6 Ekim 2018 Cumartesi

ÂŞIK FEYMANİ



(2 Mayıs 1942, Afşarlı (Azap) köyü, Kadirli / Osmaniye - )

      
       Asıl adı Osman Taşkaya. Türk halk şairi. Prof. Dr. Erman Artun’un kardeşidir. Babası aslen Bitlis’in Tatvan (Engesur) ilçesi Günyüzü köyündendir. İlkokulu köyünde okudu. Askerlik görevini Balıkesir ve Tekirdağ’da tamamladıktan sonra, tekrar köyüne dönerek çiftçiliğe başladı.
       Âşıklığa başlamasında ve yetişmesinde kayınbabası Aşık Deli Hazım (Hazım Demirci), Aşık Hüdaî ve Aşık Kul Mustafa’nın etkileri görülmektedir. Kendisinin manevî ustası olarak Karacaoğlan’ı kabul etmiştir. Yazdığı ilk şiirlerini Kadirli’den Âşık Mehmet Cihangiroğlu’na göstermiş, Cihangiroğlu da ona eksiklerini öğretmiştir. Yetişmesinde Âşık Mehmet Cihangiroğlu’nun emeği çoktur. Âşık Osman Taşkaya’nın yanında Âşık Eyyubî, Âşık Hakkı Tanrıkulu, Âşık Abdullah Gizlice, Âşık İmamî ve Âşık Vuslatı yetişmiştir.
       Âşık Osman Taşkaya ilk şiirlerinde Çoban Osman mahlasını kullandı. Mahlasını, 1964 yılında rüyasında iri yarı, koyu yeşil elbise giymiş bir zatın Feymânî diye seslenmesi üzerine aldı. Aynı yaşlı zat Âşık Osman Taşkaya’ya rüyasında bembeyaz akan sudan bir bardak içirdi. Ancak Âşık Osman Taşkaya rüyasında pirin verdiği mahlası unutur. Bir yaz günü söğüt gölgesinde yattığı sırada rüyasına aynı yaşlı zat tekrar girer ve üç defa mahlasının Feymânî olduğunu söyler. Bu saatten sonra da bu mahlasla şiir söylemeye başlar.
       Feymânî halk şiirinin sevilen türlerinden güzelleme, koçaklama, taşlama, nasihat, mektup, destan ve devriye tarzında yüzlerce şiir söyledi. Atışmaları başarılı olup, öğretici niteliktedir. Feymânî’nin taşlamaları da ünlüdür. Hemen hemen her konuda taşlama söyledi. Feymânî, Çukurova âşıklık geleneği içerisinde önemli bir yere sahiptir. Ferrahî ile birlikte yörede saz eşliğinde şiir söyleyen ilk âşıktır. Yine Ferrahî ile birlikte “Nisbetî” mahlasınıda kullanmıştır.
       Sağlığında adına şenlikler yapılan ilk âşık olma özelliğine sahip olmuştur. 1997 yılından bu yana Osmaniye Belediyesi ve Osmaniye Folklor Araştırma Derneği, Âşık Feymânî şenlikleri düzenlemektedir. Osmaniye’de 22-24 Kasım 2004 tarihleri arasında Osmaniye Valiliği ve Osmaniye Folklor Araştırma Derneği tarafından “Karacaoğlan’dan Bela Bartok’a, Dadaloğlu’ndan Âşık Feymânî’ye Osmaniye Kültür, Sanat ve Folklor Sempozyumu” düzenlendi.
       Feymânî aynı zamanda iyi bir kaynak şahıstır. Bugün Çukurova âşıklığı, bozlak söyleme ve Karaca Oğlan geleneğinde kapısı çalınacak ilk âşık Feymânî’dir. Çukurova’dan şiirleri bestelenen (Ölüm yakamı tutma git, Ahu gözlüm) ilk âşık yine Feymânî’dir. Feymânî halk şiirinin koşma, semai ve varsağı gibi türlerinde oldukça başarılıdır.
       Osmaniye’de yaşıyor; evli ve dört çocuk babasıdır.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Ahu Gözlüm (1990)
& Gönül Sarayı (2006, Kadirli Eğitim)
      Diğer Kitapları:
& Çukurova’da Anlatılan Âşık Hikâyeleri (2018, Adana Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Adana)
       Hakkında Yazılan Kitaplar:
& Erman Artun, Günümüzde Adana Âşıklık Geleneği (1966-1996) ve Âşık Feymani
Kaynaklar:
Şiirlerinden Seçmeler:

AHU GÖZLÜM

Ahu gözlüm tut llimden,
Vazgeçmeden emelimden.
Aşkın beni temelinden,
Yıkmadan gel, yakmadan gel.

Derde salmadan başımı,
Noksan etmeden işimi.
Damla damla göz yaşımı,
Dökmeden gel, akmadan gel.

Feymani’yim, kaçma benden,
Usanmadı gönül senden.
Ecel tatlı canı tenden,
Çekmeden gel çıkmadan gel.


DEĞİŞİR

Değişmezdir deme insanoğluna
Suyu yokuşuna aksın değişir
Aldanma kapında kul olduğuna
İkbal çırasını yaksın değişir

Elinden tuttuğun biçare kişi
Bir iyilik etsen düzelse işi
Ne olursa olsun günü geçmişi
Baltası kütükten çıksın değişir

Köşeyi dönünce seni unutur
Seni değil hem kendini unutur
El etek öptüğü günü unutur
Gücü yettiğini yıksın unutur

Ne kadar giyse de aslan maskesi
Çakalın çakalca çıkmaz mı sesi
Feymani cahili hayat sahnesi
Şimşekler üstüne çaksın değişir

EVVEL

Var mıyıdım yok muyudum,
Şu alemde bundan evvel.
Az mıyıdım çok muyudum,
Şu alemde bundan evvel.

Gelen miydim, giden miydim ?
Yaprak mıydım, beden miydim?
Toprak mıydım, maden miydim?
Şu alemde bundan evvel.

Yürür müydüm adım adım,
Yine Adem miydi adım.
Ne yedim içtim yaşadım,
Şu alemde bundan evvel.

Ayna mıydım resim miydin?
Mana mıydım cisim miydin?
Feymani’ye isim miydin?
Şu alemde bundan evvel.

GAM KASAVET

Gam kasavet bugün başa derildi
Gördüm gül yüzlümü gene ağlıyor
Nedir hali bilmem nedir efkarı
Sinesini ah çekerek dağlıyor

Kaderim böyleymiş talihim kara
Yüreğime açtı dermansız yara
Nazar mı değdi de Mihriban yare
Alı çözüp karaları bağlıyor

Kirpikleri ıslak gözleri nemli
Hasretlik elinden gönlü elemli
Bakıyor uzağa yar gamlı gamlı
Sular gibi enginlere çağlıyor

Bu dert ağır geldi Çoban Osman’a
Talihime uymaz devri zamana
Başım alıp gidem bilmem ne yana
Gitme diye yar yolundan eğliyor

GELSİN DE BAK

Dağlar al yeşil süslenir,
Hele bahar gelsin de bak.
Bülbül aşkınan seslenir,
Güle bahar gelsin de bak.

Bayramlığın giyer dağlar,
Her örnekten basın bağlar.
Türkü söyleyerek çağlar,
Sele bahar gelsin de bak.

Emanet versen götürür,
Menziline tez yetirir.
Dertliye derman getirir,
Yele bahar gelsin de bak.

Cennet sanarsın cihanı,
Kalkar dağların dumanı.
İner ovanın ceylanı,
Çöle bahar gelsin de bak.

Dere kenarında taşlar,
Hep yosun tutmağa başlar.
Yuva için tüner kuşlar,
Dala bahar gelsin de bak.

Turnam kanadını düzler,
Ördek avcısını gözler.
Çığrışarak konar kazlar,
Göle bahar gelsin de bak.

Feymani biter acılar,
Kağnılar yürür gıcılar.
Kervan düzer yaylacılar,
Yola bahar gelsin de bak.

Hiç yorum yok: