19 Ekim 2018 Cuma

SARE ÖZTÜRK



(1986, Medine / Suudi Arabistan - )


       2009 yılında Taibah Üniversitesi, İngiliz Dili Bölümü’nden mezun oldu. 2014 yılında National Üniversitesi'nde Yaratıcı Yazarlık - Şiir dalında güzel sanatlar yüksek lisansını tamamladı. 2016 yılında Boğaziçi Üniversitesi, Çeviribilim Bölümü’nde yüksek lisans tahsiline başladı.
       Şiirleri, yazıları ve çevirileri Karabatak vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Sordum Sarı (2018, Şule Yayınları, İst., 52 s.)
       Çevirileri:
& Halil Cibran, Ermiş (2015, Şule Yayınları, İst.)
& İbn-i Kudame el-Makdisi, Tövbekârlar Kitabı (Kitabu-t Tevvâbin) (2015, Şule Yayınları, İst.)
& İbn-i Hazm, Güvercin Gerdanlığı (2017, Şule Yayınları, İst.)
Kaynaklar:
Şiirlerinden Seçmeler:

BOL BİR ELBİSENİN İÇİNE HER ŞEY SIĞABİLİR

Bol bir elbisenin içine her şey sığabilir
Benekli bir bez bebek
Bir çocuğun ters giydiği çoraplar, kenarları fırfır
Ucu kırık bir tokayı taşıyamayan saçlar, farları sönmüş
Bir gelinin böğrüne saplanan altın para, çeyreklik
Bir gencin bıyığında terleyen  günah
Bir radyo kanalından kayıp giden şarkı, tutamadan
Bir filmde geçmeyen sahne, senaryodan koparılmış
Daldan sarkan bir serçe, şarkısından vurulmuş
Pencereyi kıran menekşe, oyun kazası
Damda beliren adam, eski bir hikayeden
Öğretmenin vurduğu yerde başlayan iç kanama
Bir babanın gözlerini eriten şeyler, uzak bir yerde
Portakallı reçel tarifi, anneanne defterinden
Kirpiklerde rimeller
Katılaşmış kelebekler—

hepsi sığabilir
bol bir elbisenin içine

 HİÇ ÖZLEMEDİM BİLİYOR MUSUN

hiç özlemedim biliyor musun
yeşil bir gerdanın içini oyup
içini oyup
dışarıdan bakmayı
fecre yaklaşıp yoklayıp
iki yelli süvarinin saç örgüsünü
yollamayı on beş günlük sefere
getirsin kokusu en bükük olan baharat çuvalını
getirsin şu köyün baştan başa çatısını
söksün getirsin
döşerim göğü yapamam
iki ucu fire verir tüm budalalıkların
eskiden ve gelenden yana
şimdi hazır şu mahmurluk
şu küskün ve bıkkınlık
ele geçirmişken sincapgilleri
oyalım yeşil gerdanlarını
yosun tutmuş ağaçların
fındık atalım hep içine
dört köşeli harflerin
İstanbul atalım bir şiire
güzel koksun
kavurup kafiyeleri kavurup
karadenize atalım

SORDUM SARI

deli kırmızı fırıl fırıl
sökerken şafak sordum sarı
hani
isyancının zindanını
kumruların katlayıp
zeytin tanesinde sakladıkları
kâğıt dışında bilmediğim
o beldenin
zambağını yakalamak uğruna
teftişe bulaştım

koştum koştum
bacaklarımı aradım iki ardıçtılar
hikâyenin bitimini bilmiştiler ve yolun
gırtlağıma götüren sonunu
gırtlağım ki çocukluğun
bedava olduğu bir zamandan
binlerce kırlangıç kapattı
elimse yuvasını kurardı sessiz
isyancının zindanını gıcırdatan

baykuşun sönük sözlerine dikkat
damgalı ardıcı bulmak uğruna
kaldırım teftişine bulaştım
üzerinde küs işaretleri kırlangıçlar
tutuklunun turuncu zindanını yağmalarken
yolun sonu gırtlağım
ve bir kumru hikâyenin bitimini bilen
ve sormayan isyancılara şafak
hani

deli kırmızı fırıl fırıl
sökerken sarı
ölüm dışında bilmediğim
o beldeden
zambaklar patlayıncaya dek koştum
aradım ormandı kafes
bin ardıç iki zeytin
baykuşsa yuvasını kurardı sessiz
can almanın bedava olduğu bir zamanda
binlerce kırlangıç kapatan bir cezaevinde
isyancının voltası

Hiç yorum yok: