10 Aralık 2015 Perşembe

İSMAİL ASLAN

               
(1984, Şanlıurfa - )


       Çeaş Şanlıurfa Anadolu Lisesi’ni ve Dicle Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü bitirdi. Özel bir kurumda psikolog olarak çalışıyor.
       Şiirleri, Akatalpa, Duvar, Fayrap, Karakalem, Kitap-lık, Palaspandıras, Ücra, Varlık,  Yaratım, Yeniyazı  vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Sistem Çöktü Misal Çok Yalnızım (2012, 160. Kilometre Yayınları, İst., 64 s.)
& Kapital Öldürür (Efe Murad ve  Sinan Özdemir ile; 2015, 160. Kilometre Yayınları, İst., 96 s.)
& Eksikten, Oradan (2017, 160. Kilometre Yayınları, İst., 72 s.)

Şiirlerinden Seçmeler:

Ayrık Otlar Sanırım Karşım Uy Nabızsızlık

I

Kimi zaman kafamda “fikri” gelişen şiirleri şekillere benzetirim. Üzerinde düşünüp yazmaya koyulacağım son şiiri dikeyine çizgileri müthiş bir hızla inen bir dikdörtgene benzetmiştim. Ayrıca bu dikdörtgenin herhangi bir köşesinden, adeta bir cesedin tabuttan çıkmış kolu gibi sarkan yeni bir dikdörtgenin daha olduğunu düşünmüştüm.

Her şey üst üste gelmişse, bu her şeyin alt alta geldiği anlamını da taşır belki. Her ey nasıl demeli başka: İnsanın canı yıkılır tabi. Birileri öldüğünde buna yakın bir şeyler hissetmiştim, canımınyıkıldığınıcanımınyıkıldığınıcanımınyıkıldığını.

İnsan gerçeği yazınca anlıyor. Şiirin anlatacağı olmak gerçeğin inmesinden geçiyor aslında. Gerçek iner. Dikdörtgenin herhangi bir köşesinden, adeta. Adeta berrak bir detayda görünemeyendir. Şiir.

II

1 kilo kalp mi ağır BİR kilo pamuk mu?
oturup inceledim / inceldiği yerden kopan hiçbir şey yok.
hiçbir şeyden seni bu kadar çok saymamıştım
aslında hepinizden yok sıkıldım
insan çok sevince ölmek istemiyor sinan. kesin bilgi.
ben hepinizden çok sıkıldım baktığınızda aslında

her şey akıllıdır / aslında her şeyin bir alnı vardır
polis müzik dinlemez polis öpmez öksürmez
allahım polis öksürmüyor devlet çok sağlıklı
1 kilo kalbi olmayana devlet
enine baktığında bütün müziklere müzeyyen senar deniyor

denilen tüm cümleler sıra dışı bir şekilde kurbağalardan geçiyor
çünkü karnım sevgiliden önce başlamıştı
uzayın nemi diye bir şey yar

buna psikolojide bir şey denilmiyor.
buna seni birkaç kez kandırmış alkışlamıştım
ben en son ne zaman olmuştum çok üzülüyorum
seni bir yerlerden unutuyorum
kırıp döküyor bankada paralar biriktiriyorum
buna seni hadi be nereden anladın
herkes vardı sen neden yoktun
önceki cümleyi şöyle bir hamleyle:

herkes sardı sen neden soktun
kalbi olan [,] kendini kalbinden vuruyor.

III

Bazen “Kirayı birkaç gün geciktirebilir miyiz?”
Bazen “Çok beklersin, dünya sönüyor.”

Bence Allah’a inananlarla inanmayanları da Allah yarattığından seni çok seviyorum.

Bazen “Senin elinin değmediği şey şey değildir.”
Bazen “Bir Türk bayrağı karşısında sevilmeyi bekledim.”

Bence röveşataya kalkıp düşünce ölmeyene öldürmeyen Allah öldürmez denir.

Bazen “John Surman – Edges of Illusion 1979”
Bazen “Koşuyor koşuyor koşuyorum, yol başlıyor.”

Bence her şeyin bir açıklaması çok, Allah.

Bazen “Benim zeki hayvanım, tırnağım.”
Bazen “Ben kendimde yalnız terlemeyi anladım.”
Bazen “Kime çekmişsen ona kalkıyorum.”

İnsan çok sevince, ölmek istemiyor Sinan.

BEN-İ İBRAHİM

                             ibrahim’in “iyi” sesine

Beni düzeltip buraya indir İbrahim
İstiflenecek çok tembih
“Şuramda atlas açalım sanki.”
Beni bu cümlede deneyebilirsin

Beni tanımazsın iyi ağlarım İbrahim
Benden kapıyı aralayıp
Yatağına dönebilirsin
Irmak, kalksın benden artık

Beni seslenip ağzından at İbrahim
Bilinecek çok karışık
“Şuramda birikmiş Allah sanki”
Beni bu masada dağıtabilirsin

Saçlarımızı uzun taradığımız seneler
İbrahim’in ciğerleri ormandı

Akatalpa, Sayı: 134, Şubat 2011

ÇARŞAFTAKİ SİYAH LEKENİN TEDBİRİDİR

tarlanın ussuz aynası gelincik
çalılar arasına geriyor çarşafını

yeni birleşmiş dudaklar boyunca
yazdan kalma gece serinliği

tekrarlıyor dönülen ölüm kavisiyle
olma gerçeğini kanıtlayan ısı

sessiz yasın dinlenen şiddeti
çekilerek evine kapanan vücutla

karla dolan şişeye müsavi
‘boş’ veriyor tendeki yosun

bir ilkçağ insanı gibi seviyorum seni

Akatalpa, Sayı: 125, Mayıs 2010

İS TENİ

insan içine çıkılan duyarlık
kaskatı kesilince bölündüğüm dengede

havamın omurgasında duyulan Allah
uzaya ayıracağım sonsuz hatayı

- ahşabın damarına bıraktığım kilpas
çözülmenin şeklinde, istedim, soğumak. –

köşelerime uyarladığım kadın ahengi
doğruyu eğeceğim ruhuna taşın

simge belleğinde kesişen tarih
görünüre eskiyince kurduğum kelime

derime sarkıttığım derin, denenmemiş mottom.

Akatalpa, Sayı: 131, Kasım 2010

ORA SEKANSI

Allah bitmez gözün arkada kalmasın
Pek cevval değilim sükûnet belki imandan
Ama sabahları usturayı boynumla
Gezeceğim gelmezdi aklıma
İntihar günah Allah bitmez
Belirtmiştik sanırım bu kısmı
Tekrardan sağlayacağım fayda cennetliğim
Olsa gerek
Olsan şimdi balkonda ot çeksek
Ağlasak Yasin-i Şerif okusak
Allah bitmez kıskanıyorum seni

Bak çok kırıldım ağırlaştım kapıyı açamadım
Tövbe edemedim çok gerginim
Silahlar anlatıldı bana kurşun girdi
Elimi kestim kargoya verdim yarın ulaşır
Odamın ortasından kendimi kadın ettim
Annem geldi babam öldü ablam ilkokuldan terk
Trene atladım şiir sinirlendiriyor beni
Rüzgârdı ta yüzümün gerginliğinde
Suda boğuldum cesedimi bekledim
Olsan şimdi yas tutsak çay içsek
Allah bitmez beni bırakma

Allah bitmez bu haki kadar gerçektir
Ben beşerim psikozlarımdan çok çektim
Sen sürme çektin makyaj tazeledin
Alkol aldın geçti mi dedin durmadan
Seviştim çok seviştim sonbahara daha var
Memelerin güzel ama inan Allah bitmez
Kuşlar ağlamaz geçmiş geçmez yürümek iyidir
Bana havlu uzat iyidir ayakkabılarımı çiftle
Oranı göster oranı ört oranı öp
Allah bitmez lütfen saçlarını topla

Zannet ki iyileşeceğim tütün çiğnedim
Üstüme alındım üstüne alınma halledeceğim
Ekmek böldüm ağzım titredi peygamber uğundu
Evimiz üç artı bir tümünde tek tek sustum
Dört kez sustum dört kez bittim Allah bitmez
İsmini Ezân-ı Muhammedî ile kulağıma okudum
Olsan şimdi bıçaklasan beni bağdaş kursak

Allah bitmez buna bir daha dönmeyelim lütfen

Ücra Dergisi, Sayı: 46, Mart-Nisan 2012

TUZ DERİSİ
       
ömrün eşiğine zaman kırışan
karnının ortasında başlar dünya

hızla gevşeyen nemli temas
uzakta devingendir sürekli kum

gölgeyi boşaltıp kesiğine kabuğun
sisle dağılır tekrarladığın ayin

sunağın orada okunan defterde
naiflik soldurur uzundaki evhamı

suyun kuyuda ölü ufkunu
cam iklime bükülen ağacın

ipliğiyle devirir rüzgâr günuykuya

ben oyuğumda tuzumun evini bekliyorum

Akatalpa, Sayı: 127, Temmuz 2010

US DEFNİ

çiğlerin kuşları serinleyecek filizinde
sevgili hiç öpüştükçe ensenle

anlamın acısı taşıyamadığın boynunda
ipin düğümünde çözülecek yaşam

ölümün kavkısı iyileşecek kelebeğinde
merhemini sürdükçe damlayan yerlerine

gövdemi kenarlarına değdirip dağılacak
eşyamın içindeki zarif çelişki

derinin esintisi, gölgelenen suyun
durulacak çimenler üstündeki müzik

ölürsün sümbüllerden bir vakittir tenhan

denizin yeşili son demin olsun

Akatalpa, Sayı: 129, Eylül 2010

Hiç yorum yok: