6 Haziran 2018 Çarşamba

AŞIK KEŞFİ



(1843, Zor (şimdiki adı Esenyaka) köyü, Yusufeli / Artvin - 1910)

      
Âşık Huzuri’nin babası. Asıl adı Mustafa’dır. Aşıklık geleneğinin çok belirgin yaşandığı bir köyde büyüyen Keşfi küçük yaşlardan itibaren şiire ve türküye ilgi duymaya başladı. İlk gençliğinde Erzurum’a giderek Gaznevi Ahmet Efendi Dergahında bir süre kaldı. Bu dönemde tarikat ilişkileri de gelişen Keşfi daha sonra köyüne dönerek çiftçilikle uğraştı.
Özellikle dini konular olmak üzere hemen her dalda şiirleri bulunan Keşfi’nin bilinen en önemli eseri ise “Mevlid-i Nevebi” adlı eseridir. Bu mevlit Aşık Keşfi’nin köyünde halen Süleyman Çelebi’nin mevlidi yerine okunmaktadır.
Aşık Keşfi döneminin bilinen aşıklarından Muhibbi’yle (1823-1868) karşılaştı ve onunla arkadaşlık kurdu. Aynı zamanda Muhibbi’yi bir usta olarak da kabul eden Keşfi, dönemindeki birçok aşığın yanında oğlu Huzuri’nin de yetişmesine yardımcı oldu. Keşfi köyünde dokunan kilim, seccade gibi bazı elişi eşyaları satmak üzere dolaştığı sırada İspir’in Salaçur (şimdiki adı Kekikli) köyünde öldü ve orada toprağa verildi.
Bugüne dek yayımlanmayan ve bilinmeyen şiirlerinin yer aldığı “Keşfi Divanı” Taner Artvinli tarafından çevrilip yayına hazırlanmaktadır.
       Hakkında Yazılan Kitaplar:
& Mehmet Gökalp, Şair Keşfi ve Âşık Huzuri (2001, Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (HAGEM) Yayınları, 198+VII s.)
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

OKUDUM

Elest-i bezminde olundum hitap
Kalubela lisanından okudum
Onun çün veririm bu söze cevap
Erenlerin ihsanından okudum

Niceleri vasıl oldu rahmete
Niceleri düştü anda zahmete
Yüz dört kitap nazıl oldu ümmete
Ben inandım furkanından okudum

Keşfi’yim derdimi aldım hocadan
İmla bildim altmış iki heceden
Saadet kazandım gündüz geceden
Pir-i Azam divanından okudum

Hiç yorum yok: