1 Ekim 2018 Pazartesi

SALİH BİLGİN



(1970, Söke / Aydın – 16 Eylül 1994)


İlköğrenimine Seyda Fırat İlkokulu’nda başlayan şair, daha sonra da Sadullah Kuşada İlkokulu’ndan mezun oldu. Sırasıyla Yavuz Selim Lisesi orta kısmını, Işıklar Askeri Lisesi’ni ve Kara Harp Okulu’nu (1992) bitirdi.
Adına, Beşparmak dergisi tarafından her yıl tekrarlanan şiir ödülü konuldu. Bilgin’in şiirleri, 1991 yılından başlayarak anılan dergide yayınlandı. Salih Bilgin’in, Beşparmak dergisinde yayımlanan ilk şiiri, “Mon Vieux” rumuzuyla Ankara’dan gönderdiği “Anaya Mektup” adlı şiiridir (Beşparmak, Sayı: 25, Eylül 1991, s. 20).
      Şairin basılmış eseri yoktur.
Yapıtları:
Kaynaklar:
Şiirlerinden Seçmeler:

ÖLÜME DAİR

      Ölüm kadar güzelsin hani nasıl desem,
            nasıl etsem
      kendi ağına tırmanır gibi örümcek
      yüreğinde göllenmiş sonbahar hüznü/ ömür

      sıradışı bir sevişmenin yamyam gözleri
            gözlerinde
      ve kendi ipini çeker gibi karanlığın içinde
      en yosma küfür
      bir ay batıyor şimdi oysa bütün hızıyla
      kuytu göğsünde bir masal dağın
      ve oysa
      ağıtlar yazacaktım ben isimsiz ölümlere
            / ölüm kadar güzelsin çünkü
      ağıtlar bir ölümün peşisıra yürümüyor
            yalnız
      türküler boy veriyor topraktan
      yaşama dair
      ölüm kadar güzelsin ah ne desem boş
            ne desem yarım
      bir sözcük açılıyor gibi ağır ağır boşluğa
      yürekte öfke
      yürekte sevda
      bu nasıl istanbul’dur acının ve eğlencenin
            bin yıllık ülkesi
      yaprak yaprağa eklenmiş takvim
            / sonbahar
      üsküdar’da bir sonbahar, bir aşk ki umutlu öyle
            / karşıda bir sigara içimi yaz
      acının ve eğlencenin kaç bin yıllık ülkesi
      bu taht kavgası, bu kaftan kafgası
            / açlıktan fildişleri ölür afrika’da
      bizans surlarında falcı kadınlar
      yılgın suya salar bacaklarını
      yosunlar boy verir tırnak diplerinde/ üryan
      denizin dibinde iki aylık bir resim:
      “babamızı bilinmeze uğurladığımız gün”
      bir hançer dövmesi durur teninde yalnızlık
      durur öylece durgun/ soyunuk ve mahzun
      kitabına dalmış saray soytarısı
      iğdiş köleler zenci kapılara gardiyan
      erkekten dönme bir yalnızlık seninkisi
            / bekler tarihi sonsuza
      fatih’in topları küskün uzak bakar geçmişe
      tuzlu gözlerinde bir ay atıyor şimdi
      bütün hızıyla
      istanbul musun nesin bir balığın süzgecinde
            kirli kırmızı
      yeditepesinde gelincikler mi vardı evvel
            şimdi kaktüs çiçeği beton
      eğlence küçük kadınların kapış kapış
            adları
      ve acısı dölyataklarında sarhoş, saç
      örgülerinde çocuk
      ağıtlar düzecektim oysa ben, ölümden
            güzelsin çünkü
      bunun bilincindesin, bunun ayırdındasın
            / bunun herşeyindesin çünkü
      sırf bunun için belki sık sık ölüp ölüp
      sırf bunun için belki yeniden
      doğuruyorsun kendini…

     1 Haziran 1992
    
Beşparmak,  Şiir Özel Sayısı,  Sayı: 62, Ekim 1994, s. 20

Hiç yorum yok: