2 Ekim 2018 Salı

AŞIK HÜSEYİN ÇIRAKMAN




(1930, Körkü köyü, Sungurlu / Çorum – 28 Şubat 2013, Ankara)


Babasının adı Bektaş, anası Sultan’dır. İlkokulu dışarıdan bitirdi. Çiftçilik yaptı, inşaatlarda çalıştı.
Aşıklık geleneğini ve ilk türküleri babasından öğrendi. Usta malı deyişler okuyan babası bağlama çalmayı bilmediğinden, Çırakman yaklaşık 15 yaşında köyündeki Nesimi Caferi’den bağlama çalmayı öğrendi. Aynı yaşlarda bir kıza aşık oldu ancak başlık parası nedeniyle bir araya gelmeleri olanaklı olmadı.
20 yaşına dek usta malı deyişler söyleyen Çırakman, daha sonra ise kendi yazmaya başladı. Askerlik dönüşünde çeşitli işlerde çalıştı. Bir miktar para biriktirince kendi destanlarından birini bastırıp toplu yerlerde satmaya başladı. Bir dönem bu biçimde yaşamını sürdürmeye çalışmasına karşın, geçim sıkıntısı yüzünden Ankara’ya göç etti.
Ozanlık yaşamında önce halk edebiyatı geleneğini sürdürdü. Sonra şiirinde biçim ve içeriği değiştirdi. Bireysel ve toplumsal sorunları, olayları; halkçı ve gerçekçi bir üslupla ele aldı. Uygarlığı, barışı, ulus ve yurt sevgisini ve Atatürkçülüğü şiirlerinde çok güzel işledi.
1964 de Hacı Bektaş Veli anma gecesinde okuduğu “Hoş Geldiniz Erenler” adlı şiiriyle büyük bir çıkış yaptı
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde ve Türkiye dışında konserler de veren Çırakman; yaşamı, şiirleri ve araştırmalarını, başta “Aşık Hüseyin Çırakman, Hayatı ve Deyişleri” (1956), “Sen Devam Et Okuluna” (1963), ”Hoş Geldiniz Erenler” (1969), ”Sesimiz” (1973), “Yaralı Gönül, “Talihsiz Âşık, “Halkın Sesi, Halk Ozanları” (1978)”, “Çorumlu Halk Ozanları” (1992, Alev Yayınevi), “Deyişleri ile Dünü ve Bugünün Halk Ozanları” (1996)  olmak üzere bugüne dek 12 kitapta topladı.
Hüseyin Çırakman Ankara’da öldü ve Sungurlu’nun Akpınar köyünde toprağa verildi.
Şiirlerinden Seçmeler:

BAŞKA

Herkesin gözü var aleme bakar
Arifin gerçeği görüşü başka
Aşığın ateşi içini yakar
Hak deyip güzeli sarışı başka

İnsanlar yükselir kendi özünden
Kişinin kemali kendi yüzünden
Kullar sultan olur tatlı sözünden
Kamilin pişirip verişi başka

Muhabbette gözler göze bakışır
Gönülden gönüle sevgi akışır
Sevenlere sevilmesi yakışır
Cömerdin sofrayı serişi başka

Çırakman’ım burda derdin dermanı
Kötülüğe okudukça fermanı
Aşk yeliyle savurdukça fermanı
Sırr-ı hakikatin yarışı başka

BEN

Ne olur bizleri böyle hor görmen
Kendine hükmeden hükümdarım ben
Yok olmamız için ıstırap vermen
Bakın düşünüyom çünkü varım ben

Şeylerden algılı duyguluyum ben
İnsan haklarına saygılıyım ben
Çünkü yarınımdan kaygılıyım ben
Bunlar için vicdan namus arım ben

Nicelik değişir yok olamam ki
Olduğumdan fazla çok olamam ki
Hak bende yok ise hak olamam ki
Bütün canlılara gerçek yarim ben

Koca güneş dünyamızı ışıtır
Hava toprak su da hayat taşıtır
Çırakman’ım bilmeyeni üşütür
Yüksek dağ başında buzlu karım ben

BUGÜN BİZE HOŞ GELDİNİZ

Arzu ederdiniz bir yol görmeğe
Bugün bize hoş geldiniz erenler
Muhabbet bağından güller dermeğe
Bugün bize hoş geldiniz erenler

Tarihler boyunca bir milletiz biz
İlimce dünyaya vermiştik bir hız
Büyük bir babanın torunlarıyız
Bugün bize hoş geldiniz erenler

İyi insan olmak her şeyin başı
Kardeş biliyoruz her vatandaşı
Anmak için bugün Hacı Bektaş'ı
Bugün bize hoş geldiniz erenler

Hisse alın Çırakman'ın sözünden
Zerre kaçmaz ariflerin gözünden
Kemal Atatürk'ün aydın izinden
Bugün bize hoş geldiniz erenler

DOKUNMA

Bu nasıl adalet, bu nasıl düzen
Halka dokun vekiline dokunma.
Eşitsizlik, tasa bizleri üzen
Halka dokun vekiline dokunma.

Vurgun, talan yapıp cebine atsın
Devletin malını hırsıza satsın
Ben vekilim diye yan gelip yatsın
Halka dokun, vekiline dokunma.

Yıllar yılı bunlar böyle korunmuş
Kirli kirli beyaz beze sarınmış
Bizde sandık temizlenip arınmış
Halka dokun, vekiline dokunma.

Gazeteciye dokun, yazara dokun
Bürütüs'e değil Sezar'a dokun
Diriye, ölüye, mezara dokun
Halka dokun, vekiline dokunma.

Özgürlük, eşitlik istedik, hani?
İnsan haklarını insana tanı
Bu işlerin sakıncalı bu yanı
Halka dokun, vekiline dokunma.

İssizlikle acıları çeken biz
Şehit verip gözyaşını döken biz
Bürokrata her gün boyun Büken biz
Halka dokun, vekiline dokunma.

Değişmeli "on iki eylül" yasası
Doldu taştı vurguncunun kasası
Bilmelidir halkımızın tasası
Halka dokun, vekiline dokunma.

Çırakman'ım, bu su bir gün durulur
Haksız olan gide gide yorulur
Ancak ki sandıkta hesap sorulur
Halka dokun, vekiline dokunma.

SEVERİM

İnsanlara arı, duru sevgiyi
Yüreğinde taşıyanı severim.
Onu kendi benliğine sindirip
Onun ile yaşıyanı severim.

Bu temiz duyguya içten inanıp
Beklenen sonucu ümitle anıp
Aşkın ateşine severek yanıp
Karanlıkta ışıyanı severim.

Bir sevgi peşinde, hayalde, düşte
Onunla konuşur çalışsa işte
Yolunu beklerken yağmurda kışta
Soğuklarda üşüyeni severim.

Çırakman, sevgisiz ötmezdi sazın
Şimdi kışa döndü baharın yazın
Şu sevmeyi yasak eden yobazın
Suratına işiyeni severim.

UNUTMAM

Gülümseyip gözlerimin içine
Sevgi ile bakışını unutmam
Akıl, fikir benligimin üçüne
Gizli gizli akışını unutmam.

Ben şaşırdım, bahar ömrüm güz yaptın
Dayanamam aşkın ile tez yaptın
Kalp evime çizgi çizgi iz yaptın
Içindeki nakışını unutmam.

Ilkbaharda koyun kuzu melerken
Garip gönül bir sevdaya yelerken
Kipriklerin şu sinemi delerken
Hançer gibi kakışını unutmam.

Çırakman tat kaçtı tatlı aşımdan
Çatlaklar çoğaldı sabır taşımdan
Kerem gibi duman tüter başımdan
Aslı gibi yakışını unutmam.

YARALAMA DOST BENİ

Detliyim derdime derman ararken
Ne olursun yaralama dost beni
Gelenden gecenden şifa sorarken
Ne olursun yaralama dost beni.

Inliyom sazımdaki tel gibi
Gözüm yaşı akıp gider sel gibi
Sen de bana sitem etme el gibi
Ne olursun yaralama dost beni.

Hep senin aşkınla sararıp soldum
Sen leyla değilsin, ben mecnun oldum
Zaten yaralıyım dert ile doldum
Ne olursun yaralama dost beni.

Çırakman'ım dediklerim olmadı
Garip gönül aradığın bulamadı
Gayri dayanacak gücüm kalmadı
Ne olursun yaralama dost beni.

Hiç yorum yok: