20 Ocak 2017 Cuma

MUSTAFA PINARBAŞI


(1968, Kahramanmaraş – 31 Ekim 2016, Kahramanmaraş)


      İlkokul, ortaokul ve liseyi Kahramanmaraş’ta bitirdi. 1987 yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın açtığı bir sınavı kazandıktan sonra iki yıl süreyle Toplum Sağlığı dalında pratik ve teorik olarak kurs gördü. Sağlık memuru statüsüyle tayin edildiği Elbistan Devlet Hastanesi’nde yaklaşık altı ay görev yaptı. Buradan, yönetmeliklere uymadığı gerekçesiyle görevinden uzaklaştırıldı. 1989 yılında Hollanda’ya yerleşti. Hollanda’da rahatsızlığı artınca malulen emekli olup Kahramanmaraş’a yerleşti. Evli, üç çocuk babasıydı.
       Şiirleri Dergah, Dolunay, Güneysu, İnsan Saati, Kafdağı, Kaknüs, Kanat, Kaşgar, Kayıtlar, Kırağı, Martı, Rüzigâr, Sabır, Yeditepe vb. gibi dergilerde yayımlandı.
      Ödülleri:
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Orada Çiçeksin Sen (1992, Dolunay Yayınları, Kahramanmaraş)
& Akşam İner Yağmura Tutunarak (1997, Kırağı Şiir Dizisi: 3, Konya)

Şiirlerinden Seçmeler:

EL YORDAMIYLA GİRİYORUM ŞEHRİNİZE

bu gece, rüzgarlı şarkılarını gezdiriyor şehir
komşu köpekleri dinliyorum, ayın ondördü
ondördüncü gününde
ateşkesi ihlal ediyor komşu köpekler
kediler havlıyor, ansızın mart delik deşik
hava kilitleniyor venlo-köln yolunda
kocakarının ağzında kilitleniyor trafik
gözüm kayıyor, binlerce ışık yılında

bu gece, yabancı izler düşüyor gönültanemin fiilleri
fillerim çekiyor yeri
ne sahici bir hiçbir şeyim ki ben
hararetim herşeyi donduruyor
aşağıya doğru çıkıyor çimenler
bahar yokuş ve çıt çıkmıyor
yokuştan
çekiyorum üstünüzden galip ordularımı

el yordamıyla giriyorum şehrinize
harbin üzerinden elli yıl geçmiş
çiçekler, çocuklar, yıldızlar iç içe geçmiş
bal tutmuyor hala mermi kovanı
hala her taşın altından hüngür hüngür gülüyor
kafa peynir, yel değirmeni, lale soğanı

SANA BİR GELMEK BORÇLUYUM

sana bir gelmek borçluyum hasan
ama mahcupluğum güllerinkinden eskidir
gözlerimin karası uzaklığın resmidir
hasan, mahzun süzülmekte akşam
bir kızın kalbi kadar ince uykusundan
duruyorken hala başımda bahardan bir taç
toprak bana, ben toprağa muhtaç
sana bir gelmek borçluyum, hasan

memleket; derin bir sızıdır hiçbir yere sığdıramadığım
gurbet; komşu evin haşin kızı, sarışın mı sarışın
bir, seni yaşamanın yok ülkesi hasan
inan , dağların sık sık ölüm saçması bundan
nasıl dualarım kadar koruyabilir beni, hangi şehir
hangi ayrılık acısının gözleridir bu nehir
hangi serseri bulutların gülüşü olsam
sana bir yağmur borçluyum hasan

ne yana baksam, sürüp giden bir oyunum biraz
gökte bulut yerde kan ve dalda üç pembe kiraz
bir sıcak soluk gibi, hasan
birgün ben de göçerim kötülüğün aynasından
gömüldüğüm eski pazarların anısına
iki güzel intikam bırakıp ucuz ölüm avrupa’sına
ve düşerim bütün aşklarımı kazancımdan

sana bir can borçluydum, hasan

Hiç yorum yok: