9 Kasım 2017 Perşembe

HÜSEYİN KARACALAR



(1976, Sivas  - )


       Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirdi (2001). Tarih öğretmenliği yapıyor. Aşkar dergisinin 18. sayısından itibaren yayın yönetmenliğini yapıyor.
       Şiirleri, Aşkar, Aykırı, Az Edebiyat, Edebi Pankart (Sivas), Hece, İkindi Yağmuru, Karagöz, Karayazı, Kırklar, Mahalle Mektebi, Sahte Vefa, Sühan, Yedi İklim gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Cevapsız Aramalar (2015, Ebabil Yayıncılık, Ank., 64 s.)
Kaynaklar:
Şiirlerinden Seçmeler:

KIRPIK AKÇELER

I.

Tekrar tekrarlamadan pişmanlıkları
Eşiklerden kovulmadan
Düşürmeden sırtımdan odunları
Adınla adımlasam gelecek günleri

Bu fırsatı bana verir misin Tanrım
Tekrar
Beni kalbimden vurur musun?

II.

Acıyla tamir edildi bu kalp
Bu kalbin yolunu artık aşk tıkar
Kiramen Kâtib’ine fısıldadım
Bir daha bakın dosyama n’olur
Hız sınırını aşmış bu yolculuktan
Belki kayda değer bir şey çıkar.

III.

Dedim ki
Bir bardak mesafesi kadarmış ömür
Ha içtin ha içecektin derken
Su gibi akıp gitmiş
Susuzluğunu gideremeden.

IV.

Dünya dinle beni kulak ver
Sözlerime dikkat et
Söylüyorum işte
Zehrinin panzehiri
Kıyamet.

V.

- Yağmurlu geçen ekim’e -

Bahçeme izinsiz giren yağmuru
Tanrı misafiridir diye karşıladım buyur ettim
Toprak sundum özümü sundum
Yatak serdim söğüt yaprağından
Uzanıp dinlensin istedim

Halleştik helalleştik
Bana havadisler verdi göklerden
Şimşek niye öfkeli gök niye gürültülü
Bulutlar niye göçebedir
Anlattı uzun uzun
Uzak komşularından da bahsetti
Kardan doludan kırağıdan.

Sonra mışıl mışıl uyudu
İlhan Berk’ten dinledi ninnisini.

PROTOKOL KRİZİ

Sanırsın yanlışlar doğruyu götürmeyecek sanırsın götürürse ellerinde kırılmış bir çiçek
Oturmuş dışarı bakıyorum haketmişim gibi oysa haketmek gerek dışarı bakmayı
Çünkü içerden içlerinden egosantrik geliyorlar üstüme arkadaşlarım
Hep ben hep ben hep ben krizi usandım, bulandı günlerce aklım bir kere de sen nasılsın
Yanlış bir hüseyin seçiyorlar yanlış bir hüseyin aynada çözülemeyen kaç bilinmeyenli
Ya da şıklar sorular aklım, neyse, hayatı sınav gibi mecazlamayalım gerçek ortada işte
Vatandaşlık bilgisi kadar mı devlet, millet, aile ve arkadaşlık bağlarım?

Ayağı kırık bir avize çehovun öyküsünde, kırıtarak geçiyor bürokrasi tivide.
Kronik bir bağım yok muhalefetle ama muhalif bir damarım var
Şu gülüşmeler şu şamata tatlı tarifi ve midenin saltanatı için kılıç alayından geçiyorlar
Boğazımdan geçerken ekmek, yokluyorum, yutkunurken Rabbim her şeyin helali.

Sabah yorgun mu kalkılır gece uyku mu alınır rüyalarda böyle midir gökyüzü
Türkiye sabahları çelimsiz bakışsız kollarımda istemsiz öfke atışları
Gerçi sönmüş bu şafaklarda ülkemin gençliği yeniden doğmayacak Mozart
Akşam yorgun mu dönülür akşam her zaman ki akşam değildir
Panik atak için nefes kontrolü ve bakkaldan kese kağıdı oysa
Kontrolü kaybettiğim için oldu bana olanlar oh olsun
İnsanın kendinedir ettiği nedir bedduası ki, nasıl mayaymış bu tuttu işte
Gerçi oysaki sanki şu bu, bir şiirde elimizden tutuverir.

Varsın dünya kadar üstüme üstüme gelsin dünya kadar gelesin
Çorap söküğü gibi gelsin çelenklerle törenlerle gelesin
Kulağım da çınlıyor nörolojiden randevu yirmi beşinci sırada gelesin
Lekelerden gelsin sivilcelerden ergenlik düşlerinden gelesin taa…
Tüccar nefesi gibi kokuyor sabahları yürüdüğüm cadde eve dönene kadar birike birike gelesin
Lan bu ağrılar gerçek imgesel değil aha bu mısra kadar gerçek gibi gelesin
Acı çekiyorum diyorum lirik kalacak diyorlar gidin işinize
Dünya durulmayacak bu gidişle ama suyun ama benim durulmam gerek.
Söylemek istediğim son bir şey var söylemek istediğim onlarca şey arasında
Yan hakem kararı olmasın çektiklerimi sen gör.

UĞURLAMA

Bir gizli yolu vardır yolu olanın
Boşluğa geldik yırtıldık
Öyle zannediyorum ki
Bize ayrılan süre dolmadan darma duam
Eller neden indirildi aşağıya
En iyi savunma sanatıma silah tuttular
İndir o elini
Ne çabuk tükendi vakitlice mi?
Öyle zannediyorum ki başlar yüksekte
Görünmez güzelliklere boynumuz ince
Bilekler bileklikler incelikler
Senin kendine sakladığın gizli yolu
Bulsam ya sonuca güzel bağlansam.

Keşkelere gelesin yani bana
Bekleyelim görelim mevlam
Ne kadar beklersen bekle
Bu merak heykeli çok soğuk
Hem sonuna geliyoruz seslerin
Şaşıracak ne var bunda
Dizlerimle kardeş bir burukluk
Yokuşa sürecek ne vardı güzel eyler
Toparlanmak neden bu kadar göreceli?

Başımı önüme düşürüyorum
Başım öne düştüğünü fark etmiyor
Çok bekleyen hep bekleyen
Sabırlı bir ağrı
Tövbesini bekleyen derviş
Dervişini bekleyen tövbe gibi
Huu
O müthiş sarsıntı
Beklemek neden bu kadar göreceli?

Geçecek diyorsun ya bi de bu var di mi?
Geçecek
Vakitlice mi?
Bu ürpertiye ifademi verirken
Yeşile çalan otların sararışı korkunçtu
Geçmek neden bu kadar göreceli?

Bize ayrılan sürenin zoruna geldik
Vakitlice geldik konuya komşuya


Ama iyi geldik.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Hüseyin Karacalar ın şiirleri muhteşem bence.Neden böylesi şiirleri daha önce tanımadım diye hayıflansam da iyi ki tanımışım demeden de edemiyor insan.Varolun Hüseyin hocam,siz hep yazın biz de hayret ve hayranlık içinde hep okuyalım inşallah