29 Ocak 2017 Pazar

NEŞET KARAÇALTI


(1939, Amasya - )


       Yüksek okul mezunu olup ilk şiirini 1953 yılında Türk Sanatı Dergisinde yayımlandı. 1957 yılında Amasya'nın ilk Edebiyat dergisi olan “Gençliğin Sesi” dergisini çıkardı ve aynı yıllarda Samsunlu arkadaşlarıyla birlikte “Filiz” ve “Adım” dergilerinin yayın kurulunda görev yaptı. İlk şiiri Bestekar Cavit Ersoy tarafından bestelendi. Samsun Atakumda yaşıyor.
Ödülleri: 1958 yılında Amasyada düzenlenen şiir yarışmasında birincilik, 2007 yılında Balıkesir Ayvalıkta yapılan şiir yarışmasında birincilik, 2011 yılında Amasyada düzenlenen Mihri Hatun Şiir Yarışmasında “Mihri Diye Mihri Diye” şiiri üçüncülük ve yine 2012 yılında Amasyada düzenlenen Mihri Hatun Şiir Yarışmasında ikincilik ödülü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Filizlenen Arzular (1954)
& Yeşilırmak Kıyısında (2008, Barış Gazetesi Yayınları, Samsun)’
& Küçük İstasyonlara Ağıt (2009)tı
& Amasya’dan Giderken (2012, Cem Ofset, Samsun)
      Deneme, İnceleme, Eleştiri Kitapları:
& Samsunlu Şair Ruhi Göktekin (Kısa Yaşamöyküsü) (2011, Barış Gazetesi Yayınları, Samsun)’
     
Şiirlerinden Seçmeler:

DURAKLARDA

Bütün duraklarda yeniden ayrılık oluyorum
Bir telaş içinde koşmalar, el sallamalar
Alıp gider her yolcu kalanların gözyaşlarını
Bir bir düşerken gitmelerin çaresizliği
Kaldırımlarda son ayak seslerinin ezgisi
Bütün duraklarda yeniden ayrılık oluyorum

Eski sokakların yıkık evlerine akşamlar düşer
Kırık saksılarda solmuş sarı çiğdemler
Hangi sevgiliden kalan sararmış bir fotoğraf
Kurumuş erguvanlar, musluğu koparılmış bir çeşme
Yanmayan sokak lambalarının üzerinde kuşlar
Susmuş çıngıraklı sesleri faytonların, atları yorgun
Bütün duraklarda yeniden ayrılık oluyorum.

Bütün duraklar ayrılık demektir ve bir ıslak mendil
Her gidenin gözlerinde gizlenmiş öyküler
Zor yaşamlarda sözdür güz yaprakları gibi
Öpülen anne ellerinde çok parça tazelenen acıdır
Bu şehrin bütün duraklarına sen diye baktım
Son akşamda giderken bu şehirden sen yoktun
Ellerimde kaldı solgun badem çiçekleri
Bütün duraklarda yeniden ayrılık oluyorum…

Bütün duraklarda özlenen sen oluyorum!

GİDENLERDEN

Ellerinde sarı buğday başakları annem
Saçlarında kına kokusu çocukluğumdan
Göğsünde sen oluyorum sıcaklığında
Kanın damarlarımda dolaşıyor

Gelin duvağın nerde annem

Toprak kokan avuçlarında hasat yaraları
Ağustoslarda susuzluğun
Kaderin miydi
Ağlamasını da bilemezdin

Büyüdüğün kağnı seslerinde bir çığlıktın annem

Ne kadar derin bakışlıydı ufacık gözlerin
Anadolu ağıtıydı kısık sesinin düğümleri
Nehirlerdin sonsuzluğunda akıp giden

Odalarda çocukluğumu arıyorum gölgen gibi
Bu süt kokusu sendendir biliyorum
Uzak tutma ellerini
Toprak kokan ellerin diyorum annem

Hangimiz uzak zamanların son mevsimindeyiz
Badem çiçeği bakışlarında kendimi gördüm
Sen gittin
Toprak kokan ellerinde hasat yaraları
Kaderin miydi annem

YAŞAMIN BOŞ KALAN SAYFALARI

Yaşamın boş kalan sayfalarında kırgınlığımız
Yazılmamış öyküler, şiirler, sessiz bir ağıt gibi
Bir yanı kopuk yüreğimizin savruk zamanlarında
Kapılardan geri dönmelerimiz utancımızdan
Söylenir şimdi dalgın düşleri uykularımızın
Ve geçmiş zaman akşamlarında kırılan kadehler
Sevgi yokluğunda gönlümüzün.
Zamansız bırakıp giden gençliğimiz
Yaşamın boş kalan sayfalarında özlediğimiz
Solmuş bütün güz bahçelerinin çiçekleri
Avuntusu boşadır beyaz papatya fallarının
Gün bugünse yaşamak istediğin
Saatler durmadan yüreğini uzak tutma sevgilerden
Yaşamının boş kalan sayfalarına bakma yeniden

Uzaklara yağmur yağar şimdi, mevsim ne olursa olsun
Düşer bir yıldız kaçıncı düşlerin kollarından zamansız
Dönülmez bir yoldayız ki gel git çıkmazında ömrün
Yaşamın boş kalan sayfalarına bakma yeniden

Yaşam denilen kısa bir ömürdür, bir nefes gibi
An bu an'dır yaşadığımız, ötesi yok
Sevgimiz duru sular gibi akıp gitsin sonsuzluğa
Ve saatler duracaksa özlediğin bırak öyle kalsın
Yaşamın boş kalan sayfalarında!

YEŞİLIRMAK KIYILARINDA MİHRÎ

Bu sabah Yeşilırmak köprülerindeyim
Kırık bir kalemin sıcaklığında
Sana şiirler yazıyorum Mihrî diye

İpek kozasında örülmüş saçların
Ne güzellikler gördün Yeşilırmak kıyılarında
Ne sevdalar yaşadın
Dönen dolaplar gibiydi şiirlerindeki çığlıkların

Güllerle sarıp sarmaladım saklımda seni
Sokak sokak dolaştık Amasya'yı
Büyüdüğün yerler bura mıydı
Bura mıydı kandiller yanarken
Yeşilırmak kıyılarında şiirler yazdığın

Yalıboyu evlerinde seni gördüm
Sulara dökülmüş düş yangını bakışların
Köprülerde yıldızlar yağardı saçlarına
Bestekâr Sokakta kaç şiir olurdun

Kaç asırdır özlemini çeker bu şehir
Son içtiğin unutulan Çırçır suyu muydu
Lokman Hekim'in gezdiği bahçelerde
Ay bakışlı gözlerinde bir nefeslikti zaman

Sordular ki bana kimdir bu hüzünlü şair
Ne bileyim gül bahçelerinde solduğunu
Sensiz kaç asır döküldü takvimlerden
Bense hâlâ ellerimdeki kırık kalemin sıcaklığında
Seni yazıyor, seni çağırıyorum Mihrî diye

Eski aşklar müzesinde seni gördüm
Billur aynalarda güz sarısı yapraktın
Ay bakışlı gözlerinde Yeşilırmak akıyordu
Gönlümüzün sularında kaç Mihrî oluyordun…

Sesler geliyor uzak maviliklerden
Dualara açılan ellerinden uçan kuşlar
Nereye gitmektedir
Nedendir gözlerinden dökülen yaşlar

Kırkikindi yağmurları yağıyor
Sen gidiyorsun
Bütün şiirlerin dökülüyor Amasya'nın üzerine
Mihrî diye

Yalıboyu evleri'nin Bestekâr Sokağı'nda
Dökülen sıvalarda ağlayan tarih gördüm
Yaşlılar özlemini tespihlere dizmişler
Seni sordum sustular, gözleri ıslak kaldı

Şimdi bahardır, gül bahçesidir Amasya
Bütün renklerde sen varsın
Bütün şiirlerde, nisan yağmurlarında sen
Kaç asır uzaksan o kadar yakınsın bize

Senin için badem çiçekleri bırakıyorum
Gözyaşlarının döküldüğü Yeşilırmak sularına
Bütün şiirler öksüz kaldı
Bütün kandiller söndü bu gece Amasya'da

Mihrî diye…

Hiç yorum yok: