14 Aralık 2015 Pazartesi

SİNA AKYOL





(25 Eylül 1950, Ankara - 19 Şubat 2022, İzmir)

               
      Asıl adı Hasan Sina Akyol. Öğretmen Sevim Hanım ile memur Mehmet Orhan Akyol’un oğlu. Ankara’da Mimar Kemal İlkokulu’ndan sonra Ankara Yenişehir Koleji’nde okudu. 1972'de Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1970-79 yılları arasında memurluk yaptı. 1979'da prodüktör olarak girdiği TRT Ankara Radyosu’ndan 1981'de ayrıldı. 1981-98 yılları arasında İstanbul ve İzmir’de reklam yazarı olarak çalıştı. 1998'de TRT İzmir Radyosu’nda prodüktör olarak çalışmaya başladı. 12 Eylül ortamında işine son verilince İstanbul’a yerleşti; çeşitli reklam şirketlerinde yazar olarak çalıştı. Edebiyatçılar Derneği ve PEN  Yazarlar Derneği üyesi. İzmir’de yaşadı; evli ve iki çocuk babasıydı. 

     İlk şiiri “Ölmek” 1967'de Konya’da Çağrı dergisinde yayımlandı. İlk şiirlerini 1969-73 yılları arasında Meltem, Güney, Forum, Dost, Yansıma dergilerinde yayımladı. 1973-79 yılları arasında şiir yazmadı. Daha sonraki yıllarda şiir, yazı ve söyleşileri; Adam Sanat, Akatalpa, Bahçe, Bisiklet, Cumhuriyet Kitap, Çağrı, Çele, Ç. N. (Çevirmenin Notu), Diners Club Magazin, Dost, Edebiyatta Üç Nokta, Eliz Edebiyat, Hayal, Heves, Hürriyet Gösteri, Ilgaz, İle, İnsan, İzmir İzmir, Karaf, Kardiyograf, Kirpi Şiir, Kitap-lık, Kuşak Edebiyat, Mavi Akdeniz, Merdiven, Mühür, Öküz, Öteki-siz, Palto, Parşömen, Patika, Pitoresk, Sincan İstasyonu, Sonsuzluk ve Bir Gün, Şiiratı, Şiirden, Şiir Odası, Temren, Ünlem, Varlık, Yasakmeyve, Yazılıkaya, Yazko Edebiyat, Yeni Biçem vbg.dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı. 

“Sina'nın şiirinde 'tarihin sonu' gelmez. Modernliğin iç eleştirisi vardır bu şiirde. Gelenekten bir türlü kurtulamamış, giderek sözcüğün tam anlamıyla nesneye dönüştürülmüş yığınların önünde özneye karşı duruştur. Özne yağmalamıştır, yağmalar, yağmalayacaktır. Nesne geleneğe sarılır, çünkü özne öyle ister. Burada Türk şairi bir açmaz bekler. Geleneği aşmak, yepyeni bir dünyanın ve toplumun oluşumuna katkıda bulunmak için tarihini, geleneğini, nesnel varoluş sürecini yok sayıp bilinmedik, özgün, henüz gerçeklikte varolmayan bir şiir evreni mi yaratacaktır? Nereye kadar? En azından sözcükler verilidir. Verili kültürü kullanacaksınız, ama geleneğe tutsak olmayacaksınız? Örneğin hırkadan, dervişten söz edeceksiniz, ama ne Arap ne de Fars kültürüne gönderme yapmayacaksınız. Geçmiş kültüre göndermeler çerçevesinde bile imgelem moderndir Sina'da. Bunu başarabilmek epeyce güç olsa gerek. Verili sözcüklerin, verili anlamların ardına, ötesine geçer Sina, karşı durduğu özneyi, dargın olduğu nesneyi anlatmak için. Onun şair öznesi zamanı, uzamı, anlamı (anlam onun sözlüğünde 'verili olan'dır) aşan umarsız ama umutlu, somut bir insandır." (Coşkun Yerli)

"Sina Akyol'un şiirleri  gizli (kapalı) şiirler. Yani ilk bakışta çok anlaşılır gibi geliyor insana. Oysa, okudukça, derinliğini bu açıklığın oluşturduğu gözüküyor. Sade olanın ardında karmaşık olan gizli. Açık olanın ardındaysa kapalı olan. Bu iki kutupluluk, hadi birine pozitif yan, diğerine ise negatif yan dersek, birbirini doldurup tamamlıyor. Birinin sedası diğerinde yankılanıyor. Biri olmasa diğeri olmayacak gibi duruyor. Hatta biri ancak diğeriyle vücut buluyor. O gizli kapalılık olmasa, şiirlerinde gördüğümüz açıklık, yalınlık da olmayacak (sanki). Kısa şiirler yazıyor Sina Akyol. Kısalık onun kimliği gibi. (…) Kısalık, sürükleyici bir yavaşlıkta akıp giderken, birden müthiş bir hıza ulaşıyor okuma. Kendi zıddını yaratıyor yani kısalık. Hızdaki uzunluğa ulaşıyor insan. Hız da kısalığın aktığı atmosferdeki yavaşlıktan oluşuyor." (Metin Cengiz)

Şiirleri İngilizce, Fransızca, Yunanca, Litvanca, Romence, İspanyolca, İtalyanca, Danca ve Bulgarcaya çevrildi. On şiiri piyano ve soprano için, on şiiri ise piyano ve bariton için, Ali Hoca tarafından, ‘lied’ formunda bestelendi. 2017'de  TÜYAP tarafından “50. Edebiyat Yılında Sina Akyol” armağan kitabı hazırlandı, “50. Edebiyat Yılında Sina Akyol Şiiri” paneli düzenlendi ve “70’lerden Günümüze Sina Akyol Şiiri İçin Dipnotlar” söyleşisi gerçekleştirildi.

Ödül: “Ayda Tümör İzleri” adlı kitabıyla 1995 Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü, “Meğer Söz Gümüş” adlı dosyasıyla 1996 Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü (Yayımlanmamış dosya, Aydın Afacan’ın Itır ve Güneş isimli dosyası ile paylaştı.), 1997 Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü (Mehmet Mümtaz Tuzcu’nun Sevda Adıyla isimli kitabıyla paylaştı.), “Avluda” ve  “Meğer Söz Gümüş” adlı kitaplarıyla 1997 Altın Portakal Şiir İkincilik Ödülü’nü ve “İkindi Kitabı”  adlı kitabıyla 2000 Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı. “Salyangoz İlmi” 2015'te Şişli Terakki Vakfı Lisesi öğrencileri tarafından "Yılın Şiir Kitabı" ödülüne değer görüldü. 22-30 Nisan 2017 tarihleri arasında düzenlenen 22. İzmir Kitap Fuarı Onur Konuğu seçildi. 

Yapıtları: Şiir: *Gecenin Yeşil Ağladığı Saat, Ank.: kendi yayını, 1967-68 *Su Tadında, Ank.: Genç Grafik, 1980 *Lokman’la Geçen Şen Günlerim, Ank.: Tan, 1982 *Haytalarla Hatmiler, İst.: Şiir Atı, 1990 *Ayda Tümör İzleri, İst.: Harf, 1994 *Avluda, İst.: YKY, 1996 *Meğer Söz Gümüş, İst.: Varlık, 1996 *İkindi Kitabı, İst.: No 27, 1999 *Belki Çiçek Dağına 1980-1999, Toplu Şiirler, İst.: YKY, 1999 *Olmanın Halleri, İst.: Everest, 2002 *Meğer Söz Bakır, İst.: Komşu/Yasakmeyve, 2006 *Yetinmek Sevindirir–Seçme Şiirler, İst.: Toroslu Kitaplığı, 2007 *vadedimveylaya, İst.: Komşu/Yasakmeyve, 2011 *Salyangoz İlmi, İst.: Komşu/Yasakmeyve, 2014 *İtiraz ve Teşekkür, 2015, İzmir: Mayıs, 2015 *Kişisel Antoloji, Seçme Şiirler, 2015, İst.: Şiirden, 2015 *Çırıl ve Çıplak, İzmir: Mayıs, 2016 *Sütün Huyu, İzmir: Mayıs, 2016 *Çayırkuşu Zaten Hep, İzmir: Mayıs, 2019 *Şiirler, İzmir: Mayıs.

Ortak Kitaplar: *Uzaktan Uzağa, (Gültekin Emre ile), İzmir: Mayıs, 2018 *Binbir  Hece Masalları, (Nesrin Kültür ve Erol Özyiğit ile), Zeytindalı, 2018 *İnsanın Halleri, (Coşkun Yerli, Seyhan Erözçelik, Hakan Cem, Gültekin Emre ve Nesrin Kültür ile), İzmir: Mayıs, 2019.

Düzyazı: *Düzyazdım, 2012, İst.: Kırmızı Kedi, 2012 *Zamana Bırakılmış Yazılar, İzmir: Pikaresk, 2020.

Hakkında Yazılan Kitaplar: *Ellinci Edebiyat Yılında Sina Akyol, (Haz.: Enver Ercan), İst.: TÜYAP, 2017.

Hakkında Hazırlanan Özel Sayı, Dosya ve Bölümler:  İnsan Şiir Dergisi Yeni Dizi: 6 Ağustos-Eylül 1996, Sina Akyol Özel Bölümü; Yazılıkaya Aylık Şiir Yaprağı, S. 10, Ekim 2006; Edebiyatta Üç Nokta, Yaz 2014; Yasakmeyve, S. 25, Mart-Nisan 2007; Yasakmeyve, S. 86, Mayıs-Haziran 2017

Kaynaklar: TBEA c. I, 2001, 66/2010, 77; Doğan, Yüzyılın Türk Şiiri c. III, 15-25; Necatigil, İsimler, 34; Kurdakul, Sözlük, 54-55; İnsan Şiir Dergisi Yeni Dizi: 6 Ağustos-Eylül 1996, Sina Akyol Özel Bölümü; Coşkun Yerli, Cumhuriyet Kitap, 8 Mart 1997; Metin Cengiz, "Sina Akyol". Cumhuriyet Kitap, S. 405, 20 Kasım 1997; Erdal Doğan, "Sina Akyol ile Söyleşi", Varlık, Nisan 2000, S. 1111, Kitap eki,.2-4; Nurduran Duman, "Meğer Söz Bakır", Varlık, S. 1188, Eylül 2006, Varlık Kitap eki, S. 172, 4; Ellinci Edebiyat Yılında Sina Akyol, (haz: Enver Ercan), İst.: TÜYAP, 2017; Mayıs Yayınları web sitesi, erişim tarihi:31 Ağustos 2022.

Hazırlayan: Şükrü Kırkağaç
*31 Ağustos 2022 tarihinde güncellendi.      
   
Şiirlerinden Seçmeler:

DURAKTA

                                                    Sina Akyol gibi

"Burda ben, gelsin diye
otobüs
bekliyorum."

"Fakat unuttum,
kime
gidecektim."

"Belki hatırlarım,
geldiğinde
otobüs."

Akatalpa, Sayı: 100, Nisan 2008
Haydar Ergülen

***

‘BAL’ ŞİİRİ

                      -Fahri Özdemir’e-

İnanıyorum:
toprağa,
suya,
güneşe.

Anlatsam bunu;
boy veren çiçeğin
arısına söylesem.

Bana sus dese..
ben sustukça
balını eylese.

“vadedimveylaya” adlı kitabından

FOTOĞRAF

Annem bana göğsünden
esvap dikmiş, aynı
ipek kumaştanız; fotoğraf
siyah beyaz; gömleğimiz
tıpkı renk, babam bize
kanat germiş.

Ben şimdi kalsam da
kalamam; savrulur-
güzel geçmiş; yiter kol
yiter kanat, ipek de çürür
zaman da… Annem
kendisiyle konuşur.

Hünerine bereket!

Beni yine doğurur.

Babam buna sevinir.

Yasakmeyve, Sayı: 25, Mart-Nisan 2007, s: 21

HAZIRLANIRKEN YAZACAĞIM ŞİİR

Avucum
kısacık bir şiir —
için
kaşınıyor-
du.

Yazdım
becerdim
sakinim
şimdi.

Özgür Edebiyat, Sayı: 11, Eylül-Ekim 2008

‘Hiçbir’ şiiri

Kendimle bunca
konuştum ya..

kurşun ağırlığıyla
dibe indim.

Zıpkın attım,
zıpkın yedim.

Zaten böyle anlarız
çok şeyi.

Hatta hiçbir
şeyi
anlarız.

“Salyangoz İlmi” adlı kitabından

KAVUŞUR

Kül dedim, kimler–
işitir? 

Âteş ile su
Onlar kavuşur.

Ağacın dalı
ağacın elbet
dalına değer,
öbür.

Akatalpa, Sayı: 1, Ocak 2000
KIRMIZI

- Ha canım,
ha kırmızım,
çarşıdan mı aldın
kirazı?

-  Çarşın batsın adam,
içimden döktüm.

“vadedimveylaya” adlı kitabından

LİRİKLER

Pıt
diyen sesi
dutun

Hava ağır ve sıcaktı, gecenin sesi
tenimdeydi, kıyıda tumba
çalıyordum, kimbilir kiminle.
seviştim ah, belki lotüs
çiçeğiyle, belki onun
taçyapraklarıyla.
konuştum
uzun.

Soyarken seni,
zamanlar öncesiydi
ve yoktu
incir yaprağın.

Telaşla baktım.
Yüzünü ezberime aldım.
Sesim dedim, sesime
dokunsun.

Parmak
İzlerimi
silerek
okşuyordum
boynunu.

Efendim, onu!
İncelikli
boynunu.

İndim koyaklarından
kardım geldim.

Eşkıya sekişimle:

Gümüş ovan! Kasımpatın!

Yoldum yoruldum
cennetinde ilk defa.

Mum ışığında gidip geldi gövden
ve ay doğduğunda-
yoktun! Olsun, biraz da yoksulluklar sevişmek.

Arındıkça çoğalır
diye insan, öptüm,
bilmem ki yalnızca
seni mi?
Hatta belki
Kendimi
Bile
öptüm.

Derin duydum, rüzgârın
ıslığı yoktu! Çünkü saydım,

kumun tanesi az’dı! Anladım,
demenin ürkütücülüğünü düşün,
-imkânsızdır anlamak

Emdim bitirdim.
Sütüm, dedim.
Helal şiir.

“İkindi Kitabı”

OĞUL Kİ YÜRÜDÜ

Tay tay diyorduk,
gülüyorduk, oğul
da gülüyordu.

... Seğirtip
şakrak gitti.

Bahtı açık-
olsun dedik.

(...)

Oğul ki uzak
yurda gitti.

... Seğirtip
şakrak gitti.

Cesur mayında
cesur gezindi.

İki bacağıyla
ömrü eksik.

Şiir Odası, Sayı: 6, Haziran 2000

"ÖĞLE NAMAZINI MÜTEAKİBEN"

I

Mevta
toprağa
kendi başına değil,
ağlayanlarıyla gidiyor.

Halbuki mevta
toprağa
kendi başına
gidiyor.

Ağlayanlar da zaten
evlerinde ağlamaya
gidiyor

II

Sabah olsun..
öğleye değsin sabah..
demem o ki,
konuklar gelsin..
ağırlasın mevta
onca ihvanı..

onca yoksul bebe
su yetiştirsin..

demem o ki
bahşiş verilsin
çetenin reisine.

III
Konu komşu, birkaç gün daha..
sıcak çorba.. demli pilav.. hatta tatlı

sonrası fakat
evin mutfağı:

ocakta illaki
yemek pişecek.


SUNU

Namık Kemal Bey
-Ayşegül'ün aziz babası.
sanmam ki bu şiir size
melekler getirecek.

'ERTESİ GÜN' ŞİİRİ

Ölünün zevcesi
-kocasını gömeli bir gün oldu-
başka na'psın..
sofrasını topluyor.

Yüzünün kederi
elindeki beze
hazin bakıyor.

Hayal Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık 2013

ÖLÜ YIKAYICISI İÇİN ŞİİR

' Bunun yüreği yok! '
dedi-
       ölü yıkayan.

' Kazıyıp aldım
ruhundaki isyanı! '

' Huzurun atlas
yorganıyla yatsın! '

' Bana düşen
evimin yolu. '

(...)

Dilindeki eda
akşamın dar
vaktiyle yürüdü.

“İkindi Kitabı” adlı kitabından

ÖLÜRKEN YAZACAĞIM ŞİİR

İnsan bin türlü ayrılamıyor
ken
    din
        den.

“Özgür Edebiyat” İki Aylık Edebiyat Dergisi, Sayı: 11, Eylül-Ekim 2008, s: 3

SÖZLER

                     -Melih Ergen'e-

Burda kal. Öğlen avlusunda.
Zamanın yalın diline yerleş.
Ufka bakmanın meraklısı ol.
Maviye, beyaza, gündüze çalış.

Zakkumu anla! Ağusu,
tenime sürdüğüm merhemdir
diye beni, mırıldanıp şaşırt.

Ağustos'un hummalı böceğini
onun terli şarkısını
gayret et,
Türkçe'ye çevir.

Taşlığı yıkamanın
asmayı budamanın
çıplak ayakla yürümenin
hayli zengin
üslubunu edin.

Burda kal. Kalıcı zamanda.
Öğlen avlusunda.

Arın gövdenden. Kendin oluncaya
kadar soyun.

Ferah sular dökün.

Derin uyu.

“Avluda” adlı kitabından

‘ŞADİYE’ ŞİİRİ

Ölürsek,
ölüşürüz;
çırılçıplak
kalışırız.

Etimizdir; etimizden
kıymetle kopar,
kıyametle!

“Meğer Söz Bakır” adlı kitabından

ŞİİR BAŞLANGIÇLARI

1
Bir gün çırıl—
idin.

Çıplak—
idim
o gün.

2
Bir gün bana,
sol memendi;

içim taştı
içimden.

3
Bir gün erken—
doğacağım;

sevişirken
seninle.

34
Nice zamandır, yazmadım.
Mesnevi’yi okudum.

35
Yazdıkça, yakın—
gözlüğümde
ecin-
niler!

49
İnsan
  insana
   bağır
     bağır.

    Dedim ki,
    baldan acı—
    söyledim.

Akatalpa, Sayı: 98, Şubat 2008

*Güncelleme: 15 Şubat 2020.

Hiç yorum yok: