25 Eylül 2016 Pazar

ÇAĞDAŞ KEÇECİ


(4 Mayıs 1973, Amasya - )


       Şair ve ressam. Amasya Atatürk Lisesi mezunu. 1992 yılından itibaren resim sergilerine katıldı.
       İlk şiirleri 1994 yılından itibaren yerel gazetelerde, 2000 yılından itibaren şiirleri ve yazıları Ağır Ol Bay Düzyazı, Akatalpa, E-2000 Şiir Yıllığı, Gösteri, Islık, Milliyet Sanat, Papirüs, Pencere, Şiirli Çıkın, Türk Dili, Varlık vb. gibi dergilerde yayımlandı.
      Ödülleri: “Ok” adlı dosyasıyla 2000 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’nde övgüye değer bulundu. 2001 yılında “Elma Ağacında Unutulmuş Zaman” adlı yayımlanmamış dosyasıyla, Hatay Restaurant’ın Cemal Süreya anısına düzenlediği Hatay Şiir Ödülü’nü kazandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
&  Sevda ve Nem (2003, Virtüel Yayınları)

Şiirlerinden Seçmeler:

ACILARIMIN ÖZEL BİR ADI YOK

                                             Ramis Dara'ya

Acılarımın
Özel bir adı yok.
Şarkılarım hiçbir yola benzemez.
Gidişsiz ve dönüşsüz ...
Ne yaman şarkılarım,
Kararı yok.

Sözü ikide bir uzatmanın
Bir mantığı yok.
Güne ayrı bir kapı açmanın,
Gecesiz ve sessiz...
Aşkı kalpta bekletmenin
Uzağı yok.

Ne yaşadın
İşte o, her şey!
Algı ile sınırlı 'susunuz'un hepsi
Ve gül'ün yanındakilere tarif edemediği:
Ölüyü yaşarken öldürmenin
Yasağı yok.

Acıyan denizlerim
Kimseyi ilgilendirmiyor.
Zaten öldürmekle ve gömmekle meşgul
Benim tanıdıklarım.
Ki, hayatımızda dolaşan tüm kaldırımların ve kapıların,
Hüzün ile yağan gözyaşlarının
Ve insanların,
Burda bir atağı yok.
Sanki hep dağlar suçlu ve sanki ötekilerin,
Bunda bir payı yok.

AŞK ACIDAN KURTULUNCA

Aşk acıdan kurtulunca
Biter yağmurun ağrısı
Coşar deli ırmaklar
Kalpte gül birikintisi

Güzde gri şarkılar
Yolda yolcu beklentisi
Aşk acıya ulaşınca
Durmaz sözün iğrisi

Buluşur ince noktada
Sonsuzluk ve ötesi
Aşk acıyla susturulunca
Yanar dünya küresi

Aşar yükseği - yapılar
Güle gönül kurdelesi
Aşk acıyla anlatılınca
Toplanır dağlar meclisi

Rüzgâr - söyler denize
Buluta koyduğu gizi
Aşk acıda unutulunca
Kanar insan sezgisi

AŞK OLURSA
 
                                                                   Alev’e

Bazıları aşklarına sabretmeyi öğretmedi.
Özlemsiz bir aşkı söyledi durdu. Bazıları ise
Sustu sadece. Gözlerini başkalarından çekti.
Yanaştı ıpıssız bir gemiye, sonsuzluğu durdurdu.
Renklerin en uyumlusunun, mevsimlerin
En hoşgörülüsünün, notaların en çeviğinin
Yolcusu oldu. Bazıları hep yırtığını dikti. Acınan
Bir zenginliğin peşindeydi onlar ne yazık ki!
Seslerin anlamlarını bilmeden âşık olduklarının
Yalancısıydılar. Uzakta, ama yakındalarmış
Gibi. Zalim, ama severlermiş gibi.
Ah keşke böyle bilmeselerdi,
Keşke her gün uzaklarını görmeye gitmeselerdi.
Sözlerinin kalabalıklığından böyle bir anda bıkmazdım;
Ateşlerine, ayağımı sürerdim belki!

Akatalpa, Sayı: 41, Mayıs 2003

DEVREDİLMEZ BİR YANGIN

Sen ki korkunu yen, cesaretle atıl suya
Güller gibi adımla sonu gelmez bu yangını

Zor kışlardan ders al, gürültüye aldırma
Arşın arşın geç istersen altedilmez bu yangını

Bir biçimle kendini bul, bağışlan ibretlerden
Ölüm gibi birden durdur sabredilmez bu yangını

Ardarda bir göçü hep resimlerde yaşa
Bir sevecenlikle kaldır sonra affedilmez bu yangını

Sancıları unut ki, çarelere yol al böyle
Sorgusuz verme kimselere devredilmez bu yangını
Akatalpa, Sayı: 39, Mart 2003

KARARTMA

 Paul Eluard’a

Küçük yıldız soneleri cama vurduğunda
ıslıklar edinirdim içimdeki coğrafyadan
ki bir yürek atımıydım ikindiye dair
düşerdim mağmur makûl taşlar arasında
hiç kimseler duymazdı bir zambaktı soluğum

Kabahati menfaatle kapıkomşuluğu olan
sonraları bir sıratla tanıştım yakamda erimiş kum
bütün gediklerini arıklamış da gelmiş
henüz on üçünde ah minicik bir kadın
iki büklüm darmadağın bir döşekti soluğum

Mekanları yurtları anlaşılmazlık ülkesi
kanlarıyla resim çizen övünçlükken daha dünya
eh şehir karartmaları da başka türlü yapılmazdı ya
gelenler vardı içlerinden içimde borazan taşıyanlar
bir yaz ertesi – derken ölü bulundu soluğum


Akatalpa, Sayı: 18, Haziran 2001

Hiç yorum yok: