27 Eylül 2016 Salı

ŞEVKET APALAK


       Şiirleri, Akatalpa, vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Kalbim Bir Eğlenceden Başka (2010, Turhan Kitabevi Yayınları, 114 s.)

Şiirlerinden Seçmeler:

DENİZ ATLASI


gözlerine
bırakıyorum
bırakılan çiçeklerin üstünden
suyu

bir tarih avucumdaki çizgide
unutulmuş
bekliyor
bekliyor geride kalan zamandan
sonrayı

ve belki geride kalan zamandan sonra
bir keman olur taşıdığım
dosya imgesi çantam
yerine
bir deniz atlası
öbür elimde

gözlerin gibi bir sokakta yürürken
içinden ada kuşları dağılır
ve belki o zamanda
kendime ayırdığım yağmur
dökülmez

bekler anıların geçmesini

GECE TÜRKÜSÜNÜ

gecenin olduğunu düşün
kum zambaklarına düşmüş
yıldız parçalarını eline aldığında

bir ayrı ufuktu tiyatro önünde
bekleyen gece otobüsü

o geceler hani otobüslerde
bir garajda unutulan pardesünün
kirli resmini almış duvarlardaki yazılarda
kalan gece türküleri

seni ve herşeyi yineleyen
bir mağazadan geçen nehirlere
kattığın bu mekanda
üstünde kalmayan hüznü de bıraktığın
günleri gösteriyor takvim

takvimi dönerken ay ışığı
suları çeker denizlerden

gönlümden başlayan nehirler
bile unutur seni
mağazaları kapanmış sokaklara dönüşür bakışların

bir tek mızıkadaki ses
gece türküsünün son satırını tekrarlar sana

SARI DÜĞMELİ

şimdi bu defterde
hüznün tuhaf şekilleri
bir saldırı düşünüyor önce yüzüme
çünkü yüzüme en çok anı konaklamıştır

sokaklar ve kentler hazırlayıcısı
bir yağmur görüntüsü düşmüştür üstüne
bir seyyar sergisinden almıştı ablam
radyo evinin karşısında
salaş köfteciden çıkarken
sarı düğmeli paltomu

bugün ne olmuştur
annemin kille yıkadığı gömlekler arasında
rengi değişen
o sümerbank dokuması

şimdi bu defterden
düşen fotoğraf
sarı paltonun içinde üşüyen duruşumu
saklıyor ve onu düşündürüyor
bana

yani hayatın durakları kaldırılmış bir tren olduğunu
bir saygı şarkısı bile söylemeden
dışarda ağaçların değiştiğini
görmeyen bir trende, sarı paltomu
ve unuttuğumu
iç cebine ibrişimle yazılmış adımı

YAZILIR YALNIZLIĞI GECENİN

bir şeyler bekliyorum
siyah kayışlı saatimden
toprağı büyütsün alınlarımızda tanış böcekleri
gümüşün rengine dönsün beyaz
bir duvarda
gölge yapan

mehtap

ne zaman yürüsem istasyon yolunda akşamla
sana rastlayacak gibi hazırlıyorum yüzümü
arabaları ve yolları uzakta bırakarak
gülümsüyorum ağaçlara benzemiş resimdeki sevincimle
sevincimle
seni kollarımda bir kurşun gibi taşıyarak
kayboluyorum kayboluyorum çiçeklerin arasında
göçebe toparklarına doğru,
uykusuz akketenlerin boyadığı topraklara doğru

sürgün

sonra sonra beklerim yağmur yağsın
pencereye vuran damlalarla
seni bile düşünmeden
derin ve uzak bir uykuya bırakırken ayaklarımı
doğduğum ve sürüp gittiğim sokağın taşlarına
taşlarına
yazılır yalnızlığı gecenin
bekçi düdüklerine karışır ayyüzlü sevdiğim
çok uzaktan rüzgarla gelen kedi seslerine

YAZILMAMIŞ ŞARKILAR

dinmiş yağmura bakıyor ankara
burada çamlardan damla toplayan ahlatlıbelin kuşları
pencerede bulutlardan bir göl fotoğrafı
dosyada zamanları karşılayan dipnot
adımın üstüne düşüyorum
şimdi bir kasket gibi örtüyorum şehri
kızılaya dolmuş bulmalıyım
dinmiş yağmura geçiyor vaktim

hani akşam başka olurdu
akasya çiçekleri
kokusunda beklerken
erkenci yıldızlar otobüs camlarına inerdi
sinemaların taşındığı dışkapıya bakan
altındağda düşmeden nasıl dururdu o sebze bahçesi

böyle uzuyor gönlümde şehir
aklımda yalnızca kalsın diye manzara
şu sokakta oturuyor hayalsiz yaşlılar
zaman bu otobüs değiştirir girmediği düşümde

dinmiş yağmur böyle oluyorsun
ankarada yorulmuş kollarıma düşünce

gölgeler bitince bakıyorum tarihten bir gün
ulaşılmaz semt arabaları soruyorum
kızılaya dolmuş bulmalıyım
yazılmamış şarkılardan bir sokak oluyor ankara

en iyisi yürümek leylaklar açacak yolda
bana yabancı gelse de buradaydı evim


Akatalpa, Sayı: 127, Temmuz 2010

Hiç yorum yok: