıştın

yitip bitireceğim kendimi
koktukça seslilerim
kemireceğim dişlerimi

sır demiştin
işte
çanta ben(d)im

içi boşalmış zorunluluk
hafif(t)im

III
taş içimdir benim
hüznüne vur
incelsin
incelsin memelerin

tekrar et

ne kaldı bitecek
içime al

sonbaharın bindokuzyüzdoksandokuzu

taşı unuttukça
yağmuru anımsa
ıslandıkça
beni

kömürlü silgiyi

tekrar et
  
“Göz Banyosu” adlı kitabından


Hiç yorum yok: