25 Haziran 2016 Cumartesi

ALPER ÇEKER

(1972 - )


       Şair, çevirmen, dilbilimci. Rus Dili ve Edebiyatı mezunu. 
   Şiirleri, Kitap-lık, Underground Poetix, Varlık, Yasakmeyve vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Gece Şehre Dedi ki (3. Baskı: 2006, Altıkırkbeş Basın Yayın, İst., 80 s.)
       Romanları: 
& Reziller (2012, Altıkırkbeş Basın Yayın, İst., 258 s.)
      Deneme, İnceleme, Eleştiri Kitapları:
& Rus Avangard Manifestoları (2010, Altıkırkbeş Basın Yayın, İst., 128 s.)
       Çevirileri:
& Vladimir Mayakovski, Şiir Nasıl Yapılır? (2016, Altıkırkbeş Basın Yayın, İst., 56 s.)
       Yayına Hazırladığı Kitaplar:
& Çağdaş Türk Edebiyatı’ndan Kedi Hikâyeleri (Derleme)
& Türk Tarihçiliğinde Dört Sima : Halil İnalcık - Halil Sahillioğlu - Mehmet Genç - İlber Ortaylı (Editör; 2006, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İst. 183 s.)
& Minyatür İstanbul (Editör; 2006, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İst. 101 s.)
& Perde Gazelleri (Editör; 2007, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İst. 152 s.)
& Arzın Merkezinde Buluşmalar (Editör; 2007, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İst. 180 s.)
& Türk Kitap Medeniyeti (Editör; 2008, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İst. 199 s.)
& Rinaldo Marmara, Lape Hastanesi (Editör; 2009, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İst. 175 s.)
& İstanbul'un 100 Sembolü (Editör; 2012, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İst. 168 s.)
Hakkında Yazılan Yazılar:
1 Melike Aydın, Gece Şehre Dedi ki, Varlık, Sayı: 1188, Eylül 2006, Varlık Kitap eki, Sayı: 172, s. 14

Şiirlerinden Seçmeler:

DELİLERE NUTUKLAR

eğilip altından geçerseniz halkın bakışlarının
cumhuriyet balosuna çağrılabilirsiniz
güneş gözlüğünün arkasına bir beden saklayabilir
ya da bir şapkanın altında ezilebilirsiniz
ben kayıpken bu halkın arasında
yüzümde nice kadının izini sürebilirsiniz
koşup koşup geceye çarpıyorum
o büyük ân için işaretimi bekleyen demir
halk ile göz göze gelirseniz
sözcükler külçe kadar ağır gelir

Yasakmeyve, Mart-Nisan 2004

KIYAM

ruhum dün gibi hatırlıyor daha olmamış bir kıyameti
ben Tanrı'ya iki defa karşı geldim
birincide mutlu olmaya, ikincide ölmeye yeltendim
ölüm aldattı beni
intihar mektubumu yırttım, yanmış bir bilet gibi
siz
akıllı görünmek için bana deli diyebilirsiniz
benimle sevişip başkasıyla evlenebilir,
filozoflardan hakikati, hemşirelerden yaşadığımı öğrenebilirsiniz.

bir haftadır her gün pazartesi
ben artık ne ölüyüm ne diri
pıhtılaşmış kana vuruldu mührüm
güzelim ben seni
gözlerimle sevdim, ellerimle gördüm
şimdi ölüm bile istemiyor beni
intihar mektubumu yırttım, yanmış bir bilet gibi.

Kitap-lık, Sayı: 55

ÖLÜMÜN ARİFESİNDE 
  
benim parmaklarım, yüzümün devamıdır
ellerimse Tanrı'nın varlığına delil
hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, hiç yaşamamış gibi ölürüz
bize ihanet edenlerden, ölerek intikam alırız
ben ki her saniyemi, son anım gibi yaşıyorum
yani muamma değil artık benim için ölüm
eğer buraya sığamıyorsam
ya göğe çekilir, ya toprağa gömülürüm

ben öldüğümde
sana verdiğim kolye parlayacak
bir fotoğraf alev alacak, bir kuş havalanacak
yere düşürdüğün kitaptan etrafa sözcükler saçılacak
bozkırda babasının sırrı bir oğul doğacak
ben öldüğümde
bu venedik bayramı son bulacak

gece üsküdar vapurunda sur üflendi
paşakapı duygulu bir cezaevidir, her an kendini ateşe verebilir
çünkü kapıaltında bir çocuk bilir çıkınca öleceğini
bir çocuk yalnızca kafiyeye düşmandır, dünyada kötülük bitmiş gibi
benimse ellerimi sudaki yıldız aksi yakabilir
ve her söylediğim, kimsenin açamayacağı bir vasiyettir

Varlık, Nisan 2002

SOSYOLOGLARA ÖLÜM

kalabalıkların icadından önce de yalnızdım
şaşkındım Tanrım şaşkındım
sayılara vurulamayan bilgi
içimde biriken sim
ve ben, hala meşk ederek öğrenilen bir mesleğim.

dil keşfedilince sustum
korkuyorum Tanrım korkuyorum
fotoğraflarda güzel çıkarsam
ya da sosyologlar beni anlarsa, katil olurum.

ŞİMDİ BU VAPUR

üsküdar vapurunu batırın
çirkin kadınlar sevin
kirli libaslar giyin
telkâri hançer, kanlı kın
üsküdar vapuruna acımayın.

evleri üzmeyin, camları kırılır
gururlu gözler ağlarken, yağmura saklanır
üsküdar, sana söylüyorum:
kolumda bıçak yarası, ben kalbimi tutuyorum.

şimdi bu vapur beni almadı
Tanrım, kızıldeniz üzerime kapandı.

Varlık Dergisi, Ağustos 2001

YA HAY

hamam külhanlarında yurtsuz dervişler
parklarda sevişen evsiz sevgililer
alper çeker peh peh peh!
boynunda keşkül, elinde teber

bir ayaklanmada öldürüldü şeyhim
nefsimi sokak sokak gezdirdim
kadınlarınızın falına bakarak geçinirim

"yüz kere bin yıldır ki ben bu mülke gelirim
bir taşı bir taş üzerine komadım"
elif lam mim
adım sizi yanıltmasın:
karamazovların gayr-ı meşru kardeşiyim

soyum reddetti yazıyı ve ticareti
her göçümüz dünyayı terk edişti
hep geçmişi bekledik,
terk edildiğini anlayamayan erkekler gibi


Varlık Dergisi, Haziran 2001 

Hiç yorum yok: